eşi benzeri olmamasına rağmen bazen duyar gibi olursunuz içinizden birşey kopup gittiğini hisseder ve ona sarılıp kokusunu içine çektiğiniz günleri düşünürsünüz. unutulmayan kişisel parfüm. *
"sen gidince nefessiz kaldım, öldüm mü ki? Sigaran kalmış mutfak masasında... Hani sabah sütlü kahveni içmiştin ya... içmiştin de, sonra, gitmiştin ya... Unutmuşsun...
Çöpe atamadım onları! Sigara dumanı gibi ciğerime dolmuşsun.... Sanırım, buzdolabının üzerine bıraktığım notu da okumuşsun.... Banyo dolabının üzerine bıraktığımı da.
Ve tabiki bavulunun üzerine bıraktığım notu da. Okumuşsun da demin tüm odalara baktım da yokmuşsun...Sen sadece git ben anlarım. Sinmiş kokun silinir, Dokunulamaz başını koyduğun yastık, kuşkusuz... Avuturum kendimi oyuncak ayılarımla. Onlara sarılır uyurum.
Dolduramaz yerini ama olsun, avunurum....." gittiğinde acıtır...
birlikte çıktığınız ilk vapur turundaki tuzlu su kokusudur o.
karşılıklı yediğiniz balık ekmek kokusu...
otobüslerin ortasından size gülümserken terminal kokusudur, egzosların arasında.
teleferikten önce yürüdüğünüz yollardaki ıslak toprak kokusudur.
elinize montunu alıp burnunuzu gömdüğünüzde bütünüyle odur. * *
kötüydü aslında ama benim sevdiğimin kokusuydu. şimdi o kokuyu çekebilenin alnından öpmek gerek.
sevginin durumuna göre insanda farklı duygular yaşatandır.