kendimi onun yatağına atıp içimin sızısını teskine çalışmayı arzuladım. o olmayacak olsa bile buna değer. onun dolaştığı, o varmış gibi kokan yer.
ayaklarının dolandığı yorgan, ellerinin değdiği çarşaf, boynunu koyduğu yastık...
uyurken alıp verdiği nefesi içime çekmeyi isterken , solukları odanın camlarında yankılanmış. ben yokum!
perdeleri dışarıdan sızan rüzgarla salınır, odaya sinmiş kokunun yoğunluğu yorgan altına saklanmış.
dolabını açınca da yüzüme vurur inceden onun olmadığı zamanlarda içimi acıtan, ağlatan koku... ve üzerime geçiririm en sevdiği kazağını, tenime sinsin isterim o değmiş gibi.
sol bileğime sıkarım parfümünü, saatim o kokar ben sayarken günleri, ve yatağıma kazağına sarılıp yattığımda gecelerim de o kokar.
soğuk gelir yatağım, uykum var, üzgün gözlerim. koynumda o kokan kazak, sol bileğim o.
olmak istediğim yerde değilim, kokular yabancı! hüzünlerim yorgun...
sevgilinin kokusudur işte. nasıl olduğunun bir önemi mi kalırmış? hele bir göstersin yokluğunu normalde boktan dediğin kokuyu nasıl özlersin.. deli gibi hemde.. tıpkı babana sarıldığında özlediğin o keskin tütün kokusu gibi.
eğer aynı yatakta birçok sevgilinizle birlikte olmuşsanız hepsinin kokusunun birbirine karışmasıyla oluşan bi koku vardır ki, işte o hepsinden beterdir. değişik bi kokudur çok. yani nasıl desem ufak bi rüzgarda başka birinin kokusunu duyduğunuzu hissedersiniz sonra hemen bir diğerinin. hepsi birbirine karışmıştır kim kiminki belli değildir. garip olursunuz.
bir süre sonra burnunuzun alıştığı kokudur. bu kötü bir şey midir? bence değil. çünkü insan, kendi kokusunu duyumsamaz, fark etmez. bir süre sonra sevgilinin kokusu da farklı olarak duyumsanamaz, çünkü artık o da sizin bir parçanızdır, o artık sizsinizdir, kalbiniz birdir, vücudunuz birdir, aşkınız birdir.
Birisine aşık olmanızı sağlıyabilecek bir şey varsa o da budur.. Birinin hiç bir huyunu sevmezsiniz belki ama sırf onun kokusu yüzünden yanındasınızdır.
astım ilacı gibidir. daraldığında bi fırt çekip canı tazeleyerek yaşamaya devam edrsin. bir parfüm, bir mendil veya bir şeyin kokusu değildir o; başkadır, bedenden gelen temiz, taze kokudur ve pek değişmez.
Hiç bir koku sürünmeksizin sadece kendine has olan koku. işte o koku kişiyi bu dünyadan alıp başka bir dünyaya götüren kokudur, dünyada cenneti yaşatan gülden, misk-i amber'den daha güzel olan kokudur ve kişi o kokunun sahibinin ellerini tutarak gözlerine bakarak ölmek ister...