en son görüştükten sonra tam bir yıl burnumdan gitmeyendir. her nefes alışımda taa uzaklardan gelip beni bulan, burnumu, nefes borumu, ciğerlerimi yakıp geçendir.
sanki böyle en doğal en sabunsu bir koku..
yok yok.
sanırım bebek kokusu..
yok o da değil.
bütün gün temizlik yaparsın. kendin de sonra duş alırsın ev de sen de mis gibi olursunuz. öyle bir koku mu?
hayır ya uf saçmaladım.
kışın sokaktaki kestane kokusu?
ııh olmadı.
çok acıktığında davetkar davetkar gelen köfte kokusu?
cık değil.
eyüp sabri'nin bir oda kokusu var onun gibi mi?
hayır bu kadar yüzeysel olmamalıyım.
anne kokusu?
o da değil. zaten bir yerden sonra sevgilinin kokusunu annenin kokusuna ikame ediyorsun.
yok işte tanımı yok. üstelik o yokken de bulamıyorsun o kokuyu. anca koluna, omzuna, eline sinecek ki 2 saniyecik çarpsın burnuna.
esrarkeşler gibi koklayıp öptüğümü biliyorum o koku kaynağı boynunu. sanki özel olarak yaratılıyor o koku. ilginç valla.
huzur, mutluluk, neşe, güven... ne ararsan var bu kokuda.
ter de koksa, sarımsak da koksa, soğan da koksa, gaz yağı da koksa, kolonyalı mendil de koksa burna misk-i amber gelen kokudur. annenin kokusuna ramak kalır. bebeğin kokusunu teğet geçer.