içinizde ki şiir yazma isteği.
o gittikten sonra aslında çok daha güzel, çok daha sağlam şiirler yazabilecek potansiyele sahipsinizdir. lakin içinizde ki yazma isteği onun gidişiyle bitmiştir.
Bir düşünelim gelirken ne getirmişti. Kendini, sevgisini, hep yanındayım hissini, asla bırakmam deyişlerini. Ve bir çok palavra. Peki giderken ne götürdü derseniz koca bir yalan.
Önceleri anlaşılmaz belki gidenin bıraktığı boşluk, şoka girmiş bir insanın ayağnın koptuğunun acısını hissetmemesi gibi. Zamanla ufak ufak gelir sancılar ve sonrasında çekilmez ağrılara dönüşebilir.
Sevgili giderken sadece hayalleri değil aslında, yaşanmışlıkları da götürür yanında. Çünkü sizinde bir parçanızı götürür ve o parçanızda da onunla yaşadıklarınız vardır. Kapının çarpılış hızına bağlıdır biraz da gidenler. Ben adamın beynini alıp gidenleri de gördüm.
Yemek yiyemeyen, konuşmayan, gülmeyen, ağlamayan insan hariç herşeye benzeyen bir organizma haline gelen insanlar... Belki hayıflanacaklar durumlarından ama ona bile fikri ve fiili yoktur.
Sevme biçiminize bağlıdır herşey. Sadece giderken sizi de götürmesine izin vermeyin.
ne zaman eve gelse evdeki tüm çikolataları, abur cuburu löp löp götürüyor kendisi. afiyet bal şeker olsun yavru aslanıma ama. ben nasılsa çikolata falan sevmiyorum. yesin benim bitanem. iyice büyüyünce ben de onu yerim.
tamı tamına bir hayat , bir daha asla eskisi gibi olmayacak bir hayat , ilişki her iki taraf için bittiyse , arada aşk kalmadıysa giden tek başına çeker gider , ama terk edilen taraf hala aşıksa , işin kötüsü terk eden taraf da hala seviyorsa ve sadece mantık aradaki bağa engel oluyorsa işte o zaman çok şey götürür , dediğim gibi bir hayat götürür.
uyku delisiydim , uyku yüzünden buluşmaya gidememişliğim bile oldu , artık uyuyamıyorum , yastığa kafamı koyduğum anda anılara gidiyor aklım , uyku tutmuyor beni bir türlü , o yüzden uykusuzluktan geberene kadar bekliyorum , gözüm kendiliğinden kapanıp kafam yastığa devrilene kadar duruyorum sonra uyuyorum , uyuyunca da 2 3 saate geri kalkıyorum sıçrayarak
bize her sevdadan geriye kalan sadece galatasaray diyoruz ya , o bile yalanmış bunu fark ettim , bugün maç var , izlemeyeceğim bile , içimden gelmiyor artık hiçbir şey yapmak , sevdiğim benden giderken ben gole sevinemem , şu hayatta bir zevkim vardı , artık o bile eskisi gibi değil
yapmam gereken şeyler var , dersler mesela , kitabı açıyorum onunla kapatıyorum onunla , fosforlu kalem geziniyor sadece kağıdın üstünde rastgele , nereyi çizdiğimi ben bile bilmiyorum , spor yapmam gerekiyordu , ağlamak en büyük sportif faaliyetim oldu sayesinde
herkes tatile gitti , ailesini sevdiklerini görmeye , benim sevdiğim gitti , gidemedim ailemin yanına üzülmesinler diye , 5 parasız yalnız karanlık bir odada hayat sürmeye çalışıyorum , buram buram yalnızlık kokan bir hayat , duvarlarla konuşuyorum artık en azından derdimi dinliyor onlar , bazen sertleşip vuruyorum onlara ama ses etmiyorlar , bir şikayetleri yok
yavaş yavaş kafayı yiyorum sözlük , yalnızlığımda boğuluyorum , kendi kendime bitiyorum , beni benden götürdü giderken...
eğer bir kadın ya da bir erkek hayatınızdan çıktığında dağılıyorsanız, hayatınız alt-süt oluyorsa bu sizin hiçbir zaman "bir birey" olamadığınız gerçeğini ortaya çıkarır. siz hiçbir zaman "kendi kendine ayakta durabilen" bir insan olamamış, yaşamını bir parazit gibi (maddi anlamda demiyorum elbette) "başkalarının sırtından" idame ettirmiş ve bu hayat kaynağınızın da elinizden alınmasıyla çöküşe geçmiş bir insan konumunda oluyorsunuz.
bu gibi saplantılı ve major-depresif durumlar 15-25 yaş arası sıklıkla görünmekle birlikte 25 yaşından sonra da ortaya çıkmaktadır elbette, özellikle orta yaş bunalımları sırasında o "gençliğin gitmeye başladığı ama henüz tam olarak da gitmediği" yaşlarda.
eğer duygusal açıdan sürekli birilerine muhtaç iseniz ve o "birileri" hayatınızdan çıktığında dağılıyorsanız (üzülmek demiyorum bakın üzülmek başka mesele), hayatınız alt-üst oluyorsa ve yaşınız 25 üzerindeyse profesyonel bir tedavi almanız gerekmektedir.
buraya kadar objektif yorumlamaya çalıştım bundan sonrası şahsi fikrim:
"bir kadın ya da bir erkek sevgilisinden ayrıldıktan sonra buhranlardan buhranlara atlıyorsa maldır, büyümemiştir, zihinsel yetileri gelişmemiştir"
ek: neyi kötülüyorsun anlamadım ki?
ek 2: yok umudumu götürdü yok mutluluğumu götürdü yok hayatımı götürdü lan siz nasıl insansınız hiç mi beyin yok sizde?
Birçok şeyi götürür fakat güven duygusu öyle birşeydir ki onu götürdümü hayatının kalan kısmını tamamen korkarak geçirirsin daha da açık söylemek gerekirse boktan geçirirsin.