uykusuzluk yanında bol sigara ve alkoldür.
yalnızlık hissinin en çok bastığı karanlıkta onun yanında olmayışıdır.
biraz hüzündür aynı zamanda ve korku.
kimi zaman bir köpeğin havlayışında kimi zamansa gün doğumunda yaşanan anıları hatırlamaktır.
ağzının daha çok bozulmasını sağlamak ve her adını ağzına aldığında acı bir tebessüm hıçkırılarında.
aynı zamanda bir parfüm kokusudur her yastığa başını koyduğunda.
pek çok şey...
ZiGON SEHPA
Bu gün ordaydım.
Aynı yerde, aynı evde.
Aynı kapıdan girdim içeri.
Tesadüf bu ya aynı anahtar kalmış bende.
Sandalyede yeleğini unutmuşsun,
Masada kahkahanı,
Mutfakta bardağını.
Salonda duruşunu unutmuşsun.
Sonra yan odada hıçkırığını,
Koridorda gözyaşlarını.
Kapıda çarpıp çıkışını unutmuşsun.
Bir çiçeğin zehri düşmüş zigon sehpaya.
Bir rujunun rengi düşmüş oval aynaya.
O kavgadan arta kalan kırık bir vazoyla.
ikimizin kalbi düşmüş tozlu balkona.
Duvardaki resminde gülüşün kalmış.
Son içtiğin fincanda dudak izlerin.
Portmantonun yanında gidişin kalmış.
Kapıda bıraktığın ayak izleri.
Yastığının üstünde saçını buldum.
Posta kutusunda mektuplarını.
En son dinlediğin şarkını buldum?
O hicazda kalmış göz yaşlarını.
Yazan böyle yazmış demek şarkıyı.
Nasıl anlam buldu sen olmayınca.
Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı?
içinde salınan yar olmayınca? *