aşk acısı, ağlamaktan kızarmış şişmiş gözyaşı dökemeyecek durumda gözler, darmadağan ve 1000 parçaya bölünmüş*bir kalp, yalnızlık, hüzün, hayattan soğuma isteği, bir zamanlar hayatının çok önemli bir kısmını oluştururken şimdi acı veren kahreden ve yaşama sevincini söndüren anılar ve daha niceleri.
"kokusu".aradan aylar gecer kokusunu bile unuttugunuzu düşünürsünüz,oysa çok sıradan bir günde,sıradan bir yerde yanınızda geçen kişinin parfüm kokusuyla o unuttugunuzu sandıgınız kokuyu hatırlarsınız.
2 tel toka, kopmuş bileklik ve ev ayakkabısı. yeni eve taşındığında da bu eşyaları yanında götürür. sonra da msnde cam açtığınızda size gösterir. ıssız adam misali de duygu sömürüsü yapar. bi toka bi bileklik benimle dalga geçti diye.
yastığa sinmiş kokusu, aynanın önünde unuttuğu tokası, parke üzerine düşmüş saç telleri. en önemlisi ise efendi bir adamı gidişi sonrası bir piçe dönüştürmesidir. her piçin arkasında unutamadığı bir sevgili vardır.
kendine iyi bak derler ve giderler. bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. en büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek. "kendine iyi bak" derler ve giderler. seni suskunluğa mahkum edip giderler. seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. seni senden alıp giderler.
kendine iyi bak bir "veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman. o üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...