acayip bir histir. onun elinin sıcaklığını kendi elinde hissetmek, kalp çarpıntıları, mide gıdıklanmaları **. bunu sıradan bir hareket gibi görenler olsa da benim için her zaman özeldir.
eğer arada çok fazla yaş farkı varsa, sevgilinin olası kariyer basamaklarını tırmanması veya belli bir yerlere gelmesi zorsa, elinden tutmak, gerekirse meslek sahibi, şan şöhret sahibi yapmak ve hatta mümkünse milletvekili olmasını bile sağlamak.
istanbul'da, yağmur altında, hafif soğuk bir günde, sultanahmet civarındaysan; süper olan eylem. eylem bile denmez aslında, bir nevi duyguların dışa vurumu.
sevilmeyen bir sevgili düşünüldüğünde alelade bir şeydir.aslında aşık olunan kişi bile konu olduğunda hep önemsiz bir eylem diye düşünürdüm.halbuse sevdiceğin elini tutmak ya da sevdiceğin elini tutma arzusu ne menem bir şeymiş ki yeni öğrenebildim.beyinin en rahat hitap edebildiği organdır el ve avucunda sevdicek eli nice dertlere deva olabilir zordur lakin çünkü sevdicektir ya sevgili olması ihtimali zaten zorken bir de onun elini tutabilme,dokunabilme ihtimali haliyle daha zordur ama bunu kavratabilecek olan sevdicek bulabilmekte mühimdir.küçüktüm küçücüktüm bu el tutma ele dokunma eli öpme hadisesini hep fuzulinin bir abartması olarak görürdüm lakin biz henüz fuzuliyi anlayamıyormuşuz o yaşlarda bunu da yeni anlayabildim...
dest busi arzusiyle ger ölsem a dostlar
kuze eylen toprağım sunun anunla yare su...
bir bok değildir. insanın onlarca sevgilisi olur. her el tutuşunda aklı uçsa ne kadar yoz bir dünya olur burası. tek birisinin elini tuttuğunda bir şeyler olsun ki anlamı olsun tutmak işinin. ben bir kere el tutup sapıttım o da bir ay kadar önce bir kızın parmağına tükenmez kalemle surat çizerken. keşke bırakmasaydım derim günlerdir.
o'nun size, sizin de o'na ait olduğunuzu hissetmektir!
hayatla ilişkinizi kestiğiniz öyle bi andır ki sadece o'nu hissedersiniz tüm varlığınızla! gerisi, o'nun dışındakiler umrunuzda bile değildir!