"arkadaşlığın bir üstü sevgililiğin bir altı erkekle brunch yapmaktır."
en samimi arkadaşınızla veya sevgilinizle gittiğinizde tepeleme dolduracağınız tabağı, kuş kadar kahvaltılıkla doldurmaktır.
böyle kibar kibar alırsınız tabağınıza servislerden. masaya geçtiğinizde "doyacak mısın bunlarla? neden yumurta, kızartma almadın?" diye sorduğunda "ay fazla almışım. bunların hepsini bile yiyemem" dersiniz. halbuki içinizden geçirirsiniz, sen olmayacan şurda bak ben nasıl 5 tabak dolduruyorum masaya, diye.
sakin sakin yemek falan uf düşmanımın başına vermesin. ama adam karşında menemene gayet ekmek bandıra bandıra yer. sen kibarlıktan ölecen derken açlıktan ölürsün.
tabağın biter içinde "eh bari tatlı alayım da kan şekerim düşmesin" diye geçirirsin "ben tatlı alacağım ister misin sen de?" diye sorup kalkarsın masadan. normalde her çeşitten bir dilim koyarsın koca tabağa. ama sırf adam bu kızın midesi nasıl bir şey acaba diye düşünmesin diye en küçük pasta tabağına 2 dilimcik koyar geçersin masana. kakam pempe desem ona da inanırdı sanırım öyle bir prenseslik.
böyle mal gibi bir brunch olur. halbuki daha 1 hafta önce yakın arkadaşınla camış gibi yer koca göbeklerle kalkarsınız masadan. eyy gidi ey.
eve bırakır sizi hemen peşinden mesaj yazar, "bir dahaki sefere tam gün alırım seni, öyle hemen kaçmak yok." hıı oldu anam bütün gün öleyim açlıktan diye düşünüp, "eheheh bakalım." diye mesaj yazarsınız.
ıyy hiç bu kadar samimiyetsiz olmamıştım. eheheh bakalım ne lan. nasıl bir organizma olmuşum o zamanlar. neyseki şutlamıştım aylar öncesinde. yanında rahat yemek yiyemeyeceğim adamın yanında ne işim var. defolsun.