sevgililer günü ticari ayak yahut aman ne fena gün ne kötü yalnızız da demiycem. bu sebeple bodoslama daldım girizgaha ihtiyaç duymaksızın.
yalnızız her vakit. sevgilidir eştir olsa da yalnızız.
pastel pastel bir yazı yazmak isterdim amma velakin her insanın zaman zaman yaşadığı, o saçma, mantıktan arınmış aptal ruh hali içersine daldım az evvel huşuyla. daha da fenası babanneyle aynı odada burda romantik yazılar yazma girişiminde bulunmam. duyduğu her sesten ve gördüğü her ışıktan uyanan babanne tepki vermesin diye siyah klavyede monitörün ışığının aydınlattığı kadarıyla, siyah oda da siyahım.
çok siyahım bugün. nedendir bilinmez yok hep biliriz nedenleri de dillendiremeyiz. gayet dillendirebiliyorum ama bilindik temşit pilavını sunmak istemiyorum kimseye. zavallıyız be. bak dön şu halimize. hea evlendim mutluyum diyen de tanımıyorum. cidden merak ediyorum o ulu yaratıcı bu kadın erkek mevzularını son derece teknik düşünerek üremek için yaratmış da bizi de biz mi bu ipe sapa gelmez dandirik aşk mevzularına dalıp işin bokunu çıkarmışız.
suçlasam birini rahatlıycam ama mantık abidesine dönüşmekte olan ben her defasında suçlanacak birini ararken kendi kendini otomatikman kilitleyerek " ne alaka lan onun hiç suçu yok ki " şeklinde dönütler veriyor bana (bkz. dönüt -- öğretmen ağzı)
evlenmeyi yasaklayan roma imparatoru yüzünden doğan gün.
roma imparatoru evlenmeyi yasaklamıştır, bunun üzerine bir rahip sevenleri acı çekmesinler diye birbirleri ile evlendirmiştir.
bunu duyan roma imparatoru rahibi 14 şubat günü idam ettirmiştir.
yas tutun, sevenleri birbirine kavuşturun. bu iş hediye almak demek değildir yazarcanlar.
roma imparatoru evlenmeyi yasaklamıştır, bunun üzerine bir rahip sevenleri acı çekmesinler diye birbirleri ile evlendirmiştir. bunu duyan roma imparatoru rahibi 14 şubat günü idam ettirmiştir.
ben o roma imparatorunun da, o rahibin de teaaaaaaa .mına koyayım.
ulan sen koskoca imparatorsun, gidip ülke işgal etsene keresteee, sanane milletin birbiriyle sevişmesinden. o rahip e de kızıyorum, sanene ulan milletin acısından kederinden, git sen ayinini yap, sana mı düştü ulan.
işte bu 2 kişinin yüzyıllar önce gereksiz işler yapmasından dolayı ben ve benim gibi sevgilisizler her 14 şubat ta duygusal acı çekiyorlar. kemikleri(tabi kaldıysa o da) sızlasın inşallah, öteki tarafta cennet yüzü görmesinler inşallah...
koskoca bir yıl içerisinde neden bir güne indirgendiğini anlayamadığım gündür. sadece bir gün için bu kadar telaşe yazıktır. oysa her gün sevmek varken ne gereği vardır böyle şeylere?
kutlanan kişiler tarafından -bilinse de bilinmese de- kapitalizmin çarkına gayet de büyük katkı sağlanan,samimiyetlikten zerre nasibini almamış sıradan bir gündür.
ayrıca sormak isterim ki acaba bu gün için özellikle seçilen bir hediyeyi yârine çok çok âlâkasız bir günün sonunda (gecenin bir köründe kapısını çalarak, çok büyük bir kavga sonunda, durakta otobüs sırasındayken, vapurda gizli gizli sigaralarınızı tüttürürken vs.vs.vs.)çıkarıp versen bu onun için de daha şaşırtıcı olmaz mı hem o zaman sırf şaşırtıcı olacağım diye saçma sapan hediyeler almaz paralar dökmezsin.çünkü sevgililer günü demek aynı zaman da somut olarak çift taraflı beklenti demek değil midir?
Beklenti sonucunda da alınan hediye veya duyulan söz de ne kadar samimi veya şaşırtıcı olabilir?...
dışarı çıkmamı engellicek kadar gereksiz birgün.
nedir efendim herşeyi tek bir güne sığdırmaya çalışmak ?
hediye merakı, ne yapsam da duygusal olsam, ne yapsam da sevgilimi memnun etsem ?
beraber oldugunuz süre içinde sevgilini memnun etmişsen etmişsindir zaten edemediysen de kasmanın bir alemi yok bugün de.
hadi çok güzel ilişkiniz oldugunu varsayalım. bunu bugün kutlamanın mantıgı nerde peki ? çok güzelse her gün sizin için önemlidir, her gün bugüne sıgdırmaya çalıştığın şeyi yapsan zaten bugünün gereksizliğini anlarsın.
emperyalist akımın ürünlerinden sadece biri. ulan insanlar yiyecek ekmek bulamıyor -böyle insanları görmek için tv yi açmanız yeterli- bu adamlar yok o günü yok bu günü.. ayıp be.
ne yazık ki öncelikle akla hediye fikrinin gelmesini sağlayacak biçimde kurgulanmış gündür. bu günün yanlış konumlandırılmış içeriğinde kadının aşağılanması vardır; günün maddî yönünün öne çıkarılması vardır; kürk gibi, hayvanlara işkence edilerek çıkarılan bir nesne hediye olarak kullanılır; elmas gibi, insanların hala bir çok yerde köle gibi kullanılarak üretildiği bir değerli madenin baştacı edilişi söz konusudur.
böyle bir ortamda gerçek sevgi, gerçek aşk gibi duygular tamamen geri plana atılmış durumdadır.
bu güne farklı açıdan bakmak isteyenler için 2 seçenek:
ilk defa boş değildim sevgililer gününde, fenerbahçe yi sattım, sözlüğü sattım o denli şerefsizim.
param yoktu, 95 tl borca girdim, şuanda elimde birşey yok, beklediğim de yok.
borcumu altı ay içinde öderim*, ama şu arkadaş ne güzel yazmış be kardeşim, (bkz: sevgililer gunu/#4696836)
(bkz: sevgililer günü saçmalığı)
ancak bununla birlikte;
sevgilisi olanın olmayanın, olup da yok gibi olanın, yok da var gibi olanın, olmayıp çok isteyenin, oluyo da noluyo diyenin sevgililer gününü kutluyorum efenim.
Yalnız bir delikanlı kırmızı kalplere boğulmuş caddelerde bir başına dolaşırken yalnızlığından daha da efkârlanacak bugün... Erkenden yatağa girip bir an önce uyumaya ve yalnızlığını böyle unutmaya karar verecek.
Dağ başında silahına sarılmış bir asker, uzaktaki kentini ve yârini düşünürken soğuk geceye tül gibi üfleyecek sigarasının dumanını...
Dul bir kadın, yitirdiğine hâlâ inanamadığı eşinin eski eşyalarında kokusunu arayacak.
Bir fanatik, takımını ölesiye sevmesinin, daha önce ölesiye sevmeye değer biriyle karşılaşmamasından kaynaklandığının ayırdına varacak; şimdi cüzdanında ölesiye sevdiği kızın resmini taşırken...
Düşkünler yurdunun komşu odalarında uzun bir ömrün uzatmalarını oynayan iki ihtiyar, evlenip odaları birleştirmeye ve ölümü birlikte beklemeye karar verecek.
Kerhane kapısındaki adam, delice âşık olduğu kadını "mesai" çıkışı karşılarken ona yan bakan adamlara küfredecek.
El kadar çocuklara kalp şeklinde balonlar sattıran berduş, tıpkı sattırdıkları gibi içi boş bir kalp taşıdığının farkına bile varmayacak.
Çok görüp geçirmiş bir kadın, yalnızlığını paylaşan kedisine sarılırken "Hepsi yalan; gerçek olan senin sevdan" diye iç geçirecek.
Yüzlerce kızın hayalini süsleyen pop star, sabaha karşı yatağındaki iki kıza ne kadar yalnız olduğunu anlatacak.
Ecelinin yakın olduğunu yeni öğrenmiş bir kadın onca yıl kutsal bir emanet gibi sakladığı bedenine giderayak bir dünyevi ödül vermek için şehevi planlar yapacak.
Yeni evli garson, çalıştığı bardaki çılgın parti bir an önce bitsin diye sabırsızlanırken gördüğü iştahlı âşıklara özenmesin diye eve dönünce genç karısını iyice dövmeye karar verecek.
Tecavüze uğramış Rus kız, kilitlendiği odanın penceresinden sokağa bakarken "Tam intiharlık gün bugün" diye düşünecek.
Üst katta oturan dilberin posta kutusuna atılan aşk mektubunu yırtan çocuk, geceyi onun balkonundan çaldığı iç çamaşırıyla geçirecek.
internet başındaki çapkın, adını bilmediği, yüzünü görmediği birine ilanı aşk edecek, adını vermeden, yüzünü göstermeden... Adsızlaştıkça yüzsüzleşecek; yüzsüzleştikçe gerçek yüzünü keşfedecek.
Her gece aynı kadının numarasını bir kez arayıp kapatan telefon sapığı sevgililer günü şerefine ilk kez konuşmayı deneyip yakayı ele verecek.
Metruk bir aşktan yeni kurtulmuş kadın,bir zamanlar uğruna ölmeye hazır olduğu adamı başkasıyla görüp zerrece etkilenmemesine şaşacak.
Erkek soyunun ne mal olduğunu kendinden bilen bir baba, kızını böyle bir günde, babasının mazideki halinden korumanın derdine düşecek.
Kavuşması imkânsız iki genç, ayrı yerlere kök salmış iki ağaç gibi dallarını, kollarını uzatacak yele... tarifsiz bir kederle...
Mecburiyetten evlenmiş bir çift, "Başka bir hayat mümkün müydü"nün muhasebesini yapacak telafisiz bir gecikmeyle...
Aynı tuhaf asırda, aynı garip coğrafyayı paylaşan insanlar, apayrı âlemlerde kendi meşreplerince yaşayacaklar 14 Şubat'ı...
Hiç bilmeyecek ya da çok önem verecekler...kutlayacak ya da lanetleyecekler; kâh süslü püslü sözler, kâh kirli paslı hislerle...
Kâh umursamazmış gibi yapan bir böbürlenmeyle, kâh keyfini çıkarmaya çalışarak, kan ter içinde...
Ne kadar farklı olmaya çalışsalar da; hayat boyu sevgiyi yaşadıkları gibi yaşayacaklar, Sevgililer Günü'nü de... CAN DÜNDAR