St. Valentine adına düzenlenen bir bayram iken günümüze kadar fazlasıyla değişim geçirmiş ve tüketim çılgınlığının zirve yaptığı günlerden biridir.
Tüm dünyada kutlanışı farklılık gösterir.
Güney Amerika'da ve özellikle Peru'da aşk ve arkadaşlık günü olarak kutlanır.
Japonya'da da sadece kadınlar 14 şubatta sevgililerine hediye alır. 14 mart ise Beyaz Gün olarak adlandırılır ve yine sevgililer birbirlerine beyaz çikolata ve beyaz güller hediye ederler.
bir varmış bir yokmuş. bir zamanlar saint valentine adlı bir rahip yaşarmış. bu rahip yasak olmasına rağmen sevgilileri gizlice evlendirirmiş. bir gün yakalanmış ve bu suçtan ötürü 14 şubatta öldürülmüş.
nedendir bilinmez sevgililer için bunca fedakarlık yapan bir adamın öldürüldüğü gün dünyanın dört bir yanında sevgililer tarafından çılgınlar gibi kutlanmaktadır. insanlara iyilik yapmayacaksın diye boşuna dememişler.
aylarca duyarsız olunan birisine, yasak savar gibi, dandik bir çiçekle sevgi yalanı atılmasa denilen gün. ilgiyi, sevgiyi, şefkati, anlayışı bütün sene görse insan keşke. insan, herkesin birbirine bir görevmiş gibi hediye verdiği bir günde, sevgiyi nasıl anlar ki? kalp kıranların, dert dinliyorum deyip iki kelimeyle geçiştirenlerin, kurtarıcı olarak yapıştığı gündür bu. sen sevgilinle ilgilenme, senede bir çiçekle geçiştir. hadi canım.
ne kadar yoz bir toplum haline geldigimizi tokat gibi yuzumuze vuran gun. nedir bu sevgililer gunu muhabbeti ? nerden, ne zaman, nicin peyda olmustur ? Turkluk'le, muslumanlik'la, kulturumuzdeki yeri nedir ? yoktur hic biriyle alakasi. neymis efendim ne idugu belirsiz bir papazi teeee ortacag'da oldurmuslermis de o gun bugundur sevgililer gunu kutlaniyormusmus. Bir kere bir adam olduruldumu kutlanilmaz. mezarinda anma toreni yapilir, ne bileyim lokma dagitilir, mevlit falan okunulur. madem cok seviyorsunuz bu mefta papazi 14 subat gunu lokma yapin dagitin da ruhuna gitsin.
Ondan sonra vay kultur emperyalizmi, vay kucuk amerika oluyoruz, vay ahlakimiz elden gidiyor. gider tabi.
kalp şeklinde donatılan ıvır zıvırların olduğu yerlere gidilir bu günde. kalp şeklinde ıvır zıvır yenir,içilir. kalpli hediyelerden alınır ve bunlar mum ışığı altında verilir. bundan zevk alıyomuş gibi davranılır...hediye mediye almazsan kalpsiz, duygusuz, öküz olarak nitelendirilirsin. neden? mahalle kasabında bile yanarlı dönerli kalpler vitrinleri süslemektedir. sonuç olarak 364 gün öküz olan kişiyi sevgililer günü tedavi edemez.
çok uzaklardan gelen bir ses beyinde çınlarken sarmaş dolaş aşıkların her yerde görüleceği sembolik bir gün. bir sürü karşıtı vardır, çoğu da ' sevgi bir güne indirilir mi? ' der. sevgi her zaman lazımdır insana, sevgisiz insanın bir şeyleri eksiktir zaten. sevgililer gününde boş kalan bir el aslında kanayan bir yüreğin yalnızlık çığlığında kurumaktadır. sevgililer günü de lazımdır, bazen güzel bir gülüş ve ' seni seviyorum ' bile dünyanın güzel olduğunu anımsatır öyle ki.
(bkz: güzel çelişki)
tamam güzeldir, sevelim sevilelim diyorum da, bakıyorum para için uydurulduğuna da inanmadan edemiyorum. geçen halıcının vitrininde bir yazı vardı: "sevgililer gününe özel halı gelmiştir." *
içeceğim gündür, bir dostla falan da değil, tek başıma, yürekte hala kırıntıları olan bi aşkı tamamen silmek, aşk diye bir şey yokmuş diyebilmek için, hee belki arar, o zaman da hangi yüzle aradığı için...
tedrici olarak ülke gündemimizden çıkarmamız gerekendir. ne menem bir şeydir o öyle.ama hemen "artık 14 şubat sevgililer günü değil merkez bankasının gazimagosaya taşındığı gün olarak kutlanacaktır demek olmaz". miladi takvimde yapılan bir değişiklikle dört yılda bir şubatın 14 ü de çekeceği, diğer yıllar 13'den 15'e geçeceği şeklinde bir beyanatla nabız ölçülmeli ve alttan alttan halk buna alıştırılmalıdır.
sabah - tv açmayın, radyo dinlemeyin. çünkü görsel ve sesli medya, içinde bulunduğunuz günün sevgililer günü olduğunu gözünüze ve kulak zarınıza tecavüz eder bir şekilde yerleştirecektir. gazetelerin siyasi ve ekonomi sayfalarını okuyun. spor sayfasından da mümkün olduğunca kaçının. spor sayfalarında kona - trabzon flörtü gibi başlıklara denk gelebilirsiniz. içinde bulunduğunuz günün boktan psikolojisi bu başlıklara başka anlamlar yükleyebilir.
öğle - yemeğinizi evde yeyin. ama çalışan biriyseniz ve işiniz gereği yemeği dışarda yiyorsanız çevreyi araştırıp izbe bir esnaf lokantası bulun.ismi fransızca, ingilizce, almanca, yeni ginece olan restorantlardan kaçının. emin olun ki içerisi sarmaş dolaş çiftlerle dolu olucaktır.
akşam - sakın bir bara ya da cafeye gideyim demeyin. en iyisi siz mahallenizdeki izbe bir kahvehaneye oturun ve trt 4 te banttan yayımlanan trt ankara radyosu sanatçılarının türk halk ve sanat müziği eserlerini ne denli içten yorumladıklarını dinleyin. kaynayabilirseniz bir masaya dördüncü olun ve vaktinizi okey oynayarak değerlendirin. ama unutmamanız gereken bir konu var ki muhakkak ama muhakkak gece 12 olmadan eve dönün. yoksa yarı sevişir halde evine dönen çiftlere denk gelir ve ben neden sevişemiyorum düşüncesiyle iç çekip balkabağına dönüşürsünüz.
cebinize bol bol para koyun. hatta bir, yok yok yetmez üç ay öncesinden para biriktirmeye başlayın. üç ay boyunca yemeyin, içmeyin, hatta boğulma tehlikesi geçirmedikçe nefes dahi almayın. emin olun ki üç aylık birikiminiz bir gün içerisinde yitip gidecektir.
güzel bir masa.
dolu bir kül tablası, bol bol bira.
yağmurlu bir bahçeye bakan bir mekan ve iki kişilik koltuk.
bugüne dair tek beklentim bu, ha bir de bol bol ausencia dinleyip uyuyakalmak yalnızlığımın kollarında.
cam kenarının kenarı senindir yalnızlığım.
hiç düşünülmeden yapılmış,hem erkek hemde bayanların zamanlarını harcadıkları,düşünmeden para harcadıkları ve en önemlisi de yalanda olsa seni seviyorum dedikleri gündür.
--spoiler--
seni seviyorum
--spoiler--
bunu da katagorize etmek lazım kanımca
1) yalnızlara 14 subat
yalnızlara nedense pek bir dokunur. gerek yok oysa ki lüzumsuz depresyonlara. zira yalnız kişi 13ünde de, 14ünde de, 15inde de, 16sında da yalnızdır. yine de kaçılmaz son gerçekleşir. nedir bu kaçınılmaz sonlar?
-yalnızlarla kız kıza/erkek erkeğe eğlenmek
-yalnızlarla karışık bir ortam ayarlamak suretiyle yeni kişilerle tanışmak ve dolayısıyla yalnızlığa son vermek
-aslında aşık olunmayan ama sırf o an yalnızlığınızı ve çaresizliğinizi unutturacak, size yazan biriyle görüşmek, size yazmasına efendim hediyeydi çiçekti almasına izin vermek suretiyle kendinizi avutmak
-tek başınıza depresyon yapmak
-görmezden gelmek, böyle bir gün yokmuş gibi davranmak
2) sevgilisi olanlara 14 subat
sevgilisi olanlar içinse sevgiliyle birlikte geçecek bir gün. güzel demek isterdim ama bir çokları bunun bile b.kunu çıkarabiliyor. yok efendim 'böyle zorlama günleri sevmiyoruz, biz kutlamıyoruz' gibi. ya da sırf öyle bir gün yapıldı diye zoraki, rutin, laf olsun diye alınan, duygusuz, içten olmayan hediyeler. sadece 'para' vermekle eş değer anlamsız ve pahalı hediyeler.
peki bu konuyla alakalı olarak asıl sorulması gereken soru sevgililer günü ne zaman anlamlı?
gerçekten aşık olduğunuz, değer verdiğiniz ve bunu hak eden bir sevgiliniz varsa, onu mutlu etmek için günler öncesinden düşünüp, üstüne kafa yorduğunuz, emek harcadığınız bir hediye vererek ona ne kadar değer verdiğinizi gösterdiğiniz ve karşılık beklemeden, 'acaba bana bu sene ne alacak?' diye düşünmeden, sadece onun mutluluğuyla gerçekten mutlu olduğunuz zaman anlamlı.
Aslında çoğu kişinin kapitalizmin tatlı bir oyunu olarak gördüğü,fakat zorunlu olarak bu oyunu oynadığı gündür. Sevgililer günü için,diğer günlerden farkı olmadığını düşünür buna göre hareket etmek istersiniz fakat karşınızdakine bunu anlatmaktansa,deveye hendek atlatmayı tercih edeceğiniz için paşa paşa kapitalizmin o sıcak kollarına kendinizi bırakırsınız.