** polen senden ayrılıyorum
* aa neden hürcan?
** çünkü senin adın kur'an-ı kerim'de geçmiyor.
* e diyecek sözüm yok. çok haklı bir neden.
gibi diyaloglar olabilir. evet. gayet ikna edici.
(bkz: ben bunu gördüm)
fazla efendi olması..
evet, yanlış duymadınız. çok efendi bir insandı sözlük, herkes onu çok sever ve çok güvenirdi. benim de ona güvenim sonsuzdu nitekim. ama çok ciddi ve mesafeliydi çevresine karşı. sevgili mi, öğretmen mi, baba mı belli değil bir hali vardı ilişkinin. başta ''oh ne güzel ne beyefendi çocuktu ne yaptın sen ya'' tepkileri gelse bile bir noktadan sonra afakanlar basıyor ve katlanılmaz oluyor her şey, bunu da anlamak lazım. her ne kadar kendime bunu söylemek istemesem de, ne yazık ki;
(bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)*
sevemeye sebep aramayan için ayrılmaya da sebep aramamalıdır. tut ki aradın, sen bulduğunda o yanında olmayacaksa bulmak istememe sebebindir. bu bulmak istememe insanı gerer. zamanla sebep oluşur, tat kaçar. muhabbet kaçar. muhabbet biterse gemi şafağa yön alır. rast gele kaptan...
aşk denilen duygunun bitişi. birbirne asik olan kisiyin zamanla birbirini sevmedini anlayip sadece yasadiklari ilişki aliskanlik olmasini fark etmeleri
- yirmi dört gün boyunca aramaması.
- facebook, kullandığı mail adresi, twitter, sözlük nikleri hatta milimum diğer blog-readbooks-tumblr gibi hiçbir sosyal paylaşım sitesinde arkadaş olarak eklememesi, bunları birer sır gibi saklaması, nedenini sorduğunuzda ise; bu kadar her şeyimi bilmeni istemiyorum diyerek işin içinden sıyrılması.
- telefonlarınızı ilk aradığınızda açmaması, hatta bunu bilinçli olarak yaptığından ısrarlı davranmanız onun hoşuna gider ve ulaşılamayan erkek modelini oynamaya devam eder.
- mesaj atma huyunun kırk yılda bir çok canı isterse gerçekleşmesi.
- gidilen kafede yanında getirdiği üç kitaptan (bunlardan bir tanesi nobel ödülü almış orhan pamuk kitabı, bir diğeri ise orta çağda sanat tarihidir diğer üçüncü hakkında bir bilgim henüz olamayacak kadar uzaktır ki psikolojik bir kitap olduğuna eminim) birini size seçtirip zorla yaklaşık on beş sayfa okuması. ısrarlarınızı ters çevirerek; hayır sen okumayacaksın, beni dinleyeceksin demesi, konsantrasyonunuzun bozulduğunu fark ettiği anda "pat" diyerek alnınıza vurması.
- saat dokuzda kitap okuyarak uyuyakalması, hatta bazı günler sekiz buçuk.
- telefonunu elletmemesi, mesajlarını okutmaması.
- her defasında alttan alta; "bir insan bir insana her şeyi anlatmak zorunda mı" diyerek olayların akışını değiştirmesi.
- ..
- ..
- ..
diye gidebilir, ama;
"sen de benim ne kadar zeki olduğumu biliyorsun, o da biliyor, ben de biliyorum."
demesinden sonra
"boyu senden uzun ve kilosu da senden hafif." diyebilme cesaretini gösterebilmesi."
olayı bitirir. yedi ay dayanmışım, peygamber sabrı varmış demek, çok şükür kurtulmuşum, dinimiz amin!