- yirmi dört gün boyunca aramaması.
- facebook, kullandığı mail adresi, twitter, sözlük nikleri hatta milimum diğer blog-readbooks-tumblr gibi hiçbir sosyal paylaşım sitesinde arkadaş olarak eklememesi, bunları birer sır gibi saklaması, nedenini sorduğunuzda ise; bu kadar her şeyimi bilmeni istemiyorum diyerek işin içinden sıyrılması.
- telefonlarınızı ilk aradığınızda açmaması, hatta bunu bilinçli olarak yaptığından ısrarlı davranmanız onun hoşuna gider ve ulaşılamayan erkek modelini oynamaya devam eder.
- mesaj atma huyunun kırk yılda bir çok canı isterse gerçekleşmesi.
- gidilen kafede yanında getirdiği üç kitaptan (bunlardan bir tanesi nobel ödülü almış orhan pamuk kitabı, bir diğeri ise orta çağda sanat tarihidir diğer üçüncü hakkında bir bilgim henüz olamayacak kadar uzaktır ki psikolojik bir kitap olduğuna eminim) birini size seçtirip zorla yaklaşık on beş sayfa okuması. ısrarlarınızı ters çevirerek; hayır sen okumayacaksın, beni dinleyeceksin demesi, konsantrasyonunuzun bozulduğunu fark ettiği anda "pat" diyerek alnınıza vurması.
- saat dokuzda kitap okuyarak uyuyakalması, hatta bazı günler sekiz buçuk.
- telefonunu elletmemesi, mesajlarını okutmaması.
- her defasında alttan alta; "bir insan bir insana her şeyi anlatmak zorunda mı" diyerek olayların akışını değiştirmesi.
- ..
- ..
- ..
diye gidebilir, ama;
"sen de benim ne kadar zeki olduğumu biliyorsun, o da biliyor, ben de biliyorum."
demesinden sonra
"boyu senden uzun ve kilosu da senden hafif." diyebilme cesaretini gösterebilmesi."
olayı bitirir. yedi ay dayanmışım, peygamber sabrı varmış demek, çok şükür kurtulmuşum, dinimiz amin!