sarhoşluk halidir ,içmenize gerek bile yoktur.durumu zihniniz pek algılayamaz .ilk dereceli gözlüğünü taktığında bir adım yüksekten atıyormuş gibi hisseder ya insan bu gibi bir hisle dolaşırsınız.
bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler,bir daha da ölmezler.
uğur arslan'ın "sanırım" şiirinde anlattığı gündür:
canım sevgilim, bugün ayrılığımızın ilk günü
yürüyen kocaman açık bir yarayım şimdi
rüzgar değdikçe sızlıyor, kanıyor her yanım
nasılda ölesim var anlatamam ama,
senden başka birşeyle öldüremiyorum kendimi
bundan bir yıl önce taksim'de o muhallebicide,
yine susarak başlamıştık biz herşeye
tek kelime bile etmeden buyurmuştuk hayatlarımızın içine
herşey başladığı gibi de bitiyordu
tek kelime bile etmeden vedalaşıyorduk işte
bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
sanırım artık bende bittim
bugün bir ayrılığın ilk günü sevgilim
bugün ölmezsem bir daha hiç ölmem eminim
bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler,
bir daha da ölmezler bilirim
bilirim, bilirim...
bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
sana mutluluk, huzur, saadet,
kendim için allah'tan sabır dilerim
bugünde ölmezsem, bir daha hiç ölmem eminim
bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler,
bir daha da ölmezler bilirim
bilirim, bilirim...
ilk gün içinde bir korku varsa mesela yalnızlık korkusu doluysa için. Sen çok sevip ayrıldığın için değil yalnız kaldığın için bu haldesin demektir. Yani gerçekte aşık olmamışsın.
kayahan
"ilk sekiz günü anlatamam. sağa dön yatamam, sola dön yatamam, aklımdan seni hiç atamam" diyerek ilk gün ve ardındaki günler için en güzel şeyi söylemiştir.
tek bir yere sabit bakmayla geçen gündür. hiçbir şey düşünmezsin. uzun uzun yürümeler alır sonra yerini. bu kez düşünmeye başlarsın. artık kendinle başbaşasındır. kendine, kendinle mutluluklar dilersin. zordur. acıtır. oluk oluk kanatır sonra.
''ilk başta tam olarak hissedemediğimiz kırılma anları var. Zamanla harap edici duygulara dönüşüyorlar. Yaralanmanın sıcaklığıyla ilk anda hissedilmeyen kurşunlar gibi. Böyle durumlarda ''biraz zaman'' her şeyi daha da beter ediyor. Bizi yere seren büyük sorunlar olmuyor hiçbir zaman. Bizi yere seren evdeki şekerin bitmesi oluyor, kaybolmuş bir kitap oluyor, kesilen elektrik oluyor.'' *
uzun yazmak isterdim ama bu konularda döktürmek adetim yok pek! muhtemelen yağmurlu ve sik gibi bir gündür, sevipte ayrılanlar için karanlık günlerin başlangıcı olup turkcell'den gelen bilgi mesajlarına lanetler edilen ilk gündür.
sevgi, aşk meşk boş işler bunlar bırakın efendim hayatta kimseye değmez üzülmeye, arz ederim.
abazanov sessiz fakat sık adımlarla sikko caddesi boyunca uzanan kaldırımda yürüyordu. her zamanki gibi gözleri mütemadiyen sikinde olduğu halde ara ara konservesinin bağcıklarına da takılmıyor değildi. ışıklara gelince durdu. eliyle, düşen kotunu yukarı çekti. o sırada kendisine bakan ve kıkırdayan iki liseli kızı görecek halde değildi. yolun karşısına geçti, elli adım kadar yürüdükten sonra sola saptı. az sonra balık pazarındaydı.
balıkçı tezgahları arasında alık alık dolaşıyordu. sevgilisi kezbanya ile ayrılmalarına akıl sır erdiremiyordu. oysa ondan sadece ofsaytı bilmesini istemişti. off snn be slk nidasından sonra önce kavga kıyamet ardından ipler kopmuştu. işte şimdi kendisini bir sokak köpeği kadar yalnız ve çaresiz hissediyordu.
önünde yürüyen ak sakallı dedeye çarpmamak için durayım derken sendeledi ve yere kapaklandı. çok geçmeden kalktı ve önüne ilk çıkan balıkçıdan yarım kilo istavrit alıp eve yollandı.
daire kapısının önündeki çöp poşetlerini tekmeleyerek eve girdi. sıcak bir duş alsa iyi olurdu ama buna takati yoktu. üstelik kezbanya ile sevişmemişlerdi ki neden yıkansındı.
balıkları mutfak tezgahına attı, dolaptan bir bira kaptı ve interneti açtı. önce twitter dan eski sevgiliyle ilgili aforizma üretti, sonra facebook a daldı, bir kaç ibretlik paylaştı. youtube den songül karlı sütyensiz i buldu ve ardından sözlüğe girdi.
sevgilisinden, kezbanya dan ayrıldığı ilk günü yazdı.
boğazınızda bir düğüm bir türlü çözülmeyen. tarif edilemez bir boşluk. konuşmak isterseniz, içinizi dökmek istersiniz belki birilerine rahatlamak için ama söylemek istenen bir türlü söylenemez. özlem,pişmanlık,kaygı birbirine karışır. velhasılıkelam öyle beter bir gündür ki Allah düşmanıma yaşatmasın.
ilk gün pek birşey anlaşılmaz. zaman geçtikçe anlamaya başlar insan özlediğini tekrar yanında istediğini. eğer siz haklıysanız ve o terkettiyse bu en berbat durumdur. ne yapacağınızı bilemezsiniz bir yandan gurur yapıp diger yandan adım atsam mı acaba diye düşünür durursunuz. daha farklı olarak beyninizle kalbiniz uyuşmayabilir (ben!) bu berbatın da ötesinde çok salak bir duygudur. sizi üzdüğünü bu ilişkinin olmaması gerektiğini onun sizi belki 78673 defa terkettiğini bildiğiniz halde yine de seversiniz. telefona bakarsınız belki aramıştır ya da mesaj atmıştır diye. sonra sürekli profiline bakarsınız ne paylaşmış ne yapmış merak edersiniz onu. üşüyor mu hasta mı iyi mi diye bir sürü sorular geçer aklınızdan ve son olarak Umutsuzca unutacagınız günü beklersiniz.
anathema dan angelica şarkısının dinlendiği gündür. içmeden de olmaz tabi. gevşemek için rahatlamak için açılmak için. where are you tonight diye başlar şarkı. başlarsın ağlamaya where are you tonight amk diye. şarkının sonunda And I still wonder if you ever wonder the same And I still wonder der. (ve ben merak ediyorum senin de aynı şekilde beni merak edip etmediğini) burda koparsınız zaten. tekrar mesaj atmaya kalkarsınız falan. zor işler zor.