eğer bitiren bensem oh be rahatladım tarzında devam ederim yoluma. ama eğer bitiren karşı tarafsa, gideceği yoldan geri dönmesini bekler gözlerim ümitsizce...
geçmez, o an geçmez işte, attığı mesaja bakakalırsınız, yaşadıklarınız gelir gözünüzün önüne, yanınızda olması gelir, kabul edemezsiniz başta olamaz dersiniz, şaka bile sanırsınız bir an, ama bir damla gözyaşınız akınca anlarsınız gerçek olduğunu, o ise ulaşmıştır amacına, üzerinizde dün buluştuğunuzda giydiğiniz kazak olduğunu farkedersiniz, kazak o kokuyordur...kokusu gelir burnunuza ister istemez, kazağı çıkartır, atarsınız sanki atınca o da yok olacakmış gibi, sonra zaman geçer aradan...herşeyin ilacı olan zaman...
insanın tamamen 2 ye ayrıldığı durumdur. Beyniniz "ulan hafifledim sanki ha! dert yok, tasa yok, hesap vermek yok, yalan söylemek yok, ne güzel bişey olm bu" derken, kalbiniz "ama daha geçen gün bana seni seviyorum demişti. beni onun kadar sevebilecek birini bi daha nerden bulabilirim? kime bi daha o kadar güvenebilirim? ...." demeye başlar. kötü bi durumdur, ne kadar çabuk kurtulursanız bu psikolojiden o kadar iyidir ama aklın yolu da birdir.
lütfen ayrılmadan önce prospektüsü okuyun zira ilk bir dakikada gözde kararma, kulakta çınlama, mideye kramp girebilir. beklenmeyen bir etki görüldügünde mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.
albert einstein nın izafiyet teorisine güzel bir örnektir. o an yaşanılan bir dakika zamanda görecelik kavramının ispatıdır adeta. sevgiliyle yaşanılan tüm güzel anlar bir an da gözünün önünden geçer insanın. ardından 'nasıl tüketebildik bu güzellikleri?' diye sorarsın kendine, cevap bulamazsın. sonrasında onsuz bir hayat düşlersin hayalinde, bunu düşünmek bile acı verir ve vazgeçersin düşünmekten...
'dur lan dur bi saniye noldu bitti mi? bitti mi yani? beni terk etti öyle mi?' diye şaşkınlıkla kişinin kendi kendine yönelttiği soruların dakikasıdır.