burdaki 'ayrılık' yeterince acıklayıcı değildir.
ne yani, sevgiliden ayrınılmıştırda sabaha mı buluşulacaktır.
yoksa...
sevgili çekip gitmiş midir.
bilinmez... iki durum içinde değerlendirirsek... kötüdür, sevgilidir.
ancak ayrılıklar genelde bir dakikalara sığmaz, yani o dakikanın vehameti bangır bangır bağırarak gelir. haftalar ve aylar sürdükten sonra yani. derin mutluluklar ve ızdıraplar ancak ve ancak anlık suprizlerle açığa çıkar.
dumur olmanın afallamanın yaşandığı ilk saniyelerdir. ''bitti lan resmen bitti'' cümleleri pek bir duyulur. o an şaşkınlık dışında pek bir şey hissedilmez. fakat sonrası insana cehennem azabı gibi gelir.
bir ömür gibi gelir, konuşmak veya etrafta birşey görmek istemezsiniz. boğazda çoğu kelimeler düğümlenir, hele ki terkedilmişseniz ve hiç birşey söylemediyseniz. dışarı çıkıp kafayı dağıtmak durumu aşmaya yardımcıdır.
aniden olduysa hiçbir şey hissetmediğiniz zaman dilimidir. gerçekten sevdiniz ise acısı zamanla artar, dayanılmaz bir hal alır; aşkın hasret tohumları yeşerirken, siz kendinizi üşüyor halde bulursunuz. acı, daha çok acı... sonu olmayan; bitmek bilmeyen, bi an bile geçmeyen, merhemi olmayan, imkansızı bekleyen acı...
üşürsünüz...
ağustos sıcağının ortasında bile buz tutar her yanınız.
karnınızda kelebekler uçuşmaz bu kez, o kelebekler birer birer terkeder sizi.
kal diyemezsiniz kalırsa olmaz eskisi gibi hiçbir şey o yüzden susarsınız.
o gider ve siz hapsolursunuz o an karanlığa, bağırmak 'kal yanımda' demek istersiniz ama olmaz işte. o bir dakika acıdır, çok acı...