delirebilirsiniz. delirdim de. şöyle ki:
bitti konuşması yapıldı, ve ben üzüntü ve sinirden masadan kalkıp gittim. sonra yolumun üstünde çöp kovası gördüm.
tekmeyi bi çaktım. sivri burun ayakkabım çivi gibi saplandı. sinirlendim ayağımı salladım. kutu ayakkabımla beraber uçtu gitti. tek ayak üzerinde seke seke almaya koştum. rezil oldum anlayacağınız.
iyisi mi sakin olun. karşı tarafın gitmesini ya da gitmemesini izleyin. ipin ucu kaçabiliyor canlar.
öylece kalınıverilen dakikadır.
el ayak tutmaz, boşluktasınızdır ve her yanınız, en çok da kalbiniz sızlamaktadır. mantıklı düşünülemez, neden ayrılındığına da anlam verilemez. unutulur her şey, basit gelir...
takriben 60 saniyedir.
aşka peşinen atfettigimiz yücelik yüzünden, onun basit bir bileşim oldugunu gözden kaciriyoruz*. bu peşin hüküm yüzünden kimse bu sürenin 60 saniye olduğuna inanmıyor.
sanır ki insan aslında dönen dünya değilmiş, dünya olduğu yerde kalıyor ve insanın beyni kilometrelerce hızla dönmekteymiş üstelik zaman ve mekan kavramı olmadan ve mide bulandırarark.
dünyanın dönüşünü birden bire durdurduğu, tüm seslerin kaybolduğu, tüm renklerin solduğu, iki insanın nefessiz kaldığı bir dakikalık saygı duruşundan ibarettir. sonrası mı? ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. bir ömür boyu acıdan nefes alamamak bu olsa gerek!!
ben böyle bir sorun yaşamadım örneğin. ayrılırken her zaman ağzımdan çıkan kelimeler şunlardır "gidersen git". aldatıldığımda da "demek ki ruh ikizim bu değilmiş" deyip salladım.
sevgiliden ayrılık umunki her zaman yaşadığınız ki gibi olsun. zamansız gelen ayrılığın bir dakikasını çekmeniz çok zordur asıl...
Birkaç salise sinirlenmek, birkaç salise düşünmek ve birkaç salise içinde günlük hayata geri dönmek... işte bunlar sevgiliden ayrılındığı andaki ilk bir dakikayı oluşturan öğeler olabilir.
Bazen 'Oh kurtuldum !'
Bazen boğaz düğümlenmesi , nefes tıkanması , göz dolması gibi olaylarla geçen zamn birimidir.
Onu ne kadar sevdiğinizi anlarsınız.