Ayrılana kadar mangalda kül bırakmayan erkek familyasının sevgilinin gittiğini anladığı anda "ahanda şimdi tuttuk, ne bok yiyecez lan" demesine yol açan ve insanı derin bir vijdan muhasebesibe iten zaman dilimi.
gece, telefon aracılığıyla bitip de, kapatan taraf o olmuşsa, tekrar aramamaya çalışarak geçer.
evde birkaç arkadaşınız varsa, telefon aracılığıyla bitmişse ilişki, arkadaşlarınızın yanına gidip "bitti.." diyerek yaşananların anlatılmasıyla geçer.
evde yalnızsanız, telefon ile ayrılmışsanız, kendinizi ilk yatay düzleme yerleştirip kulaktaki kan basıncının normale dönmesini bekleyerek geçer.
dışarda buluşup ayrılmışsanız, o gidiyorsa arkasından bakarak geçer. (ilk entry doğrudur, "gidiyor lan.. valla gidiyor..")
siz kalkmışsanız masadan, arkaya bakmamaya çalışmakla geçer, kendinizi havada ya da uzayda yürüyormuş gibi hissedebilirsiniz.
belki bu iki durumda da gözünüzden damlayan yaşlar belirebilir.
onun evinde ayrılmışsanız, ilk bir dakika içinde çantanızı/montunuzu nereye koyduğunuzu hatırlamaya çalışır ve alırsınız, ayakkabılarınızı giyersiniz, kapıyı çekerken muhtemelen bitmiş olur ilk bir dakika.
sizin evinizde ayrılmışsanız, onun çantasını/montunu toparlayıp hoşçakal demesini izlersiniz, kapıya kadar geçirip geçirmeme ikilemiyle geçer zaten, 60 saniye sonuçta.
evde bilgisayar başında, messenger üzerinden gerçekleşmişse ayrılık, ilk bir dakika nerde başlar nerde biter pek belli olmaz, offline olduğu anda başladığını sayarsak (engellenmişsinizdir), ilk bir dakika "hass.. engelledi de.. belki netten kopmuştur, tekrar online olacak mı acaba?" diye bir mallıkla geçer. offline olmamış ama ayrıldığınız kesinleşmişse ("kendine iyi bak bundan sonra, mutluluklar.." vb sözleriyle..), ilk bir dakikada "hmm acaba winamp'a hangi şarkıyı atmak lazım ki içine otursun dinlediğimi görünce?" diye düşünülür.
yok siz bitirmişseniz, ilk bir dakikada ya engelle butonuna gider el, ya da oturumu kapat'a..
en kötüsü, başkalarının yanında işler çığrından çıkmış ve birbirinize bağırıp çağırıp ayrılmışsanız, o mekanı terketmişse, ilk bir dakika etrafınızdakilerin sözlerinin uğultu gibi hafif duyulması eşliğiyle yerin dibine girme ve ağlama isteğiyle geçer. mekanı terkeden siz olmuşsanız, kızgınlık, pişmanlık, hızlı kalp atışları, moronluk hissiyle..
kisi olanların farkina daha varmadigindan cok ta onemli bir dakika degildir. esas sorun ilerleyen gunlerde, olayin farkina varinca, ozlem yavas yavas kendini hissettirmeye baslayinca ortaya cıkar, ve iste bu dakikalar gecmek bilmez.
sıcagı sıcagına tam anlaşılamayan, sonrasında fena yapan durum.
inanamamazlık, yani cidden bitti mi şimdi soruları arasında zihniniz gidip gelirken o dondurucu soğuk yüzünüze çarpar,
daha çok yanar canınız, ama alışır sonra insan.
yavaş yavaş güneş dogar kalbinizin üzerine, ısıtır içinizi, pek aklınıza gelmez o.
unutursunuz geçenleri.
yeni bir yelken acarsınız hayat denizine.
öss çıkısındaki bir dakika gibidir.bi bosluk sersemlik rahatlamıslık kısacası bir karısıklık vardır.alttan alttan bir müzik duyulur. calan one last goodbyedir. sadık tek dostunuz olan bilgisarayınız size son kıyagınıda geçmiştir.sonrası malum genelde alkol komasıdır.*
ilginç bir dakikadır. ilk saniyelerinde idrak edilemez olay pek, bu yüzden surata salak bir gülümseme bile yerleşebilir. muhtemelen dakikanın ikinci yarısında bu garip boşluk yerini keder ve üzüntüye bırakacaktır.