sığabileceğin bir yer aramak, alabileceğin derin bir nefes için yakarmak, buzdolabına yapışmak, yalnız kalmaktan korkup kalabalığı da aynı derecede istememek, sigarada rekor kırmak, sahte gülüşleri abartılı kahkahalara çevirmeye çalışmak vs.
bayan bünyede terkedilmek komplekse neden olur ve en yakın, en yakışıklı erkek arkadaş aranır...
(bkz: naber züttürücan ne zamandır görüşmüyoruz. yarın akşam boşmusun?)
sessizce beklemek. ayrılık bitiş olmamıştır hiçbir zaman. artçı saldırıların iyisine de kötüsüne de hazır beklenilir. iki taraf da bitti demedikçe ya sövmenin ya da özlemin yer aldığı dönüşler kaçınılmazdır.
*saç kestirmek (hiç cesaret edilemen boylara üstelik)
*saç boyatmak (hiç cesaret edilemeyen renge)
*odanı boyamak
*hayvan gibi kitap okumak
*ayı gibi film izlemek
*görüşülemeyen(!) yakın, erkek arkadaşlarla görüşmek *
belki,
*msn'den engellemek/silmek
*facebook'tan silmek
bu ikisi onu görmeye tahammül edememekle doğrudan ilgilidir. genelde, terk edilen yapar. ama yapmayadabilir. *
insan aşktan ölmez nasılsa, ağlar ağlar susarım demek ve biraz ağladıktan sonra susup bir kaç gün telefon elinde mal mal dolanmak. sonra da hayatına kaldığın yerden daha temkinli devam etmek.
bile bile acı çekmek, acı vereceğini bile bile tekrar tekrar eskiyi düşünmek, kötüleri silip onunla geçirilen en güzel anları akla getirmek, kötü de olsa isteyerek kendine acı çektirmektir. giysi dolabını bile içinde onu görmek umuduyla açmaktır. gelmeyeceğini bile bile, küçücük bir umutla belki bir mesaj gelmiştir diye telefona bakmaktır sık sık. hafızayı silmek, boşaltmak isteyip te bir türlü yapamamaktır. bir an ondan nefret edip bir an hıçkırıklar içinde ona susamaktır, birdaha sevmemeye yemin etmektir, umudu, mutluluğu başkalarında aramak, ama bulamayıp, aksine iyice yitirmektir. kalbin göğüs kafesine sığmaması, alınan nefesin yetmemesidir. ölmek istemektir daha fazla acı çekmeden. tabi seviyorsan..
derin bir histeriye kapılmak. artık o andan sonra "u lan hep ben mi kaybedeceğim" sorusu yerini; "suç bende abicim biliyorum" cevabına bırakmak. her türlü olayın o andan itibaren derin izler taşımaya başlaması; ağlayan çocuk, dalgalı bir deniz, hasta olanlar vb.
ona dair olan herşey çöpe atılır sonrasında hat kapatılır sonrasında dışarı çıkılıp avazı çıktığı kadar bağırarak ağlanır alkol eşliğinde. ( yanlış anlamayın durum onu gerektiriyor yoksa alkol gereksiz )
--spoiler--
Dürüst olalım,
Ağır yara alanlar ağır ağır yaralamak ister başkasını,
Geçmişin hıncını alır gelecekten.
Bağımlılıklar edinir kendisine,
Sigara içer kimi,
Kimisi eroinde bulur kendisini.
Bi başkası içkiye verir bekaretini.
--spoiler--
sanki tüm dünyayı onun ayaklarının altına serdiğine inanıp ayrılınca ayağının altındaki halıyı haberi yokken bir andan çekip onu yere düşürmeyi istemek ve bundan büyük bir haz duymak
bol çikolata ve türevlerini tüketip, kendini eve kapatmak, aynaya bakmak istememek, dağıtmak, dağılmak ve yaklaşık 10 kilo daha alana kadar kimseyle görüşmemek. *