tüm bünyemi alt üst eden durumdur. kendi hâlimde kendi kendime eğlenen kendi kendime yaşayan, okuyan, hayatı seven biriydim. ve ben hep derdim ki bir insana bağlama kendini. bir fikre bir ideale bir hedefe bağla ama asla bir insana bağlama kendini derdim. yaşım da çok büyük değil kimseyi sevmem aşk acısı neymiş ergen abartması derdim. ama evren bana fena fake attı. Bir sevdim pir sevdim. ve o kadar kısa oldu ki mantığım asla kabullenmedi fazla hoşlandım sadece deyip durdum züğürt tesellisi gibi. bana ilk adımı attı ilk sevgi gösterilerini ondan gördüm ilk kez yatmadan önce saatlerce onu düşündüm onunla ilgili milyonlarca plan yaptım hatta büyük salaklık ama hayatımı ona göre şekillendirmeyi düşündüm o kadar bağlandım ki o kısacık sürede resmen büyüsüne kapıldım bırakmaz gitmez o diğerlerinin anlattığı erkeklerden olamaz dedim ama tabi malumunuz gitti. ve gidiş öyle sebepsiz öyle saçma ki. bahane bile bulamadı o gün döktüğüm gözyaşını hiç bir yerde dökmedim sonra dedim ki bu bir hafta iki hafta sürer ve geçer böyle telkin ettim kendimi. sonra bir gün geçti bir hafta ay geçti yıl geçti karşıma kim gelse onu arıyorum hâlâ hiç bir şey tatmin etmiyor her şeyi saldım kendimi bosverdim. artık playlistimde onun sevdiği şarkılardan başka bir şey yok. kimseyle konuşup muhabbet edemiyorum. Bir sürü adam geldi seviyorum şans ver dedi veremedim formülü yok mu bunun kafamdan atmanın. benim bunyem zayıf kaldırmakta zorlanıyorum ama yardım eli de istemiyorum. of işte her neyse nasılsınız?
sizi seveni sevememek de bu durum kadar kötüdür biri size o kadar sevgi dolu gozlerle bakıyor ki gözleri parlıyor ama sen ona oyle bakamıyorsun sonra o senden vazgeçiyor artık her insanda olan bazı psikolojik sebeplerden dolayı sen ona aşık oluyorsun tabi gurur başka şeyler yüzünden mi bilmiyorum gidil açılamıyorsun iki birbirini seven insan hicvir sebep yokken kavuşamıyor cemal süreya nın dediği gibi 'iki çay söylemiştik orda, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni' diyorsun.
Bileğini kesip akan kanı gülerek izlemenin deliliği kadar korku verir. Her gün onu görürsün, görüyorum ama o görmez. Çünkü o sevilendir. Onun ciğeri gül bahçesi gibidir. Renk renk güller vardır. Ama sen ölürsün. Senin ciğerin sigara mezarlığıdır.
sevdiğim beni sevmez, ben; beni seveni..
sevmiyorsa yapacak birşey yok..eminiz ki elimizden gelen herşeyi hatta gelmeyenleri bile yapmış bulunmaktaydık.
o yüzden varsın onlar utansın..hakkını vererek sevdik..adam gibi sevdik de adam gibi karşılığını alamadık..sana da yazıklar olsun kara uşak..hakkını vermedin sevgimin.
Aşkın temel motivasyonu budur. Bu söylediğim broken home dediğimiz ailede yetişenler için geçerli.
Çok basit. Sen sadece sana acı çektiren birini sevebilirsin çünkü sevgi senin için kazanılması gereken bir şey. Çünkü annen seni sevmedi, baban da. Sevgiyi hep aradın. Sevgiye muhtaçsın. Bu yüzden seni sevmeyen biri, anne ve babanın sevmeyişine benzer bir örüntü taşır ve sen onu seçersin. Çok acı ama sen hep seni sevmeyene aşık olacaksın. Bu senin lanetin. Eğer tedavi olabilirsen anne ve babanla grup terapisine gidip bu kodları değiştirmeye çalış. Ben değiştiremedim.
Bak sen çok iyi birisin, hayatta asla üzülmeni istemem ama olmaz. Hem ben seni üzerim, mutsuz oluruz.."
diye saçma sapan cümlelerle karşıdakini avutmaya çalışılır.
Çok nadirdir sevdiğiniz kisinin sizi sevme olasılığı, yani mucize. Zaten çoğu zaman sevdiğiniz kişi sizi sevmez it gibi peşinde koşanda olur ben gibi gururunu ayaklar altına alan, ya bi erkek için kendimi harcayamam diyen de olur. Ama ben peşinde koştum ve sonunda elde ettim hiç bir zaman armut piş ağzıma düş olmuyor malesef arkadaşlar. Biraz çaba, gayret.