sürekli kötülemeye, uzak davranmaya basladigi andir.
alistim lan ben artik. valla, hic koymuyor. sevmedigini biliyorum. belki aldatiyordur da... öyle izliyorum uzaktan mal gibi. allah allah. genel konusuyorum ama tabi, su an yok biri. hehe.
sevdiğinin senin sevgini haketmediğini anladığın andır.kelimelerin kifayetsiz kaldığı olaydır.yanan canın acısını anlatmak için hiç bir dilde karşılık bulamamaktır.
aylar sonra okudugun uzak sehirden dondugukten bir kac gun sonra cikilan aksam gezmesinde alinan alkolunde verdigi cesaretle, elini alip kendi kalbine degdirip mutluluk askini gordugunde kalbinin daha hizli atmasidir, seninle bu olmuyor. durmuyor ama atmiyor da demesidir. onca zaman sana soylediklerini, birlikte yasadiklarinizi, hatirlarinizi her seyi unutmustur. insanin icini yakar, hic unutulmayan bir andir. ama bir yandanda keske gelse bir sey yapsa, bir sey soylese, kendini affettirse dersin.
dünyayı sırtına aldığın andır.
olay gecesi en yakın arkadaş ile içkili mekana gidilir. içilir, içilir, .... , gene içilir.
beyin hücreleri itina ile öldürülür ve bir zaman(kişiden kişiye değişir.)bu olay tekerrür eder.
anılar yavaş yavaş silikleşmeye başlar.
en son ne düşündüğünü unutursun ve bunun farkına varırsın,
işte tam o an, bütün o sikindirik düşüncelerden ve yaşadığın bu talihsiz andan kurtulabileceğini anlarsın.
daha sonra içki bırakılıp yeni hücreler edinilmelidir ki; eski hücreler beyin içerisinden şutlanabilsin.
not: kanser tadavisinin aşk yarasına uyarlanmış halidir. durumun daha da kötüye gitme gibi bir ihtimalide vardır.
önemli olan o olmadan,onu görmeden,ona bakmadan,dokunmadan sevebilmek değil mi? tam olarak soyut bir kavram değil mi zaten sevgi. somutlaştırmak çabası niye o zaman. sadece sizi sevmesini beklediğiniz birini seviyorum diyorsanız sevmeyi başka frekanstan anlıyorsunuz demektir.
aldatılmayı, yalanlarını dinlemeyi, laftan anlamamasını, sözünü dinlememesini, seni üzmesini, seni kırmasını herşeyi kabullenebilir gerçekten seven, yürekten seven insan benim gözümde. ancak sevdiğin tarafından sevilmiyor olmak insanın kabul edemeyeceği tek durumdur. üzülür be insan, en taştan insan bile üzülür. en duygusuz insan bile üzülür. çünkü sen sevmişsindir, hayaller kurmuşssundur. Ama o sevmekten vazgeçmiştir. insanı düşündürtür içten içe " acaba eksik mi kaldım ona? " diye. kendi başına kalırsın o koskocaman hayal dünyanın içerisinde. yalvarırsın kendi kendine " gitme daha uzaklara işte, kal oyna benimle " diye. ama dinlemez seni, bırak o'nu, kendi içindeki ses bile dinlemez seni. o andan itibaren başlar bir insan yüzünden uykusuz geceler, zevksiz günler.
Sonuç olarak geçer. illa ki geçer. ama ne zaman geçeceği bilinmez dipsiz bir kuyudur o işte...
öylece kalakaldığın andır, bir de belli etmemeye çalışırsın ya, belki de dilediğin gibi dışa vursan duygularını o kadar yanmayacaktır canın. istediğini söylesen, içinden geçenleri olduğu gibi, hafifletmeden dışa vursan belki de rahat atlatacağın andır. ama olmaz işte, atlatamazsın, ne kadar hüzünlü şarkı varsa dinlersin, ağlarsın, gözlerin şişer, ama yine de geçmez acın.. neyse uzatmaya gerek yok. kötü andır kısaca. pek kötüdür, aman aman..
zor değildir bazıları için. çünkü sevilmemeye alışmıştırlar. tek sorun cepten sigarayı çıkarmak ve çakmağı çakmak için olan uğraşın soğuk havada insanı biraz zorlamasıdır eller soğuk ya. *
yaşanması istenmeyen anlardan olduğu tartışmasız ne söylenen sözlerin ne de davranışların daha fazla koyanı yoktur anlarından. ama sen anlamasan da başkası anlasa daha kötü sen saf saf takıl seviliyorum diye gelsin yüzüne vursunlar mallığını*