sevdigi insanin sesini unutmak degil de bunu fark etmek herhalde dunyanin en aci anlarindan biridir.
omrunun sonuna kadar duymak isteyecegin sesi unutmak koyar insana.
Unutmak değil de yıllardır huzur veren bir sesin, belli şeyler sonunda hiçbir şey ifade etmemesi daha kötü. Keşke unutsaydım da o heyecan hiç gitmeseydi dersin, duydukça içindeki o şeyin tekrardan kıpırdamasını istersin ama o belli şeyleri unutamazsın ve o sesin bir daha hiç tesiri olmaz.
bundan yıllar önce ayrı olduğumuz o dönemde, günün birinde işten çıkmış eve dönüyorum. hava buz gibi, aklımda yine tabi ki 'o' var. düşüne düşüne yürüyorum eve.
bir şarkı çalıyor sonra, "sesini duymayı özledim." diyor şarkıda. o an tarif edemeyeceğim bir üzüntü hissediyorum.
her bir ayrıntısını hatırlıyorum hala ama sesini zar zor hatırladığımı fark ediyorum. yolun devamını ağlayarak yürüdüğümü hatırlıyorum, "sesini zar zor hatırlıyorum artık. sesini unutmama izin verecek zamandır yoksun. ama ben hala seni çok seviyorum. sesini unutmak istemiyorum." diye.
sesini bile unutunca eskisi kadar sevmediğinizi anlıyorsunuz.
yani bir durup düşün, eğer sesi kulaklarında yankılanmıyorsa ve sen hala sevdiğini söylüyorsan aslında kendini o harikalar ve acılar diyarından almak istemiyorsundur.
Annem dün ameliyat oldu ve kontrol amaçlı yoğun bakıma alındı. Meraktan ölüyorum doktora konuşturması için rica ettim cevap vermedi. Sabahtan beri 50 kere aklıma geliyor dur şunu yapıp annemi arayayım diyorum sonra nasıl arayacağım ki diyorum. Konuşmak istemek ama konuşamamak çok zor.
Annem dayım ölmüş annelerini rüyalarında görmek isteyip göremediklerini anlattıklarında teselli etmek için olsun boşver diyordum. Rüyayı bile bir iletişim aracı hasret giderme olarak görüyorlarmış şimdi daha iyi anlıyorum.