boktan ve dikkat edilmesi gereken durumdur. kansere kadar yolu vardır. biran önce sonuca bağlanmalı,gerekirse yaptım söyledim ama olmadı diyebilinmelidir.
Çok kötüdür çok. Sen susarsın, sırf arkadaşlığınızı kaybetmemek için, o sırada gelir biri, sevdiğin kişe açılrr, söyler sevdiğini. reddederse iyidir, bir de redddetmediğini gör. yıkılır insan.
her neyse efendim. ölüyorum arkadaş ben hiç böyle olmamıştım. Çok seviliyor tarafımca, ve bunu bilemeyecek gibi.
özgüven eksikliğinden oluşan durumdur. eğer söylerseniz büyük olasılıkla olumsuz cevap geliceğini hissedersiniz ve böyle olursada o sizin çok sevdiğiniz,her sigara yaktığınızda,müzik dinlediğinizde * düşündüğünüz kişi olmaktan çıkacaktır artık. yani onu kaybetmekten korkarsınız.
o kişilerden biri de benim aslında çekinilecek bir durum yok ortada sonuçta söylemesen kaybedeceksin zaten ama söylediğin zaman en azından karşılık görme şansın var.
sevdiğini söylemeyi yetenek olarak algılayanların yeterlilik fiilinin olumsuzunu yaparak dile getirdikleri durumdur. sadece sebepler vardır ve söylemezsin.
iki nedeni olsa gerek; alışkanlıkların ve geç kaldığın içindir. alışkanlıkların çünkü, yaşantında öğrendiğin gurur, çekingenlik, içe kapanıklık gibi duygular o kelimeleri söyletmez. iş hayatından, aile ortamından v.s. konumundan dolayı çok ciddi hissedersin cıvıkmış gibi gelir ve sevgini başka yollarla gösterirsin ama söylemezsin işte, öyle öğrenmişsindir ağır gelir.
geç kaldığın içindir çünkü, sevdiğini söyleyecekken kol kola ya da başka türlü görmüşsündür onları veya tam o sıra deprem olmuştur, bir şekilde ona ulaşamamışsındır bunun gibi çok şey sıralayabilirsin... bu senin elinde değildir. doğru olduğunu düşündüğün zamanı, yeri tam ayarlayamazsın, söyleyememişsindir.
tüm yaşadıklarını sen olman için yaşamışsındır. alışkanlıkların doğru değildir yenmen gerekir ve sevdiğini söylemek için düşünmen, yer, zaman ayarlaman gerekmez ne zaman hissettiysen sevdiğini o zaman söylemelisin, geç olmadan.
klasik türk psikolojisidir. zamanımızda kalmamıştır.
ama benim ortaokul okuduğum yıllarda, doğrudan söyleyemeyenler mektup yazardı. kız da gider mektubu müdüre verirdi. ortalık duman olurdu. ne günlerdi lan 80'ler...
günümüzde ilişkiler 20-30 sene öncesinden daha farklı yaşandığı gibi son birkaç senede de değişkenlik gösterdiğini kabul etmek lazım. kimilerine göre şu çıkma teklifi olayı vardır. * fakat aslında bu söz bize ingilizceden gelmiştir. ** kimilerine göre de bu çıkma teklifi oldukça mantıksızdır. "nereye çıkıyorsunuz dağa mı?" gibi tepkilere de yol açar. kimilerine göre de sevdiğin kızla birlikte vakit geçirmek ve herşeyin zamanla belirli anlarda gerçekleşmesi en doğrusudur. gün gelir onunla birlikte bakıp görürsünüz ki elelesiniz veya çok iyi bir ikili oluşturdunuz veya birlikte çok güzel anlar geçirdiniz veya birlikte çok büyük çılgınlıklar yaptınız. bu durum karşınızdakine onu sevdiğinizi söylemeyi gerektirmeyebilir. çünkü siz aslında sevgililer gibi bir ilişki içerisindesiniz, birbirinize sevdiğinizi zaten yeterince belli etmişsinizdir. belki de onu öptünüz veya elele tutuştunuz. bunlar arkadaşların yaptığı hareketler değildir. aslında en doğrusu ilişkiyi bu şekilde yaşamaktır. illaki sevdiğinizi mi söyleyeceksiniz? bunun için doğru zamanı doğru yeri beklemek zorunda değilsiniz. kıza merasim şeklinde hediyeler buluşmalar ayarlamak zorunda falan da değilsinizdir. içinizden ne zaman gelirse o anda hiç tereddüt etmeden ağızda bik bik etmeden söylemelisiniz. ben sana aşık oldum diyebilmelisiniz bir kerede. bunu ayaküstü kahve içerken bile söyleyebilirsiniz. hatta kızın kahvesini yudumlama anında bile söyleyebilirsiniz boğazına kaçma ihtimali olsa bile. söylediğiniz yerin ve zamanın hiç ama hiç önemi yoktur. sonuçta yapmanız gerekeni yaptınız. ve asıl önemlisi de nedir biliyor musunuz? kızdan herhangi bir cevap beklememek. işte çıkma teklifi yapmakla aradaki en büyük fark budur. siz içinizde kalmasın diye bir anda ağzınıza geldi ve söylediniz. karşındaki istediği gibi algılasın. ama bu sizi ilgilendirmesin. ondan bir cevap beklemeyin, herhangi bir cevap duymanıza gerek olmadığını da söyleyebilirsiniz. yaşanacak olanlar zaten yaşanır olumlu veya olumsuz anlamda. ve siz bunun önüne zaten geçemezsiniz. sonuç olarak bir kaybınızın olmama ihtimali yüksektir. en kötü ihtimalle kesin olarak arkadaş kalırsınız ve bu sizi acıtmaz.
gelelim sevdiğini söyleyemeyen insanlara. bu hayatta yaptıklarından dolayı pişmanlık duyabilirsin ama yapmadıkların için onu bile duyamazsın. bunu söylemek kolay ama gerçekleştirmek zordur. karşındakine sevdiğini söylersin ama belki de bir daha arkadaş bile kalamazsınız veya arkadaş kalmak seni çok acıtır çünkü seviyorsundur ve ondan karşılık yoktur. olabilecek en kötü senaryolardandır, irreversibldır çünkü onu artık tamamen kaybetmişsindir sevdiğini söyleyerek. bunu yapmayı kimseye önermem açıkcası. sen o kadar hazırlık yap, hediye al veya özel bir yere davet edip orda söyle ve bu cevabı al. çok kötüdür, felakettir.
acabalara bir sevgiyi kurban edip, bir ömür keşkelerin yasını tutma durumudur. tez zamanda cesaret tüm dizginleri ele geçirmelidir, çünkü hayat belki ile eğer'e kurban edilmeyecek kadar güzeldir.
neden bu kadar zor seni sevmek ve bulamamak, dokunmak istedikçe uzaklaşmak, düşündükçe unutmak, neden bu kadar zor seni sevdiği halde söyleyememek, hep birşeyler gizlemek, sana sahip olacağım yerde seni kaybetmek.
berbat bir histir.pişmanlık doludur. hayatında hiç kokoreç yememiş insanın ,dışardan gelen o kadar baskıya rağmen kokoreçe olan önyargısı yüzünden onu hiç yememesi ama herzaman kokoreçin tadını hep merak edicek olması gibi ...
zorludur, zordur. zira farklı yanıtlar alınabilir.
*çekindim. çünkü;sevmeyi kolay dillendiremedim.
+...
*...
+karıştı herhalde.
bu şekilde enteresan bir dialog da doğurabilir.