iftiracı gıçından tarih uydurup durandır peh 1920lar ilericiliktir !lan kurtuluş savaşı da anti emperyalist harekettir! sen kimin aklını bulandıracağını sanırsın cahil zat! batılaşma hareketini tamamlamaktır yine 1920'ler!
cahildir efenim, türklerin orta asya'yı araştırmak istemesini çekememektedir efenim! sanane türklerin ortaya asya'yı araştırmasından denilir! türk halkının özgürlük mücadelesine kurtuluş savaşına iftira atar!
atatürk'e saydırarak şirince'de kurduğu turistlik tesisi güvence altına almak istedi. ama ters tepti, ters tepince akp'ye saydırmaya başladı ve içeri atıldı. adamın olayı bu. etyen mahçupyan'ın başarısız versiyonu.
Sevan Nişanyan "sorularıalayım" sitesinde cevaplamış. Herşeyi bilen, entelektüel havasından taviz vermeden. Bir arkadaş: "Hocam peki dinler insan uydurması, yaratıcı yok. O zaman neden buraya geldik, burada ne yapıyoruz" kabilinden sorular sormuş. Cevap gerçekten entelektüelce olmuş. "Felsefe oku, sosyoloji oku, tarih oku" diye buyuruyor hazreti entelektüel. Senelerdir okuyorum bu sorunun cevabı tamamen teolojiye çıkıyor yahut nihilizme boğulur gidersin. Konuyu teolojiye boğmadan Mehmet Pişkin'e ve "bu dünyaya ait değilim" konusuna getirmeli. Mehmet Pişkin'in intihar notundan şunu anlıyorsun. iyi eğitimli, maddi geliri yüksek, psikolojik sorunları olmayan, sosyal yönden sıkıntı çekmeyen gayet normal birisi. Hayatı boyunca naif olmaya çalışmış. Demek kitap okumak çare olamıyor bazen. Sevan hayatını kahraman olmaya adadığı için bunu anlaması çok zor.
Karizma, Kahraman, Kibir. 3 K kuralı da diyebiliriz.
Adam ermeni hatta piçlik vasfına da haiz olabilir ama kelimelerin soyağacı isimli etimolojik sözlük yazarı.
Kendisine ermeni ırkçılığından dolayı pek saygım olmasa da bilimini takdir ederim.
Bizim kadar dilini ve tarihini yabancılardan öğrenen başka bir millet acaba var mıdır?
Nereden nereye?” diye sormuyorsunuzdur umarım. Çünkü Nişanyan, Şirince köyünde yaptığı ve restore ettiği yapıların imara uygun olmadığı gerekçesiyle 2014’ten beri cezaevinde bulunuyor.
Hatırlatmanın bu kadarı bile insanı acı acı gülümsetiyor değil mi? Nişanyan, Türkiye gibi (önümdeki değerlendirme ‘2015 sonu itibariyle’ diyor) mevcut 19 milyon yapının yüzde 6 7’sinin ‘ruhsatsız’ olduğu bir ülkede, doğru hesaplamışsam -islam Peygamberi Muhammed’e hakaret ettiği gerekçesiyle verilen 13.5 ay hapis cezası dışında- 12 yıla yakın onanmış hapis cezasını çekmek için cezaevinde. Dört yıl yedi aylık bir cezanın da yolda olduğu söyleniyor.
Nasıl bir iştir bu böyle? Nişanyan’ın istanbul başta olmak üzere büyük şehirlerinden başlayarak milyonlarca yapının çoğunluğunun ruhsatsız olduğu bir ülkede, bir köyde inşa ve restore ettiği üç beş yapıdan dolayı –biraz daha gayretle- müebbet cezasına çarptırılmasına az kalmış.
Besbelli ki bu iş ‘imar yasası’, ‘SiT alanı’, ‘imar ruhsatı’ gibi mevzuata işaret edilerek anlaşılacak bir şey değil. Bütün bu gayri kanuni ‘imar faaliyeti’ -Ataköy’de Maslak’ta filan değil- 1995’te yerleştiği bir köyde cereyan ediyor. Üstelik Nişanyan, kalkıp da Şirince’yi ‘ucube’lerle donatmamış; tam tersine köydeki geleneksel mimari dokuyu korumaya ve canlandırmaya çalışmış. “Yüzlercesi gibi yok olmaya yüz tutmuş eski bir Rum köyünü yaşatmakla kalmamış, köyü ihya etmiş, dünyaya, ülkemize ve turizme bir değer kazandırmış, Şirincelilere ekmek kapısı açmıştır.” Bu konuyu uzatmaya gerek yok sanırım; görenler biliyor, göremeyenler de görenlerden dinliyordur mutlaka…
Nişanyan, Ali Nesin ile birlikte köyden 1 kilometre uzakta bir ‘matematik köyü’ de kurmuştur. Yapıların ‘ucube’ olduğunu sanmayın; tamamı bağışlarla karşılanan yapıların dökümü şöyledir: 40 yataklı dört koğuş, 50 kişilik bir derslik, hamam usulü kubbeli iki banyo, bir yemekhane, bir anfi. Niçin? Ülkeden ve dünyadan gelen misafir hocalar ders versin diye. Ali Nesin, matematik köyünün kuruluşunu bakın nasıl anlatıyor: “Anlaşılmayan şu ki kaçak inşaata bayıldığımızdan kaçak inşaat yapmadık, izin vermedikleri için mecbur kaldık. Kamu yararıyla bürokrasi arasında kamu yararını seçtik. Bu köyün büyümesi için ben evimi bile sattım. Halk bu projeye hep destek verdi. Bu köye gelen öğrenciler ve veliler hep memnun ayrıldı. Ancak bu projeyi geliştirmek ve ayakta tutmak için TÜBiTAK yardım etmemek için elinden gelini yaptı.”
Ve işte sonuç: Nişanyan 17 yıla yakın hapis cezasını çekmek için cezaevinde…
Devlet isteyince Şirince’nin yıldızlarını bile sayabiliyor
Erdoğan (başbakan) Zeytinburnu’ndaki kulelerden (tamamlanıp olay olmasından önce) niçin haberdar olmadığını şöyle açıklıyordu: “Benim bu yapılardan haberim olması mümkün değil. O tarafa gitmemiştim. Gökdelenler yükselince gördüm. Yapılan her binadan benim haberimin olması mümkün değil. Yıldızları da sayamam ki…”
Ama bakın, devlet isteyince Şirince’nin yıldızlarını bile sayabiliyor… Şirince köyüne 1 kilometre uzaklıktaki matematik köyünün ‘ruhsatsız’ inşa edildiğini hemen o dakika öğrenip kapısına mühürü vuruyor.
Son olarak bir soru: Sadece Şirince ile hatırlamadığımız, ülkenin önemli düşünürlerinden birisi olarak da aklımızda olan Nişanyan’ı tıkıldığı dört duvar içinde unutacak mıyız? KÜRŞAT BUMiN