zorla gel bana hakaret et, aşağıla diyen yazar. kınıyoruz efendim ağır tahrik var.
bak güzel kardeşim "gelişmiş ülkelerde çocuk prestijdir" derken hangi gelişmiş ülkeyle sidik yarıştırdığını da bi söyle de bilelim. çünkü gelişmiş ülkelerdeki çocuk yapma sevdası tüketim rahatlığından gelir. bu rahatlık nereden gelir peki; üretim fazlasından, kolay ulaşabilirlikten, refah seviyesinden.. hadi o da mı değil, iş gücü eksikliğinden gelir...
dolayısıyla cocuk yaptırma politikası neymiş, tüketim arttırma ya da iş gücü eksiğini giderme çabasıymış. senin ülkende buna gerek var mı otur bir düşün demicem zira düşünmek gibi bir alışkanlığın olduğuna inanmıyorum. o yüzden yazayım tek tek;
senin ülkende iş gücü fazlası var, ama iş yok.
senin ülkende tüketim üretimden kat kat fazla,
senin ülkende insanlar kaynaklara kolay ulaşamıyor,
senin ülkende enflasyon işçinin köylünün anasını belliyor,
senin ülkende devlet memurun bile aclık sınırı olarak belirlenen rakamın altında alıyor,
senin ülkende insanların günlük 15 saatleri aylık 800 tl ye denk geliyor,
senin ülkende insanlar bir çocuğu okutabiliyorsa diğerinden feragat ediyor,
senin ülkende ulan insanlar sokakta ölüyor...
bilmem burnunu karıştırarak, sırıtkan sırıtkan yazarken arada haber sayfaları açıyor musun ama camı olmadığı için, babası kömür alamadığı için, daha dün bir bebek donarak öldü senin ülkende.
gelişmemiş ülkelerde de çocuk külfet demek hem de "maddi manevi"
"törköyö gölöşmöktö olon bör ölkö" de de ağzına çakayım senin, "hangi gelişmekte olan ülke iş gücünü düşürmek, tüketimi arttırmak, istihdamdan kadınları men etmek ister" diyerek.
Gelişmiş ülkelerde ailelerin sanat, sanayi, siyaset alanında çocuklarıyla birlikte büyük rol oynadığını ve bunun güzel bir şey olduğunu iddia eden yazar.
E o zaman sormazlar mı sizin bu koç, sabancı, eczacıbası vb gibi ailelere düşmanlığınız nedir diye? Zaten teorikteki söylemleriyle pratikteki uygulamaları tutan bir akp'li göreyim dişimi kıracağım.
(#22359012) Biz tam bir muz cumhuriyeti olma yolunda ilerlediğimize göre bizim için safradır. Aslında kendi demek istediği de bu da, erdoğan aşkından dili dönmüyor.
(bkz: #22351325) sonun yaklaştığını gören yazar. haftalar önce çorapları ıslandığı için verip veriştiriyordu sağa sola şimdi süt dökmüş kedi gibi. oynanan orta oyununa duaları ile destek oluyor.
mesaj yoluyla hakkını aramasını takdir ettiğim lakin cevalayamayınca -mesele yolsuzluk değil nidalarına rağmen- rte yi "harcayacaklar matmazalden" daha farklı bir cümle kuramamış şahıs.
cevap beklemeyi bırakıp nickaltı atışmalarına şahit olduğum anda karar verdim, bulunmaz hint trolü.
bazılarının bir şeyler anlaması için büyük harflerı bırakalım, büyük çoook büyük olaylar bile etki etmiyor.
olayın yolsuzluk davası olmadığının herkes farkında, artık kıvranmayın "olay yolsuzluk değil tammaaamıaa" diye zira çocuklar bile biliyor bunu, bu 1.
karşıt olduğumuz bir düşünce bölündüğünde hiçbirimiz (en azından düşünme organı beyin olanlar) bir tarafı desteklemedik, aksine yıllarca nasıl bir pisliği hep birlikte biriktirmiş, saklamış olduklarını gördük ama siz hala görmediniz bu 2.
cemaatin bildiği bunca bilgiyi belgeyi tayyibin bilmediğine, bunca zamandır gülen "sıçma" derse sıçamayan bir adam olarak tayyibin de elinde bu ve bunlar gibi binlercesi olmadığına, cemaat-akp aşkına rağmen yolsuzluğu herkes gibi basından öğrendiklerine... inanan mantarlarsınız ki türkiyenin asıl meselesi de tam olarak bu.
bak güzel kardeşim tane tane değil geri zekalıya anlatır gibi uzun uzun anlatıyorum;
biliyoruz olay yolsuzluk olayı değil,
biliyoruz dış güçler bir şeylerin emrini verdi,
biliyoruz çıkar davasından çok daha derin bir mevzu var,
biliyoruz olan yine caanım ülkeme olacak...
yıllardır biz de tam olarak bunu anlatmaya çalıştık kıçımızı yırta yırta cemaati sırtına alan tayyipciğimize.
dedik ki;
tayyip bak sen bu gülenin bir tarafını yalıyorsun ama bunun arkasında büyük güçler var,
tayyip bak sen bu adamı ilahlaştırıyorsun, sıçma dese sıçmıyorsun ama bak senin de fişini çekecekler bunun eliyle,
tayyip bak bu adam amerikanıni sen de bunun maşasısın uyma şuna,
tayyip bak bu adamın dini imanı yok, evlerinde robot yetiştiriyor,
tayyip bak din değil mesele amerika ülkemizin amına koyacak,
tayyip bak hoca dediğin adam karga, burnumuz boktan çıkmayacak,
al işte çıkkmıyor şimdi.
düne kadar "hoca efendimiz" diye el pençe divan duran siz, önünde domalan akp, bugün "olay yolsuzluk davası diill tıammaııa" diye ağlıyorsunuz.
ulan tabi olay yolsuzluk davası değil. yıllarca aynı boku kaşıklamış ve dahi birlikte hazmetmiş olan cemaat-akp ikilisinin arasını açan şey, yolsuzluktan çook daha mühim ve geçerli bir şey olsa gerek.
edit: küfürler ve argo sözcükler için tüm okuyuculardan özür dilerim. anlamayana davul zurna az ya neyse...
yüreği ve kalemi hakkında bir şey diyemem ama görünüşe göre fikri konusunda çamura saplanmış, yobazlığının içerisinde boğulan biri.
keza düşüncelere bile sorgusuz sualsiz bağlılığa yobazlık derken biz, kendisi bir şahsa, bir insana koşulsuz şartsız iman etmiştir.
nasıl bu kadar emin olunabilir de "ben başbakanımdan eminim eli temiz" gibi yoruma kapalı bir cümle kurabilir ki mantık sahibi bir insan?
bugün hala tarihte suçları ya da suçsuzlukları kanıtlanmış insanlar hakkında bile kesin ve net yargılara varılmaması gerektiğini öğrenmeye devam ederken dünya, nasıl bir şahıs kusursuzlaştırılır ve bu kusursuzluktan bu denli emnin olunur?
aklı başında insanlar kendi hamlelerinden dahi emin olamıyorken, kendi inancına göre; etten kemikten, nefsi olan bir canlı hakkında bu denli kesin ve net düşünmek nasıl bir şuursuzluktur?
" hayır yeteri kadar akıl fikir sahibiyim" diye bir mesaj ya da nick altıyla cevap verecektir.
peşin cevabım; o takdirde bu çarpık, bu sabit, bu yoz, bu kıt entryler dikkat çekme çabasından ötesi değil.