uzunca süre antipati duyduğum ancak son altı ay içinde dört kez canlı performansını seyretme imkanı bulduktan sonra fikrimi değiştirdigim iyi işler çıkaran önemli bir sanatçıdır. 2008'in ilk dakikalarını stage adlı mekanda kendisini dinleyerek geçirdigim sanatçı kişidir.
müzik işi yapıyorsan kendi bestelerin olacak. üretici olacaksın iyi ya da kötü şarkıların belli bir ortalamanın üstündeyse demekki başarılısın, bu adamda öyle bir şey.
canlı performansının kendinden beklenmeyecek şekilde iyi olduğunu düşündüğüm,7 yaşından beri deli bi hayranlık duyduğum sanatçı.hayranıyım diye eleştri de yapmayacak değilim tabi.eskisi kadar iyi albümler yapamıyor,bir ''yaz yağmuru'' bir ''sana uzandım'' gibi sağlam şarkılar çıkaramıyor, hele de son 2-3 albümündeki şarkı sözleri giderek saçmalamaya başladı, doğru.ama ne yaparsa yapsın kendini dinlettiriyor,albümlerini sattırıyor,bu da göz ardı edilemez bir gerçek.birçok insanda büyük bir antipati uyandırsa da,bi o kadar da dinleniyor.
edit: ahmet kaya için yaptığı saçmalığa değinmek gerekirse, ne kadar seveni olsam da o konuda tamamen karşısında olduğumu belirtmek isterim.zira bu unutulacak bir durum değildir.yapmış olduğu tam anlamıyla terbiyesizlik,gerçek bir sanatçıya saygısızlıktır.
arda uskan'ın 2000'de yazdığı yazıdan alıntı;
--
Olay ülkemizin en mümtaz ödül törenlerinden biri olan Magazin Gazetecileri Derneği'nin gecesinde yaşanıyor. Hani bir nevi Oscar ödülü bu. Çevresine tedirgin bakan adamın adı Ahmet Kaya. Biraz önce sahneye çıkmış aldığı ödülün ardından kısa bir konuşma yapmış sonra gelmiş yuhalar küfürler. Peki mikrofonda ne demiş Ahmet Kaya? 'Ben bu ödülü 'insan Hakları Derneği'ne, 'Cumartesi Anneleri'ne ve magazin gazeteciliğine emek vermiş arkadaşlarım adına alıyorum.' işin içine 'insan hakları', 'Cumartesi Anneleri', 'emek' filan girdi ya, salon hafiften kıllanmaya başlıyor, sonra Kaya'nın can alıcı cümlesi geliyor: 'Kürtçe bir şarkı ve klip yapıyorum' diyor. 'Bu ülkede bunları yayımlayacak yürekli insanlar olduğunu biliyorum. Yayınlamazlarsa Türk halkına hesap vereceklerini de biliyorum.' işte bu cümleden sonra salon birbirine giriyor. Bağırışlar çağırışlar, küfürler, çatal, kaşık fırlatmalar.
(...) Ahmet Kaya masada şaşkın bir şekilde TV kameralarına derdini şu cümlelerle anlatmaya çalışıyor: 'Yıllarca Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü savundum, ama Kürt realitesini kimse inkâr edemez, sadece bunu söyledim'.
Ama salondakilerin isterik çığlıkları bitmiyor. 'Cehenneme git. Kürt diye bir şey yok...' Herkes ayaklanmış. Polisler geliyor, Ahmet Kaya'yı otelin arka kapısından apar topar kaçırıyorlar. O anda Serdar Ortaç çıkıyor sahneye ve popülizmin en müthiş örneklerinden birini vererek 'Bu dünyada kimse sultan değil, Atatürk'ün yanındayız ve bu vatan bizim' diyor sonra 'Onuncu Yıl Marşı'nı söylemeye başlıyor.
--
tanım : Bu uzun yazıda, ufak, ufacık, belirsiz bir ad gözünüze çarptı mı? işte o ufacık adı taşıyan kişi. gereksiz oksijen sarfiyatı.
haşiye : neden 8 sene sonra bu konuya girdim ben de bilmiyorum. 8 sene önce yazar değildim belki ondandır. ya da s.o.'nun sıçtığı bokun kokusunun hala kesif olması. hâla merak ederim, bu herif geceleri nasıl uyuyor, kendini kendine nasıl anlatıyor acaba?...şaka lan şaka, merakım bu kadar sığlıkta kulaç atmaz.
aysel gürel in kendisine duymuş olduğu platonik aşkın farkında olmasına rağmen kendisini hasta yatağında, ölüm döşeğinde yalnız bırakmış, aysel gürel in cenazesinin kaldırıldığı gün törene gitmeemiş, gecesi nişantaşında bir gece kulübünden bilmem kaç tane motorla çıkarken görülmüş, bir de utanmadan griptim, o yüzden törene katılamadım demiş içi çürük insan.
çakma japon şarkıcımız.şarkı sözlerindeki anlamsızlık bir yana o cipil cipil bakan gözlerini kiplete kiplete konuşması, halleri, tavırları deli eder adamı.
bir söz vardır bizlerde. ya kaçarken ya sıçarken olanı. şimdi bu adamın şarkılarını duyuyorum. dinlemiyorum. öyle yolda falan çalınıyo kulağıma. lan diyorum adamın ya bastırılmış duyguları var da öyle çıkıyor bu sözler ya da harbiden sorunlu gibi duruyor. yanlış anlama serdar ama öyle napalım sen müzik adamısın biz dinleyiciler. dinleyiciler değilde..herneyse.
şimdi bir kaç şarkıyı ele alalım..şarkı değilde sözlerini. ufak tefek şeylere kızıp gitme. ufak tefek şey ne lan. hayır birde sonra yalvarıyor gibi; nolur gitme
gider kardeşim. ufak tefekse gider. kime sorarsan sor.
bir de bunun jötem vallahi mi ille de mi jötem öyle bir şarkısı var idi. ne güzel bir şarkı o öyle. ne güzel duygulu falan. yorum yapılamayacak kadar güzel..!
bide bu üstadın dansöz şarkısı var ki sorma gitsin. kafiye de kafiye. yahu kardeşim nedir bu kafiye diye yırtındığınız ki. o olmayınca şarkı olmuyo mu. sonra en iyi bestekar felan diyorlar.
acaip antipatik ve simarik buldugum ve pek sevmedigim sarkiciydi ancak asagidaki linke tiklarsiniz eminim sizde ahmet kaya'ya verdigi ayara hayran kalip takdir edeceksiniz.
sol elinizi yüzünüzün hizasına getirin. işaret ve orta parmağınızı aynı anda ileri geri yapın. sonra sol gözünüzden aşağı indirin. nazikçe. yavaş yavaş. sol gözünüzden akan gözyaşlarınızın yolundan gidin ve bel hizanıza kadar getirin. artık siz de bir serdar ortaç'sınız.
erkek gibi gorunmek icin gerim gerim gerinen az daha gerilirse soyledigi gibi icinden milyonlarca dansoz cıkmasından korktugum, eller havaya misyonunun lideri bir nevi yer elması.
yaz vakitleri cesme'de ikamet eden, xs tshirtleri,kisa sortlari ve renkli gozlukleri ile her turlu ortamin babasiyim mesajini zihinlerimize salan sarkici kisisi.