Birini sevmek ;sevdigini soylemek yetmez....O insani "sevdigine "ikna etmek gerekir...Buda her babayigidin harci degildir ..O yuzdende sevmek ve seni seviyorum demek herkese "yakismaz"....
Ciddi anlamda basit olmayan cümle.
Öyle ya da böyle hiçbir zaman sevmediğin birine söyleyip de kutsalligini kaybetmemek gerek bu cümlenin.
Sevgilim ya da değil bu cümleyi kurduğum insanları mutlaka çok sevdim.
Bana söylerken öylesine söyleyen olmuşsa allah belasını versin ne diyeyim.
tamamiyle hissedilmeden söylenmemelidir.
alalade bir cümle değildir keza.
cümlelerin en özelidir belki de.
söylenirken iç titrer, kalp yumru olur, dil düğümlenir.
söylenişindeki durumlar farklı hikayelere gebedir.
göz yaşı eşlik ediyorsa bu cümleye, umutsuzluğu ifade eder mesela.
ben böyle bir olaya şahit olmuştum.
güneşli bir mart günüydü. gün, ait olduğu mevsimden çok daha sıcaktı.
sarı güneş, açık mavi göke asılıyken ve bembeyaz bulutlar masmavi gökte yüzerken bu mükemmel uyumun ayırdına varamayacak gibi görünen bir kız duruyordu yanımda. onun için her şeyin siyah ve beyazdan ibaret olduğu apaçıktı.
ağlayarak yanıma gelmiş ve yanımda beklerken de ağlamaya devam etmişti.
bir sokak lambasının onu dikkatlice izlediğinin farkında değildi, doğaldı.
onca otobüs gelip geçmiş, o hiçbirine binmemişti. otobüs beklemediği açıktı. aslında hiçbir şey beklemiyordu.
hiçbir şeyin ve hiçkimsenin gelmeyeceğinden emindi.
siyah-beyaz dünyasını rengarenk bir silgiyle dönüştürecek kişinin terk-i diyar ettiği apaçıktı.
telefonu çaldı.
uzun süre baktı daha sonra açtı.
konuşmuyordu, karşı taraf bir şeyler söylüyordu.
cesaretini toplayıp iki kelime edebildi renksiz kız, "seni seviyorum."
yineledi,
"ama seni seviyorum."
ağlıyordu.
bir cümle hiçkimseye bu kadar yakışmadı, yakışamazdı.
sevgi, aşk herkese haram bir tek ona layıktı.
aşktan ağlayan bir insandan daha fazla kim aşkı hak edebilir?
"yani bitti mi?"
"bitti mi?"
"bitti mi yani..."
"ama..."
karşı tarafın ne zırvaladığını tahmin edebiliyordum. sevgiyi hak etmeyen sevgisiz bir kalp vardı telefonun ucunda. ömrünce renksiz kalacaktı ama bu kız bir gün rengi bulacaktı.
şanslıydı, şimdilik bilmiyordu.
öğrenecekti.
"peki, bir daha beni asla arama o halde. nefret ediyorum senden. sana çok emek verdim. lanet olsun!"
telefonu kapadı.
telefon tekrar çaldı, açmadı.
ama ekrana uzun uzun yine baktı.
göz yaşları ekrana damlıyordu.
telefon sustu. bir daha da çalmadı. çalmayacaktı da. kendi bencil içini rahatlatmak için aramıştı zaten o. biliyordu.
sildi tatlı gözlerini, gökyüzüne baktı.
gözleri kamaştı. hava güneşliydi. gözlüğünü taktı.
baharın çiçek dolu kokusunu içine çekti derin derin.
bana baktı. onun gördüğü gri bir beton yığınıydım. tepemde duran saksağanlar ötüşüyordu. onlara da baktı. gülümsedi.
bir kez daha derin bir nefes alıp, ağır ağır yürümeye başladı. onu izledim arkasından.
boynu bükük, özgüvensiz adımlarını izliyordu yürürken.
her şeyi unutmanın güçlüğünün farkındaydı. daha önce de deneyimlemiş gibiydi zaten. peki neden tekrar koyvermişti kendini?
bunu önceden de açıklamıştım size.
her aşk başka bir hikayedir. hepsinde kalbinizi açarsınız ne yazık ki.
sonunun ne olacağı mechuldür.
fakat son, eski bir film gibi siyah-beyaz da bitse,
size bahşettiği gökkuşağı günleri değişemezsiniz işte.
hiç bir şekilde '' ben de seni... '' şeklinde cevap verilmemesi gerekendir. tamamen zorunluluk içerdiği düşüncesine iter karşıdakini zira. akla daha iyi hiçbir şey gelmiyorsa sessiz kalmak en iyisidir.
insan hayatında bir kere sever. Her önüne geleni hayatına giren tüm adamları sevecek diye bir kaide yok. hoşlanma ve sevmek tamamen farklı hislerdir. Birbirine karıştırmamak gerekir.