içinden geldiği gibi davranma eylemine yol açan, kelime ve duygu bütünlüğüdür. birbirlerini çok iyi benimsemiş ve tanımış olan insanların, söylemeye bile gerek duymadıkları, kimi hal ve hareketlerden de anlaşılabilecek bir durumdur. sık sık tekrarlanacak bir söz değildir.sağlam ilişkiler bu ve benzeri kelimeler üstüne kurulu değildir.
- seni seviyorum.
+ hmm. biliyorum. *
- nasıl biliyorsun? ilk sana söylüyorum.
+ belli oluyordu... bakışlarından, bana hitap edişinden, benimle konuşmandan... salak değiliz heralde?
- ee?
+ ne ee?
- yani... ee? yani?
+ tamam, tamam. ben de seni seviyorum. ***
tuna kiremitçi'nin bayan versiyonu olarak gördüğümden aslında çok da sevmediğim iclal aydın'ın gördüğüme sevindim adlı kitabından bir hikaye..
* * *
"aşk acısını kadın, bir erkek kadar çekmez.zannetmiyorum." böyle demiş haftalık dergisine ünlü bir erkek oyuncu. adı önemli değil. söyledikleri bence kadın ve erkeğin birbirini hiç anlamama haline iyi bir örnek.
* * *
kadın duştan çıktı ve masanın üzerine bırakılmış sandviçle bir fincan çarı gördü.
ekmeğin içi çıkarılmıştı.
kadın bunu farkedince ağlamaya başladı.
gülriz sururi'nin son kitabı "seni seviyorum" un kahramanı sahra satırlarda. kitabı okumakta olan bense yatağımda ağlıyorduk.
ekmeğin içi çıkmış diye.
onu seven adam bu detayı atlamamış diye.
böylece seni seviyorum dedi diye.
* * *
delice değil mi?
kadınsı bir sersemlik hatta!
adam kadına yiyecek bir şeyler hazırlamış,üstelik ekmeğin içini çıkartmış.
kadın da buna ağlıyor!
zaten bu kadınlar her şeye ağlıyor...
* * *
bir kaç yıl önce meg ryan'ın bir filminde bir zaman makinesiyle soylu bir lord günümüze geliyor ve meg ryan'a aşık oluyordu.
kahvaltı masasında itinayla hazırladığı bir dilim reçelli ekmeği genç kadına uzatıordu bir sahnede.
o sırada meg ryan perdede, ben koltukta ağlıyorduk.
ne var oysa değil mi?
delilik işte...
* * *
sizi yemeğe davet ettikleri zaman masadaki çiçeğin rengi bile önemlidir onlar için. dinlenecek müzik,ekmeklerim masaya geleceği seper,mumlarla aynı renkte olmasına dikkat edilen peçeteler,banyodan sonra sürülecek hoş kokulu vücut kremi,masaya tam yemek zamanı fırından çıkarılıp getirilen tavuk ve kızarma derecesi, salata sosunun zamanlaması..bunlar çok önemlidir onlar için..
televizyonda izlediği haber, dinlediği şarkının sözü, başka insanların aşkları uzak değildir onlar için.
sevme eşikleri ne kadar yüksekse, öfkeleri de o kadar yüksekte durur.
bu yüzden can acıtır öfkeleri kadınların ve ruhunda bir kadın taşıyanların.
ve..
hiç unutmazlar geceleri uyurken üzerlerini örten elleri.kahveyi tek şekerli içtiklerini, ekmeğin içini çıkaranları, ateşlerine bakanları, terlerini silenleri.
sevmek küçük bir şey aslında.
küçücük bir zeytin tanesi gibi..
* * *
unutmadan..
daha sonra aşk acısını iyice çekebilmek için kendilerine saklıyorlar erkekler kalplerini..
çünkü kemirip tükettikleri hep kadınların kalbi oluyor...
nedense!..
mutlaka ama mutlaka herkesin duymak isteyeceği iki sözcük.
dile geldiği an ortamı sıcacık yapabilecek ve tüm olumsuzlukları bir anda yok edebilecek etkiye sahip üstelik. o kadar güçlü, o kadar beklenen, istenen...
her insana seni seviyorum denmez. ama her insan da seni seviyorum diyemez...
mesela ben !
seni çok seviyorum diyorum da, iş seni seviyorum'a gelince dut yemiş bülbüle dönüyorum. lal oluyor dilim.
henüz kimseye seni seviyorum demedim, bir takıntı bilemiyorum.*
anne babaya söylendiğinde en güzel duyguları yaşatan cümle. gerisi hikaye.en çok sevdiğimiz sevgiliye de söyledik de noldu? yalan oldu ak. kuru bir ben de seni. ondan sonra hayır ben seni daha çok seviyorumlu sonu gelmeyen saçma diyaloglar.
anne babaya söylediğinizde bu tür saçma diyaloglara girmek zorunda kalmazsınız ve bence anlamını o zaman bulur. ilerde eşim olacak kadına söylediğimde de aynı duygu yoğunlugunu yaşamak dileğiyle şimdiden seni seviyorum.
bazen söylemekten korkulandır. kimine göre içi boş, gereksiz oysa ki hissederek söylediğinde her iki taraf içinse tarif edilemez duygulara sebebiyet veren cümledir. korkarsınız ve bu korku çok şeyden mahrum bırakır sizi.