"seni seviyorum" demek, öylesine değilse eğer, çok güzel bir cümledir.
insan hayatında birçok şeyi görür. gördüğü şeyleri kullanabilir, harcayabilir, tüketebilir, yiyebilir vb. ama hepsini sevmez, sevemez.
her gün evden çıkarken kullandığınız kapıyı seviyor musunuz? sevmiyorsunuz tabi ki. ama bir düşünün, o kapı olmasa siz kendinizi huzursuz hissedersiniz, mutlu olamazsınız, örnekler çoğaltılabilir. sadece düşünmenizi istiyorum; bu kapıyı sevin. ona "seni seviyorum" deyin. size saçma bir cevap vermez, hatta hiçbir cevap vermez. düşünün ki kapı "uff" deyip menteşelerinden kendini kurtararak uzaklaşıyor, "seni arkadaşım olarak görmüştüm" falan diyor size. ne kadar saçma değil mi? ama bu kapıyı sevebilirsiniz ve ona bunu söylemeden ona iyi davranmanız zaten onu mutlu edecektir, yani çekip gitmesini önleyecektir.
ancak bir insan bir insana sevdiğini söylüyorsa ve bunu çok büyük bir cümle olan "seni seviyorum" ile dile getiriyorsa bazı şeylerin farkına varın. kapı gibi çekip gitmeyin.
yani size bunu söyleyen insanın demek istediği şudur: "sen benim için günlük hayattaki birçok şeyden öncesin/öndesin. dünya bir yana, sen bir yana."
anlatmak istediğim bu cümleye saçma cevap verenin cansız bir varlıktan (kapı gibi) hiçbir farkı yoktur, çeksin gitsindir.
seni seviyorum cümlesi yapısal olarak tam bir fiil cümlesi olsa da eşine nadir rastlanır bir soru kalıbıdır.
seni seviyorum. (ya sen?) daha da ilginci verilen her yanıtın saçma oluşu. *
+seni seviyorum
+tarzın gayet güzel,nasıl giyineceğini biliyorsun.
bundan sonra hiç kimseye demiyeceğim söz...duygusuz öküzün birine dedim sonuç bu....gerçi sevmeyince ne desin bu kadar olur