bir zaman sonra; ah keşke diyeceğinizin garantisidir.
oysa öfkemizi dile getirmekte ne kadar da rahat ve aceleciyiz, birine kızınca, hemen belli ederiz bunu, gerekirse kafa göz kırarız ama nedense bir türlü sevdiğimizi söyleyemeyiz, çünkü küçük düşeriz, çünkü utanırız, çünkü ayıptır sevmek değil mi?
insana kolay gelir, çoğuna göre iki kelimedir.
ama bazen olur, o iki kelime insanın boğazına öyle bir düğümlenir ki, sanki ciltlerce ansiklopedi okuyacakmış gibi olur insan.
çok sevmenin sonucudur, çok sevip de korkmanın sonucudur.
seni seviyorum demeyen insanlar, genel anlamda ya kasıntılı " ben onu yapmam, ben bunu yapmam, ben sıçmam hatta " diyen tiplerdir. hayatlarında ki tek başarılı oldukları tutum kapris ve türevleri olan "ilk o aramalı, ilk o konuşmalı" tripleridir. kendi türünden olan , sevgilisinekaprisyapangiller familyasından kişiler ile iyi anlaşır. genelde sürü olarak yaşamazlar. erilleri fanatik birer takım taraftarı olurlar. dişileri ise arkadaşlarına fal baktırıp, burçlardan sevgilisinin günlük psikolojisini çıkartır. dişiler erillerinin kendilerine söyledikleri en romantik lafları, muhabbetlerinde "övünme" olarak kullanırlar.. örneklersek : "ayy berna muratcan bana dün tilefonda " kırarım bacaklarını dün giydiğin eteği bir daha giy, beni katilmi edecen ulan " dedi .. yarmam beni deli gibi seviyor , sevmese yapmaz dimi.." tarzıdır..bu familya kendi halinde üreyerek ve dişileri "seni seviyorum " cümlelerinin kurulduğu günleri hayal ederek yaşar giderler. seniseviyorumdiyemeyenler familyası ise bu familya ile flora yaşamı sürmüş, biyolojik olarak değil ama karakter olarak benimsemiş, sonra başka flora yaşamlarına dahil olduğunda bu karakteristliği üzerinden atamamış türlerdir. isveçli ve o sırada boşta gezen ingiliz bilim insanlarının tespiti ise sevgi, hoş görü ve gaz ile bu karakteristlik özelliği üzerinden atıp, seniseviyorumdiyebilenler familyasının yaşam bölgesinde yaşaması varsayıla biliniyor .. canınızı sıkmayın yani ..
saf saf bakmak arkasından o giderken. ona karşı gülüp hadi yolun açık olsun diyerek, fakat akıttığı gözyaşlarını içine dökerek.
beynin sağ lobuyla sol lobunun yer değiştirmesiyle bitecek olay.
şimdi söylesem neye yarar ki.
git hadi hoşçakal.
seni seviyorum diyememek içinizde kalmışsa gidene karşı, arkasından ne kadar çok seni seviyorum deseniz o kadar boşa kürek çekersiniz. seni seviyorum diyememişsinizdir zamanında ya da seni seviyorum demekten o kadar çok korkmuşssunuzdur ki; bir türlü seni seviyorum diyememişsinizdir oysa deliler gibi severken...seni seviyorum diyememek seni aslında çok seviyorum, ama söyleyemiyorum demektir. kendi kendinize bir sınavdır seni seviyorum diyememek. sonunda ya seni seviyorum demek kazanır ya da seni seviyorum diyememek. seni seviyorum diyememek her defasında buz kesilmektir sevdiğine olan sevginin büyüklüğü karşısında. seni seviyorum diyememek aslında bilinçaltınızdaki kaybetme korkusunun komplikasyonudur.
dilinin ucunu ısırmaktır...kanatırsın...dudaklarının kenarından sızar, kızılcık şerbeti içtim dersin soranlara...bazen gerçekten imkansızdır, keşke her zaman o kadar özgür olabilse söyleyebilmek...uçsuz bucaksız seni seviyorum diyebilmek...üzülme, kızılcık şerbeti içtin sen, varsın öyle bilsinler...
tam sınırdan kaçarken vurulmak nedir bilir misin?
nöbetçiler ha gördü, ha görecek
parmaklarının ucu dikenli tellere değdi değecek...
ama... bir adım daha atamazsın.
uzanıp tutamazsın;
göz pınarlarında donup kalır hayallerin
planların, kaçışın, kurtuluşun
ve deler sevgi dolu yüreğini
sevgi bilmeyen bir kurşun.
bir okyanus da boğulmak nedir bilir misin?
batan bir gemiye el sallayamamak,
oturup ağlayamamak,
birkaç kulaç ötedeki
bir tahta parçasını tutamamak,
nedir bilir misin?
sevmek nedir bilir misin?
bir şeyler tutuşur yüreğinde kıpır kıpır
bütün benliğini sarar, ısıtır.
her gülüşte yeniden doğarsın
ve bin kere ölürsün her iç çekişte
nasıl anlatsam bilmem ki.
yani "sevmek" işte.
duymak nedir bilir misin?
duymak ama anlatamamak
çemberini kıramamak kelimelerin.
tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
"seviyorum" diyememek
sevgilisine deliler gibi aşık olan, ama sevgilisiyle ayrılma ihtimali varolduğundan seni seviyorum cümlesini sürekli içine atan kişinin yaşadığı durum.
bazen sebebini kişinin de anlayamadığı bir çeşit özür.
anneye, can dostuna, kardeşine rahatça kullanabilir de insan bazen duymaya en çok ihtiyacı olana cimri davranır. kendini zorladığı vakitse o kadar eğreti çıkar ki dudaklardan kendisi de doğruluğuna inanamaz duyduğu an kendi sesini.
egolardan kaynaklanır belki, belki karşıdakinin suistimalinden korkar; bir kalkan kuşanır. sevmenin nesi ayıpsa, sevdiğini söylemekten utanır.
evet ben de özürlüyüm..
alışık olmayanların ağzının ekşimesine neden olan bu söz; aile, kardeş, eş ve çocuklara çok kullanılması gerekirken malesef toplumun bir kısmı, böyle cümleleri ayıp yada samimiyetten uzak olarak düşünür. oysa ki sevdiğimiz insanların hayatlarının sonlarına doğru ancak söylediğimiz bu cümle insanın ruhuna güç veren ve belki de hastalıklara dahi olumlu etki edecek güçte bir cümledir. *
zaten doğduğunda hayat bir sıfır yenik başlayan bireyin maçın ortalarına doğru -ki burada maç hayat maratonu oluyor- maçın ortaları da birisine aşık oluduğu an olarak kabul edersek. gol atamama durumu olarak niteleyebiliriz.
insanlar denemedikleri şeyler, diyemedikleri sözler yüzünden pişmanlık duyarlar.~ ~
ama bazende gerçekten kelimelerin anlamsız kaldığı, boşa konuştuğunuzu düşündüğünüz anlar gelir susar, kabuğunuza çekilir ve bi daha kimseye seni seviyorum diyemezsiniz. elinizde değildir çünkü. artık bencil davranma zamanıdır, kimsenin sizin canınızı yakmasına izin vermeyeceksinizdir. ~ ~
ama böylesi olaylar yaşamadıysanız ne olursa olsun deli cesaretinizi toplayın ve karşınızdakine açılın derim ben.
sonuçta duyacağınız sadece küçük bi hayır kelimesi. hayatınızda hiç mi reddedilmediniz?
"daha once soyledim de ne oldu bırak bu sefer berabere devam etsin" diyen bunyelerin eylemi fakat ne demis ozlem tekin "asıksan korkuyorsan kayıp, sevip de susuyorsan ayıp" (bkz: daglari deldim) daha sonra keske diyeceginize, mide agrısı cekip bogazında ki dugumu serbest bırakın soyleyin gitsin gol yemek mi kimin umrunda en azından keskeleriniz olmayacak hayatta ayrıca alakalı olabilir (bkz: kelin ilaci olsa kendi basina surer).
