redd parcasidir.
dilime takilmis kokun yuzunden,
ismin silinmez olmus terli tenimden.
filme cekmisim dudaklarindaki susu,
kalbim yirtilir sanki nefes alirken.
senden sonra geriye hayat mi kaldi...
Frekanslar arasında ne kadar çok koştursan da eninde sonunda seni yakalayan rafet el roman parçası.
'Yaram ne kanar ne kabuk bağlar' diyor şarkının sözleri ama rafet tam olarak öyle söyleyemiyor. Sorarım arkadaşım benim mi içim fesat? yoksa rafet harbiden 'yarram' demiyor mu?
her kadında bir yanın kaldı
sarışında, esmerde, kumralda
kiminde dudakların
kiminde gözlerin
kiminde bakışların
senden sonra saymadım yaşadıklarımı
her birinde farklı bir tat
hepsinde aynı ad ve sen
sert bakarlardı
ve masumlardı
cemal süraya'yı gördüm yolda
edip cansever, ilhan berk'i
yürümedik belki aynı davada
görmeseydim seni karşımda
girmezdim belki hiçbir günaha seni sevdiğim kadar
sayısını hatırlamıyorum kırdıklarımın
camların, canların, kalplerin
dostların ve arkadaşların
çizik çeksemde geçmişe
dayanamıyorum işte
dün yine seni gördüm
belki sen değildin
nabzım durdu sandım
eğildim yere
senden sonra tutmadım hayatın ellerinden, gözlerinden, kollarından
hiçbir günah senin kadar büyük olmadı
ve cezam karşılıksız kalmasın.
Senden sonra başka birini sevmek
Günah işlemek gibiydi
Söktün süslerini hayatımdan giderken
Seninle yaşadığımız başka bir şeydi
Pişman oldum seni tanıdığıma
Sövdüm bazen kara bahtıma
Sonra şükrettim Allaha seni yaşadığıma
Bu şehir ne kadar küçükmüş bu aşkın yanında
Sensiz saniyeler bile asır bana şu anda
Gözümde iki damla yaş ve o iki söz dudağımda
Kimseye seni seviyorum demedim senden sonra
şu sıralar tekrar dinleye dinleye bağımlısı olduğum rafet el roman şarkısı.
bu şarkıyı dinleyince kafam yerinden uçacakmış gibi hissediyorum.
tufah ama gerçek.
rafet el romanın genel olarakta şarkıları güzeldir zaten.
ama senden sonra varya....
lan bir an sevgilim olsaydıda beni terketseydi diye düşünmüyor değilim bu şarkıyı dinleyince.
psikiyatri profesörü kemal sayar'ın babasının vefatının ardından kaleme aldığı denemenin başlığı. okurken içim acıdı. makamı, ünvanı ne olursa olsun bir insanın her zaman ana-babasının kuzusu olduğunu gümbür gümbür hissettim. bu adamın çok güzel bir kalbi olduğunu biliyordum da, bu kadar duygusal olduğunu yeni öğrendim.
kendimi hayatın kargaşası içinde bir kez daha buldum
ayakta durmayı da bilmiyorum
bir çocuk gibi gözlerimi kapadım
ellerimi savuyorum sağa sola
kimse tutmuyor.
hepsi kandırıyor tutar gibi yaparken
senin intikamını alıyorlar
öyle bi düşürüyolar ki yere
dokduğun heryer acıyor.
şimdi için ışıkları söndürdüm, ağlamaklı şarkıları açtım.
yazdıklarımı çoğu zaman gözlerimin yaşından göremedim, göremiyorum.
senden sonra
ağlıyorum çokça içimdeki seni de yıkıyorum
kalmıyor hiçbirşey senden bana
senden sonra
geriye ne kaldı bilmiyorum, ne yapacağımı da bilmiyorum..
ağlamakla inlemekle geçiyor ömrüm.
senden sonra
Kafayı düzelttim senden sonra
Kendime yararım bundan sonra
ister gelirim ister gelmem
Hesap mı vericez bundan sonra?!
Götüne güvenen şöyle gelsin
Bıraksın inadı dile gelsin
Sözünden dönen namert çıksın
Bizde böyle bundan sonra
ikinci tekil şahıstan sonrasıdır. ikinciler hep daha önemsizdir, hep kaybedendir. çok aşıksan, ikinci galiptir. dünya üzerindeki en şahane istisnalardan biridir bu da. birinci tekil adamdan önce gelir ikinci tekil kadın.
herkes için bir "sen" vardır herhalde ve ondan "sonra", hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
biri çıkıp der ki, mesela,
senden sonra, ilkokul çocuğu gibi kaldım. küçük bir defterin devasa yaprağına yan yana 4 küme adı yazıcam sanki. hani küçükken bölemezdim ya sayfaları. hani ilk üçünü güzelce ama kocaman yazardım, dördüncüye yer kalmazdı. aynı öyle işte. tutturamıyorum lan!
şehrin göbeğinde kallavi bir cinayete kurban gitmiş gibi hissediyorum kendimi, senden sonra. böyle organize, ssansasyonel bir katliam. cesedimin etrafını tebeşirle çizip kaldırmışlar morga vücudumu. tebeşir izi kalmış, gazetelerde manşetteyim, haberlerin giriş dakikalarını işgal ediyorum. ama içi boş. kimse farkımda değil, kimsenin farkında değilim hafız artık.
ne pul koleksiyonu biriktirmek gibi entelektüel alışkanlıklarım oldu ne de parlamenti yakmadan önce arkasını üflemek gibi "artiz".. sade adamlardandım, sade adamlığın hakkını da verirdim sana kadar. senden sonra, kitapların girişine "11.01.2011 - ankara" yazmayı bıraktım. alışkanlıklarımı yıkarsam seni de unuturum dedim. senden sonra kitapları nereden, ne zaman aldım umursamıyorum. belleğimi silmeye oradan başladım, darısı başına bebeğim.
senden sonra, lig tv'ye abone oldum. yanlış anlama! "hafta sonları senle bir şeyler yaparken harcadığımız parayla artık maç izleyebiliyorum amk" demiyorum. hafta sonları, o koca hafta sonları seni sevemediğim için sana söveceğime tanımadığım adamlara sövmek daha makul geliyor. bilirsin makul adamımdır. senden sonra küfürbaz olmaya karar verdim.
sporu bıraktım senden sonra, mesela. kimseyle senin kadar hırsla sevişmiyorum artık. hep dalga geçerdim ya, "olm çok güzel kızlar var ama inek gibi yatıyorlar" diye, sen de her seferinde "adi" deyip tokat atmaya kalkardın. artık hırsla sevişmiyorum kimseyle. sanki alıp götürceklermiş de son kez seviyorum gibi hissetmiyorum. o inek gibi yatan kızların ahı mı çıkıyor lan?!?!
açıp açıp behzat izliyorum. senden sonra değil bu sefer. senleyken de yapıyorduk ama sen tamamlayamıyordun hiçbir bölümü. "behzata tapınmayan kadından olmazdı zaten" demek için yapıyorum. hep seni anlatan bi şeyler yazmamı istiyordun. aşkım, senden sonra yazdım.
Birinin sesine en muhtaç olduğun anda
gelmiyorsa beklediğin o telefon...
Merhem olmuyorsa açtığı yaraya...
Kaçıyorsa uykun, huzurun...
Unut gitsin onu, ne ah et ne de beddua!
De ki, "Allahımdan bulsun..."