Evli Beden Burcu: Artuklu hüküm darı Melik Salih adına 1208 yılın da Mimar ibrahim tarafından yapılmıştır. Bilhassa burcu bir kuşak gibi saran kitabesi önemli bir sanat eseridir.
BEN-U SEN EFSANESi
Kenti çepeçevre kuşatan surların güneybatı kesimine Ben-u Sen surları denir. Bu bölümdeki surların, Yedi Kardeşler ve Evli Beden (Ulu Beden) burçlarının ayrı bir önemi vardır. Çok sağlam, süslü ve yazıtlı olan bu burçlara ilişkin, şöyle bir efsane anlatılır:
Suriçi’ndeki Mimar Sinan’ın Ali Paşa Camii ve Külliyesi’nin hemen karşısında, Diyarbakır surlarının iki en önemli ve etkileyici burçları, Evli Beden (Ulu Beden) ve Yedi Kardeş var. Cepheleri, kitabeli, aslan ve çift başlı kartal kabartmalı burçların bulunduğu bölge, Ben u Sen olarak biliniyor. Burasıyla ilgili, halk arasında yaygın olarak bilinen ve anlatılan bir efsaneye göre; bir usta ve kalfası en güzel burcu kimin yapacağı üzerine iddiaya girmiş. Surların en güneyine Yedi Kardeş Burcu’nu yapan usta ile hemen yakınında Evli Beden Burcu’nu bitiren kalfa, halkın huzurunda, birbirlerine ‘’ben mi, sen mi?’’ diye sormuşlar. Ancak usta, kalfasının sanatının üstünlüğünü kabullenerek kendini surlardan aşağı atmış. Ustasının ölümüne dayanamayan kalfa da onun ardından atlamış. Ustayla kalfanın rekabet ve dostlukla karışık bu hikayesinin geçtiği yer, o gün bu gündür, ‘’Ben ve Sen’’ anlamına gelen Ben u Sen olarak anılıyor. Mem-u Zin'deki gibi, Mem ile Zin
Dostum,
Sen ve ben
Hayata hep yaban kalacağız.
Birimiz diğerine
Ve her birimiz kendisine.
Senin konuşacağın
Ve benim seni dinleyeceğim güne değin.
Sesini sesim sanarak.
Ve karşında durduğum güne değin.
Bir aynanın karşısında duruyormuşcasına.
herkes dört gözle tatili beklerdi
bense okulların açılmasını
çünkü seni görmek vardı koridorlarda
ve bana güleceğin günü beklemek.
ben okul bahçesindeki ağaca, başharflerimizi
sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın
ben sırama isimlerimizi
sen kalbime ilk aşkı yazmıştın.
senden sonra sana yazdığım şiirlerden
haberin bile yok
ve yağmur yüzüme vuruyor
ve soğuk.
okuldan sonra
her dolma kalem, her lacivert kravat
her beyaz gömlek ve yakalık
ve her 12 aralık
sen gelirsin aklıma
çocukluk işte, belki de ilk Aşk
belki de ilk delilik.
seversin demiştin ya hani bundan sonra da
inan ki o kadar kimseyi sevemedim
ve o iki kelimeyi senden sonra kimseye
ama kimseye söyleyemedim.
belki hiç olmadın benim için
belki de azdın
ama olsun
ben hep sana şiirler yazdım.
ceketimi ve kravatımı saklıyorum hala
birinin üzerinde tebeşir
birinin üzerinde ayran lekesi
ve Seni Seviyorum Hala
elmayı da, havayı da, suyu da
ve bilmeni istemiyorum hala
sana şiirler yazdığımı
ve bilmeni istemiyorum bütün bunları
çünkü herşey böyleyken güzel
en dokunulmamış, en yaşanmamış
ve en tadılmamış haliyle.
bir sahilde elele dolaşılmamış
ve bir kafede çay içilmemiş haliyle
herşey
böyleyken güzel belki de
ama sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın
ben aşkına tutulmuş bir deli candım
sen gönlüme sevdanın adını yazdın
ben aşkına tutulmuş seni ararım.
Seni Seviyorum...
söz ve müziği iskender doğan'a ait 1976 yılının hit parçası olan kan ve gül isimli şarkıda geçen güzel sözlerdir.
kan ve gül, gülle diken aşkım ve sen
birbirine dönük sırt sen ve ben
bilmem anlatabiliyor muyum?
seviyorum, seviyor musun?
ağlıyorum, gülüyor musun?
özlüyorum, gidiyor musun?
sevdikçe, itiyor musun?
peki öyle olsun
sarılıp öpen, ağlayıp gülen
sonra kaçıp giden
fırtınayla sakin gece, bir bilmece
bilmem anlatabiliyor muyum?
"bir şelaleden aşağı düşüyorum. sular çağlayarak dört bir yanımı sarıyor. acı kadar sıcak, buz kadar soğuk sular. sürükleniyorum. hızla. duramıyorum. kontrol bende değil. kontrolsüz bir düşüş. bedenim savruluyor. yüzüstü, sırtüstü devriliyorum, daireler çiziyorum. taşlara çarptıkça bir yerlerim acıyor. düşüyorum. nereye düştüğümü bilmeden. kıyıdakilerin seslerini, çığlıklarını duyuyorum. beni korkuyla izliyor gözleri. bense suyun derinliğinde teslim olmanın, direnmemenin huzurunu yaşıyorum. suyun kıvrımlarında yol alıyorum. gökyüzünün maviliğinden başka bir şey görmüyor gözlerim.
yaşamı izliyorum, kaderimi. her gün ufak etkilerle yönü değişen çizgimi. aslında benim olmayan bi hayatı yaşamanın dayanılmaz baskısından kaçış bu. ama farkında değilim. önce annem, ailem, ilkokul öğretmenim, komşular, okuduğum kitaplar, televizyon, radyo, gazeteler, tanıştığım insanlar, üniversitem, iş hayatım... her şey bugüne kadar üzerime bir çizik atmış. bense en az kendimi dinlemişim. ben olamamanın dışında her şey olmuşum. öte yandan, yalnız değilim. benim gibi yaşayan milyarlarca insan var. kendi hayatlarını yaşayamayan, kendi olamayan. benim gibi. "
sen ve ben bu hayatı sığdırır mıyız bir geceye?
unutabilir miyiz olanları?
sevebilir miyiz tekrar eskisi gibi?
sen ve ben ihanetin kurbanları,
yalansız ama riyakar
sen ve ben biz olabilir miyiz?
eğer kaparsan gözlerini uçururum seni bu gece, sonsuza...
Sen ve Ben
Sen anlamlı anlamlı bakmayı seviyorsun
Ben anlamların ardındaki seni aramayı
Sen umursamamayı iyi beceriyorsun
Ben umursanmadığım halde göz yummayı.
Sen sabahları uyumayı seviyorsun
Ben geceleri rüyalarımda seni misafir etmeyi
Sen geceleri uyumazsın
Ben gündüzleri.
Sen gerçekleri yaşamayı seviyorsun
Ben gerçek olmadığını düşündüğün her şeyi
Sen güçlü olmayı başarıyorsun
Ben güçlü olanın ardındaki kimsesizliği.
Sen yaşanılanı bir anda çizmeyi seviyorsun
Ben çizilen her şeye şekil vermeyi
Sen şekil almamışlığı kabullenmişsin
Ben sana en iyi şekli vereceğimi...