veda sözleriydi. haklıydı aslında. ben güçlüydüm ve dayanırdım.
şu tek sikimlik dünyada en çok güvendiğim, elmacık kemiğinin üstündeki küçük kırmızı noktayı öpmeye doyamadığım kadının, kısa bir ayrılık sürecinden sonraki ilk telefon görüşmesinde başka biriyle sözlendiğini söylemesine dayandım. güçlüydüm çünkü.
aynı kadın; biz seninle mutlu ve uyumlu bir çift olamayız, sen beni üzersin. demişti ayrılırken. bu kadın, hayatının hiçbir döneminde yuva kurmayı düşünmemiş olan benim, evlenmeyi düşündüğüm yegane insandı. gerekirse bir ömür boyu mutsuz ama birlikte olmayı istediğim. ben onunla evlenme hayalleri kurarken meğer o sadece evlenme hayali kuruyormuş. kiminle olursa artık. buna da dayandım. güçlüydüm ya hani. o yüzden zor olmadı.
taşşak geçer gibi rüyalarda kavuşuruz demesine dayandım bir de. bedenlerimizden ayrılan ruhlarımızın, uzak diyarlarda bir yerlerde çekilen kısa metrajlı aşk filmlerinde buluşmalarını istiyordu sevdiğim. orda yaşayacakmışız sevdamızı. allahtan güçlüyüm de küfür etmiyorum şu anda.
gülünce gözleri kısılıp dünyanın en tatlı insanı olan, henüz üç yaşındakini bırak, doğmamış bebelerden ve tüyü bitmemiş yetimlerden kıskandığım bu kadının, evlendiğini öğrendim şimdi de. tüm delikanlılık kitaplarının yasaklamasına rağmen hep içimden belki döner lan diye geçirdiğim. işte buna pek dayanamadım ve gücüm tükeniyor.
bir yastıkta kocayın. hatta hemen kocayın. ölün gidin amına koyim.