bugün

Yavaş dön reis
görsel
"Erdoğan'ı muhalif olarak tanımlıyorum" diye saçmalayan yandaş yönetmen.

görsel

https://www.cnnturk.com/t...m&utm_campaign=buffer
yumurta filminden salonun yarısından çoğu ile birlikte gülerek ve bu ne ola ki modunda çıktığım, sonrasında filmlerini izlemeye korktuğum yönetmen.

filmiyle ilgili tutan öngörülerim, kadraja sağından giren bir grup insanın, kadrajdan çıkana kadar o görüntüyü izleyeceğimiz gibi tahminlerden ibaret olduğu yönetmen. herkesin görüşü farklıdır ve saygı duyarım, ama olmamış karakter filmine de kendini aksettirdiği gibi dışarıya da aksettiriyor.

kendisine padişahıyla güzel günler diliyorum. yazıktır şuna da ihaledir reklam filmidir birşeyler verin aç kalmasın.
meltem cumbul tarafından protesto edilmiş, el sıkışmamış. bu protesyoyu da nefret suçu olarak beyan edip açıklama yapmış. yahu bu kadar abartma be semih! sen protesto hakkını kullanabilirsin de başkaları kullanamaz mı? medenice bir protesto şekli icra etmiş meltem. hırsını ve sinirini neden alamadın bu kadar?
bu arada biraz daha dinci kesimin sahiplendiği biri kendisi nedense...
buğday isimli film çekmiş ve adana film festivalinde yarışacak olan yönetmen. beklemedeyiz.

edit: en iyi müziklere sahip film seçildi. toplasan üç dakika müzik çalmıyordur.

edit2: teknik olarak çok başarılı bulsam da o tasavvufi öğeler, o usta-çırak, çile, öze dönüş göndermeleri nedir yahu?

Edit3: devamı gelecekse arpa yulaf çavdar şeklinde mi olacak acaba?
"Film çekmek eğlenceli değil. Mesela ben hiç eğlenmiyorum. Bazıları çok eğleniyoruz çekerken diyor. Bir bakıyorsun çıkan filme rezalet. Böyle işte" diyen sağlam yönetmen.
yeni projelerini merakla beklediğimiz başarılı yönetmen. yusuf üçlemesinden sonra merak etmemek elde değil.
Yusuf üçlemesini sütle batırmış yönetmendir.
Yumurta
Süt
Bal

Bu güzide yönetmenin ismini ne zaman görsem karnımda bir açlık hissediyorum. istemsiz bir şekilde oluyor bu. Tarkovsky, sanat, sinema tamam ama olmuyor işte.
zeki demirkubuz'un her filminde sürekli açılıp kapanan bir kapı varsa semih kaplanoğlu'nun filmlerinde de sürekli yanıp sönen bir ışık oyunu vardır ki o da merak uyandırır.
nejat işler'in oynadığı ve tarkovskinin müziksiz sinemasının izinden gittiği filmi oldukça sıkıcı olan yönetmen. aldığı ödülleri hayretle karşılıyorum.
kendisi de üçleme içinde en sevdiği filminin süt olduğunu ifadelemiştir. aslında filmlerinin yapımcılığını da üstlenerek sinemaya toptan gönül vermiş olduğunu ve ortaya koyduğu yapıtları ince bir analiz sürecine tabi tuttuğunu düşünmekteyim.
sinemasının şiirsel dilini sembolizme götürmek mümkün. fakat her sembol içeren olgunun ayrı bir manası olmadığı da açık. rüyayla gerçek arasında geri gidiş ve dönüşümler rüyanın genel olarak onun elinde bir izdüşüm ve bellek yansıması olduğunu görebilmek lazım. burada rüyalara gerçekçi bir tavır vermekten öte insanı ne ölçüde etkileyebileceği açısından bakılıyor biraz da. izdüşüm durumu da bu zaten. hani bu bakış açısına göre rüya rüyadır gerçek gerçektir bakış açısının olağanlığının altı deşiliyor sadece.(kim ki duk'un rüya'sında da geçer bu betimleyiş) bu izleyici için ilginç bir çekim alanı yaratıyor ki aklımıza ister istemez tarkovski sineması geliyor.
ayrıntıların sembolist şekillenmesi üçleme de yılan ve köpek gibi hayvanlarla kendisini gösteriyor. yumurta üçlemenin içine en rahat girilebilir filmi. nejat işler'in büyük şehirde sahaflığı ve ailesinden kopuk yaşamının alt metinleri süt ve bal'da netleşiyor. yusuf'un rüyası yusuf'un hayatı ve insanın hayatı demişti uygar şirin. aslında, özetle öyle. enteresandır yusuf'un şairane tavrının kökleri ilkokulda şiir okuyan kızı görüşüne dek uzanıyor. onun arkasından takibe gidiyor, iz sürüyor falan. gülümsüyor orda. bu bal'da dikkati çekerken süt'te yusuf'un dergiye şiirlerini göndermesi ve kendine aynı paralelde bir arkadaş bulduğunu bize gösteriyor kaplanoğlu. süt'te kitapçıda bir kızla tanışılıyor ve şiir üzerine bir sohbet söz konusu oluyor. yönetmenimiz bal'da ilkokulda olan kızın büyüyüp üniversite kazanıp yusuf'un tekrar karşısına çıkmasını düşünmüş ve iyi de bir bağlantı kurmuş. hazırlanılan şiirin okunmamasından sonraki kekelemeler ve hastalığın devamı hatta amatör şiir ruhu çocukluk sanrıları olarakta nitelendirilebilecek ileriki hayatı etkileyen noktalar.
anneyle olan ilişkide bir ritüel (şunu yap bunu yapma)söz konusuyken babanın yaşamındaki manevi temalar ve yalnızlık yusuf'un ilgisini çekiyor. gündelik anne işlerinden ve sıradanlıktan farklı maneviyat yüklülük yusuf'un babasını az biraz model alarak farklı bir yere konumlandırmasına sebep teşkil ediyor.
süt'ün enteresan girişi ve yılanın ağızdan çıkışı yurtdışında da ilgi çekmiş. gene benim üçleme içinde nar'ın iştahla yenilişi kadar, yalnız başına okul üniformasıyla basketbol oynayan çocuğun iştahı beğendiğim sahneler oldu. çünkü o tek tabanca basketbol oynamadaki amatör ruh bence yusuf'un şiirlerindeki amatör ruhtan farklı değil. hatta örtüşüyor. gene süt'te yusuf'un sürekli mesajlaşan kızın ona uygun olmadığını düşünüp saklanması aslında onun derinlerinde büyüttüğü kızın şairane bir ruhtan ve maneviyattan beslenmiş olması gerekliliğini de göze sokuyordu.
yumurta'daki eski sevgili modu ayrı keyif katmış kanımca. şu olmasaydı bu olabilirdilere ve pişmanlıklara selam çakıyor. filmlerinde sevdiği yönetmenlere satır aralarından selam çakmakta sakınca görmeyen kaplanoğlu meleğin düşüşü'nde luis bunuel'in bir filmine gönderme yapmış. finaldeki özgürlük ve benliğin doğuşuna tek kelimeyle bittim ben.
aslında, yusuf'un hikayesi insanın hikayesidir derken kaplanoğlu'nun yaşantısındaki geçmiş sanrıların etkilerini filmleri çekerken esinlenmelerin oluştuğunu göz ardı edemeyiz. birebir olmasa da rüya- gerçek etki-tepkisi gibi yaşanmışlıklar argümanı da zihinleri meşgul ediyor.
Türkiye sinemasında oluşan ve ismi konulmamış bir akımın temsilcilerindendir. (bkz: )Nuri Bilge Ceylan (bkz: )Zeki Demirkubuz (bkz: )Özcan Alper
Özellikle Süt filmindeki karakterler gerçekten sağlamdır.
nbc'*den görüntü yönetimi olarak ayrılan yönetmendir.

nbc'nin filmlerinin her karesi fotoğraf kalitesinde özenle hazırlanırken. semih bey bu konuda nbc kadar hassas değildir.
yumurta ve süt filmlerinden edindiğim izlenimler; başarılı bir yönetmen olduğu ama sanat anlayışının ülkemiz için yeni olduğudur.
"bu adamın bir derdi var, bir stili var, ve filimleri birşeyler anlatmaya çalışıyor ama ne" diye düşündüren yönetmendir. yada hiçbirşey anlatmak da istemiyor olabilir sadece hayatımızdaki boşlukları göz önüne getiriyordur belkide*...
insani yanı ağır basan sinema adamlarındandır. ilk önce kusturica olayı şimdi de bu iran meselesi, adamsın lan.
iran'da bal filmine verilecek olan ödülü reddettiğini söylemiştir.

--spoiler--
iranlı yönetmenler cafer panahi ve ve muhammed resulov’a verilen hapis cezalarını en başından beri protesto eden yönetmen semih kaplanoğlu, onlara destek olmak amacıyla gerek uluslararası protesto kampanyalarına imza atmış, gerekse de geçtiğimiz günlerde beyoğlu sinemasındaki basın açıklamasında görüşlerini dile getirmişti.
--spoiler--
film çekmeye tarkovski 'nin 75 tarihli başyapıtı ayna vesilesiyle başladığını söyleyen türk sinemasının kabuk değişiminde öncül rolü üstlenen yönetmenlerden.
geçenlerde röportajinda dinleneceğim diyordu üçleme akabinde. şahsen sanmıyorum, sinema böyle bir şey. hız almışken yeni nitelikli bir şeylerin çıkacağı kanısındayım. ayna, her açıdan isabet olmuş diyelim öyleyse.
hakkında sadece 25 entry girildiğini gördüğümde, üzüldüğüm usta yönetmen.
(bkz: meleğin düşüşü)
süt-yumurta-bal üçlemesinin yönetmenidir. son yıllardaki en iyi yönetmenlerden de biridir..
film çekerken uyuduğunu zannettiğim yönetmen adam kayıt diyor uyuyor uyanınca kestik diyor bir kadının yürümesinin izlmenin hiç bir anlamı olamaz ulan reha erdem de durağan film yapıyorda bişey anlatıyor.
altın portakal'dan ödül alamayacağını öğrenince, artistik bir çıkış yaparak kusturica bahanesiyle altın portakal'dan çekilmiş, akıllı, işini bilen ve gözümden düşen yönetmen. eğer bu protestoyu kusturica'nın jüri üyesi olacağının kesinleştiği tarihte yani iki ay önce yapsaydı o zman ayakta alkışlardım.
emir kusturiça'nın jüri üyesi olduğu için tepki olarak filmini festivâlden çekmesi alenen yalandır.

filmi daha önce ödül aldı. bu da altın portakal'da yarışsa da ödül alamayacağı anlamına gelir.

kaldı ki böyle bir durum olmasa bile emir kusturiça gibi gerçek bir yönetmenin olduğu jüri bu adamın çektiği "film"e ödül mödül vermezdi.

akape sırf iç siyaset için emir kusturiça'yı feda ediyor; beyimiz de yırtık dondan fırlayarak polemikten nemalanmaya çalışıyor. buradaki bir grup cahil ümmetçi de bu şeye kanıyor.

hepiniz malsınız a.q. yaaaa!
türk sinemasına getirdiği yeni soluğun ardından, kusturica'ya koyduğu "gerçek aydın" tavrıyla da gönülleri fethetmiş yönetmendir...