1943 yılında bu şehirden 50.000 Yahudiyi alıp Auschwitz'e götürmüşler. Geriye o kamptan sadece 1200 Selanikli sağ kurtulabilmiş. Yunan gazetesi Katimerini yazıyor:
Of the 50,000 Thessaloniki Jews deported to the Auschwitz and Birkenau concentration camps in 1943, only around 1,200 survived.
Yunanistan'ın Halki yarımadasında yer alan, Türklerin kalbinde ayrı bir yeri olan şehir. izmirin küçük bir kopyası olan şehir, cafeleriyle de pek bir ünlüdür. Atatürk'ün evinin bulunduğu semt, yoksulluğu ve bakımsızlığıyla insanın içini fena acıtır.
bir yanı içli türküler gibi yanıktır, bu şehrin. tamam selanik yunanlı ama 500 senelik de bir türk dostundan uzaktır.
bak oralara biz geldikten sonra günyüzü görmedi. her 30 yılda bir savaş, ekonomik çöküntü. bakma sen istatistiki abartmalara, öksüzdür o şehir.
geri verin demeyiz de hiç değilse iyi bakın. almanlara falan verecekseniz de bilmiyorum artık. iki adım ötedeyiz.
kimi yazarlara göre Selanik, bir Yahudi ve Sabetayist kentiydi. Balkanlar'ın Kudüs'ü olarak biliniyordu. Nüfusun çoğunluğu dört yüzyıldan beri ispanyolca-ibranîce karışımı Ladino dilini konuşan Yahudilerdi. Ama nüfus tamamıyla Yahudilerden oluşmuyordu.
1870'te Selanik'in nüfusu 90 000'di. Bunların 50 000'i Yahudi, 22 000'i Müslüman ve Sabetayist, 18 000'i Rum'du. Selanik aynı zamanda Sabetayistlerin (yahudi dönmelerin) en kalabalık olduğu şehir idi. Sayıları hiç de küçümsenecek bir nüfus değildi.[1]
Selanik nüfusunun 22.ooo'inin "Müslüman ve Sabetayist" olduğu bildiriliyor. Sabetayistlerin "görünürde" Müslüman, ancak "aslında" yahudi oldukları için sağlıklı bir ayrım yapılamıyor.
Vaktiyle bu şehirde gittiğim bir yunan tavernasında yemeğin yanında vakfıkebir ekmeği gelmiştir. Lan ya biz bunlardan öğrendik ya bunlar bizden çalmış.
dedemin doğduğu şehir olan, içinde bir osmanlı kalesinin bulunduğu, yunanistan da, türklerin en çok yaşadığı şehirdir.
kaşar peyniri ilk burada yapılmıştır. şarabı ve zeytinyağı meşhurdur. yunanistan ın 2. büyük şehridir.
geçen yıl sonbahar mevsiminde gittiğim ve eşime tekrar aşık olduğum şehir olduğundan mı? yoksa kökenim orası olduğu için midir bilinmez? ama bence dünyanın en güzel şehridir.
buraya giderseniz, yedikule ve bizans surlarını görmeyi ihmal etmeyin. şehir en güzel buralardan görünür. elbetteki ilk görmeniz gereken ev atatürkümüzün doğduğu ev olmalıdır. beyaz renkli, bodrumla birlikte üç kattan oluşan bu evde, atatürk e ait okul belgeleri, masa, sandalye, halı, koltuk takımı, çalışma masası bulunmaktadır. beyaz kule ve televizyon kulesi görülesi yerlerdir. aga sofia meydanı ndaki kiliseyi ve buradaki bizans kalıntılarını mutlaka görün derim. aristotales meydan ı, kafelerin, meyhanelerin bol olduğu yerdir. meydanın sonu kordona çıkmaktadır.
uzo ile beraber mutlaka yemeniz gerekenler, başta midopilafo, kalamari gemisto, kalamaraki tiganito, galeos saganaki dir. üzerine saragli tatlısı da iyi gitmektedir. burdaki tüm yemekler isimlerinden de anlaşılacağı gibi osmanlı mutfağina aittir.
kısacası, kısa bir tatil için gayet uygun bir şehirdir. kısa bir tatil için fiyatı da bir çeşme tatilini geçmez.
selanikteki atatürkün doğduğu evinin sokağının ismini * değiştirerek venizelos yapmışlardır. atatürke ve türke ait tüm izleri silmeye ve silerken de harap etmeye devam ediyorlar.
izmir ile herhangi bir klasmanda karşılaştırılması düğün tv ve fashion tv karşılaştırması gibi olan şehir.
iki şehri de gittim gördüm gezdim. izmir'e benzetenler neresini nasıl benzettiler bilemiyorum.
mavisine beyazına ölürüm hellas'ım diyorum. ikimizi düşman etmeye çalışanların da ta amına koyim ayrıca. ulan böyle güzel insanlarla nasıl düşman olunur ki?
bilmem kaç ay sonra gelen edit: kalbim egede kaldı amk. bir daha ya nasip...
bildiğim kadarıyla hiç bir bağım olmamasına rağmen beni kendine çeken birşeyler olan güzel şehir. yurtdışına ilk çıkma fırsatında gidip görmek, havasını solumak istediğim şehir.
izmir'in ikizidir derler gidenler.
ama karşıyaka'sı olmayan.
kordon'u aynıymış ta, izmir'de karşıya bakınca karşıyaka varmış, selanik'te ise boşmuş karşısı.
selanik düşman topraklarında kaldıktan sonra, ata'mızın annesi selanik'li zübeyde hanım'ın neden izmir'i tercih ettiğini, ve ölene kadar burada yaşadığını kanıtlıyor sanırım bu önerme.
izmire cok benzettigim, döner yiyebileceginiz, deniz kenarinda kordon misali yürüyebileceginiz, aksamüstü bi barda oturup canli müzik esliginde denize karsi demlenebileceginiz, hic ummadiginiz bir anda türkce konusmaya baslayan yunanistanlilarla karsilasabileceginiz, sicacik yardimsever insanlarin oldugu,okul yillarinda kitaplarda gördügünüz atatürk'ün evini görebileceginiz, yabancilik cekmeyeceginiz, sicak güzel yüzlü sehir.