Geçmiş bir zamanı kalbim bulmak üzredir,
Tamamlanacaktır yarım kalmış rüyalar;
Ey hafıza cömert memenden beni emzir,
Zengin renklerini ufkuma dök, ey bahar!
Uzattığımız bu tası dolduracak mı
Yine bol sularla akarak o çeşmeler?
Yoksa , hiç bulunmayacak kadar uzak mı
Dudakları öpüşlerle dolu geceler?
Ey pembe akşamların karasevdaları!
Güzelliklerine doyulmamış zamanlar!
Ergen yastığının ateşten rüyaları!
Ey, saf kalbimizde doğmuş ve ölmüş anlar!...
Hatırası kalbe ışıklarla dökülen
En güzele, en iyiye, en sevgiliye
Selam, sonsuzluğun aydınlık bahçesinden,
Selam,senelerce öteye...
tek başına özellikle sesli harfleri çıkarıldığında cevap vermediğim bir hitap şekli. Selam ve slm yerine selamunaleyküm, merhaba vb kullanılması daha uygundur.
alması farz, vermesi sünnet olan eylemdir. "es selamu aleyküm" cümlesini kullanmanın farz ya da sünnetlik bir durumu bulunmamaktadır. ayrıca es selamu aleyküm cümlesinde allah lafzı "gizli özne" olarak bile geçmemektedir! dolayısıyla "allah'ın selamı üzerinize olsun" anlamı maalesef uydurulmuş bir anlamdır.
cümlenin doğru anlamı: selam yani "bütün korkulardan emîn olma"; aleyküm yani "sizin üzerinize." kavramlarının anlamlarından ve kavramların tarihsel / etimolojik kökenlerinden anlaşılacağı üzere, arapların birbirleriyle karşılaştıkları vakit: "benden sana zarar gelmez, ben dostum, ben senin için güvenliyim, maksadım zarar vermek değil" anlamlarında kullandıkları bir kalıp cümledir.
kur-an'ı kerim'de yer alan nisa suresi 86. ayetin öncesinde, allah yolunda savaş ve barış konusu işlenmiş ve 86. ayete gelindiğinde: "ve-izâ huyyîtum bitahiyyetin fehayyû bi-ahsene minhâ ev ruddûhâk innallâhe kâne alâ kulli şey-in hasîbân" yani:"bir selam aldığınızda daha güzel bir selamla karşılık verin ya da aynıyla iade edin zira allah her şeyin hesabını tutmaktadır." denilmiştir.
ayetin öncesi ve sonrası incelendiğinde ayrıca ayet içinde vurgulanan "allah her şeyin hesabını tutmaktadır" emr-i ilahisi hesaba katıldığında burada kastedilen "selam"ın "barış teklifi" olabileceği ihtimali kuvvetle muhtemeldir! elbette biz bu yorumu müfessir ve mücedditlere bırakalım lakin ayet başlı başına ele alındığında bile ayette kullanılan kavramın "selam" kavramı olmadığı ve "es selamu aleyküm" cümlesinin de ayette yer almadığı, ayette yer alan ve kendi içinde dinamizmi ve işlerliği olan "tahiyyat" kavramının ise anlamından soyutlanarak yalnızca "selam senin üzerine olsun" anlamında kullanmanın ne derece kur-an'ı kerim'e ve akla zıt olduğu ortadadır.
sonuç olarak, karşımızdaki insan "hello", "hay", "merhaba", "selam", "iyi günler", "günaydın", "tünaydın", "iyi akşamlar"... vs diyebilir. bunların tümü "sünnet" uygulamasına giren selamlama çeşitleridir. çünkü sünnet olan "selamlama" faliyetidir.
bu selamlama çeşitlerine karşılık olarak ya aynı kavramlarla ya da daha muteber olanıyla karşılık verilmelidir. ancak "merhaba" diyen birine sırf -gereksiz ve yanlış olduğunu az önce dolaylı yoldan öğrendiğimiz- bir tepki göstermek maksadıyla "aleyküm selam" demek ne dindarlıktır ne de "ameller niyetlere göre olması hasebiyle" farz yerine getirilmiş olur.
lütfen folklör haline dönüştürülmüş olan islamı, aslına rücu ettirelim! allah resulünün yaşamını, onun ne kadar nazik, hassas ve -karşısındaki "putperest" bile olsa- ne denli hoşgörülü olduğunu unutmayalım.
lütfen "gelenekçiyim" gibi komik bahanelerin ardına sığınıp "kaba-softa" görünümlere girmeyelim. "ilim çinde bile olsa alınız" diyen allah resulü "ilmin" insanı ve insanlığı değiştirdiğini ve dolayısıyla geliştirdiğini çok iyi biliyor ve bunu bilerek insanlığı ve hasseten müminleri ilme yönlendiriyordu. az önce kur-an'ı kerim'in ayeti üzerinde yapılan -zerrecik kadar da olsa- ilmi tetkiki bir kez daha gözden geçirip, yanlış anladığımız ayetlerin olabileceğini unutmayalım. inşaallah.
şayet parayla alınıp verilen bir şey olsaydı günümüzde hiçbir kulun hiçbir kula vermeyeceği bir kavram olurdu.
zaten artık insanlar menfaatlerine göre selam alıp vermektelerdir ki bunu da bariz bir şekilde hal ve hareketleri ile belli etmektedirler.
bizim günlük hayatta kullandığımız anlamında inglizcesi 'hiya'dır ve bi anlamda türkçeye duydugum sevgının artmasına neden olmustur bu munasebetle. bi kere düşünsene 'slmm' demek istiyosun 'hiyaaaaa' cıkıyo. yani cok rahat baska yerlere cekilebilir, ben cekiyorum en azından. **
orta çağda şovalyelerin yüzlerini göstermek için miğferlerini elleriyle açarak alınlarına götürmesi durumudur.bu da o zamanlarda ben buyum ve korkmuyorum anlamına gelen selam vermeyi ortaya çıkardı.
arapçada esenlikler manasına gelen bu başlık aynı zamanda sözlüğe yazar kimliğiyle ilk kez girdiğim entrydir. tamamen dikkat çekme, tanışma ve kaynaşma maksadıyla girilmiş bu entrynin;yeni bir sözlükteki yeni maceraların, yeni tartışmaların, kavgaların,gürültülerin, zirvelerin,iniş ve ya çıkışların, ayar vermelerin,göt olmaların, anlatım bozukluklarının, şahlanmaların,favori entrylerin, siklenmeyen entrylerin,en sevilen öpülüp okşanan başucu entrylerin, enseye şaplak göte parmak vakalarının, yalanların,dolanların başlangıcı olup olmayacağını ileride görebileceğiz ancak şuan ki amacım sadece bilgi paylaşımı ve yazma hissiyatımın dışavurumundan ibarettir.