hakkari'de yaşanan ve şehit verdiğimiz terör eyleminden sonra bugün şu ifadeleri kullanmış;
"Güvenlik güçlerinin ateşkese rağmen saldırıları PKK yı alarm durumuna getirdi. Oysa güvenlik güçlerinin saldırıları sonucu ölen PKK lıların da bir hayat hikâyesi var. Onlar bu savaşın kurbanıdır, sorumlusu değil."
kendisini aydınlatma gereği duydum; güvenlik güçlerinin ateşkes(!)e rağmen saldırıları, senin beynini taşıyan bir takım bitli çapulcuların askerlerimizi şehit etmesi sonucunda gerçekleşti. Türk milleti vatanhainlerinin hayat hikayeleriyle ilgilenmez, çünkü vatanhainlerini bir canlı olarak değil bir dışkı olarak görmüşler ve tarihin her döneminde -er ya da geç- hak ettikleri cezayı vermişlerdir. ha bu vatanhainlerini kanında boğma işini yeri gelmiş siyaset yapmıştır, yeri gelmiş halk yapmıştır, yeri gelmiş bir tek kahraman yapmıştır (nasip, kime ne denk gelirse). ayrıca "savaş kurbanı" olabilmek için savaşmak gerekir, sen terör'e savaş diyemezsin ha belki dersin sadece buna bunalım, depresif, ruh sağlığı bozuk, yarı deli ya da okuma yazmaya bilmeyen pkk'lıları inandırırsın. senin savaş anlayışın ondan bundan şerefsizce sadaka alınan silahla malzemeyle kalleşçe pusu kurmak, tuzak hazırlamak, bu ülkenin ekmeğinden yardımından "öncelikli" olarak sadakalanıp akşamda dağda vatanhainliği yapmaksa onu bilmem. ama savaş kelimesinin anlamı bu değil, öğren de gel. madem meclise kadar girdin tadını çıkar farklı eğitimler al, hatta golf dersi falan da al (belki almaya başlamışsındır) ne de olsa böyle böyle farklı bir hayatın kapılarını araladın.
değer bulmadığım için "bunu" tanımlamayacağım, yalnız kendisine sormak isterdim; senin makam arabanda, markalı takım elbiseler, ütülü gömlekler içinde, lüks sefahat ferah içinde, parfüm sabun kokuları içinde, birinci sınıf restaurantlar konforlu evler içinde, pofuduk pofuduk yastığına kafanı koyup güvenlik içinde yaşadığını bilen... dağda bok pislik içinde ölüme atılmış insanlar, senin onların hayat hikayeleriyle ilgilendiğine nasıl oluyor da inanıyorlar? durumlarının vehametini, kullanıldıklarını göremeyecek kadar nasıl inanıyorlar. muhtemelen şöyle diyorlardır "bizim için onca lükse onca zenginliğe katlanmaktadır, bize vatan verecek, siyasi mücadele ile söke söke alacak" hahaha ulan salak o vatan senin zaten... ama salak işte, anlamıyorlar.
son zamanlarda oluşan gergin ortamla ilgili olarak şu beyanatı vermiş bdp hakkari milletvekili: " hükümet ve hükümete yakın yayın organları son dönemlerde yaşananların faturasını bdp ve dtk' ya çıkarıyorlar. her şeyin sorumlusu olarak bizi gösteriyorlar. bizi asıl hedef haline getirdiler. bize yönelik suikastlar, infazlar ve toplu tutuklamalar gündeme gelebilir. birileri türkiye'de iç savaşın hesabını yapıyorlar. tekrar müzakerelere başlanmaz ise bu tehlike ortaya çıkabilir. bu hesapları önlemenin tek yolu açık müzakerelerdir. öcalan ile de bdp ile de açık müzakereler yürütülebilir."
bülent arınç ın dtk hakkındaki ifadelerinden sonra kendisine, ' dtk eğer bir çay partisi ise savcılar niye hakkında bu kadar soruşturma yürütüyor? ' şeklinde bir ayar vermiş olan milletvekili.
demokratik toplum kongresi (dtp) için toplanıp çay içtiklerini söyleyen başbakan yardımcısı bülent arınça şu cevabı vermiştir: "erzurumda, sivasta türkler, kürtler kongre toplarken istanbulda damat ferit o kongrelerle alay ediyordu. kendisine bir kez daha tavsiye ediyorum. o dönemi bir daha okusun.
13 şehit haberinden sonra çıkıp " siyasi başarısızlık ve anlaşmazlıklarını bedelini gençlerimiz ödüyor" diyerek üzgün olduğunu belirtmeye çalışmış ancak hatip dicle olayından sonra şehitlerin altında parmakları olduğunu kabul etmiş kişidir.
bir imralı görüşmesinde "çok boş konuşuyorsun selo" diye apo'dan ayar yemişti. verdiği cevap: "haklısınız başkanım". ama hala konuşuyor. başkanını dinlesene selo.
"MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Diyarbakır mitingindeki 'anadil karın doyurmaz' söylemine "E o zaman sen de çıkar anadilini anayasadan" yanıtı verdi."
her ülkenin bir anadili olduğunu biri ona öğretmeli. işine gelmiyorsa gitsin kuzey ıraka. poposunu kaldıran amerikan askerleri dilini kullandırılar ona nasıl olsa...
13 haziran günü bu ülkenin başbakanı olmasını istediğim kişi.hem akliyatıyla hem belagatıyla hem vizyonuyla hem de vicdanıyla bu ülkeye başbakan olarak en çok yakışna kişidir.
bir türk genci olarak oturup siyaset meydanında konuşmalarını baştan sona kadar dinledim. bazı konuşmaları göz boyama gibi gelse de bazı konuşmaları gayet gerçekçiydi. kürtçe ve ve siyasal yapılaşma gibi konularda hak verilebilir lakin abdullah öcalan, pkk, kck gibi konularda pek detaya inmedi. abdullah öcalan' a sayın diyerek de gafın kralını yaptı.
uzlaşmadan bahsederek güzel kelimeler sarf etse de bölücü terör örgütü ile siyasal platformun çizgilerini ayıramaması gerçekten üzücü. çıkıp bizim abdullah öcalan ile pkk ile kck ile bağlantımız yoktur biz siyasal bir örgütüz bölücü işlerle uğraşmıyoruz deseydi belki de gönüllere taht kuracaktı.
her seferinde abdullah öcalan' ı pkk' yı, kck' yı haklı kılan konuşmaları yapmasını gerçekten anlayamıyorum kusura bakmasın empatide kuramıyorum. lakin bir kaç cümlesi gerçekten güzeldi kısada olsa istanbul' un trafiğinden kütahya' da ki siyanür tehlikesinden bahsetti. hakkını yemeyelim bayrak, dil gibi konularda gerçekten uzlaşmacı konuştu.
o konuşurken bu siyasi aktörlerin değişmesi gerektiğini düşündüm. abdullah öcalan, osman baydemir, dtp, bdp vs. vs.
çünkü bizde bu evlat acısı varken sizde de bu kuyruk acısı varken bu problemin aynı aktörlerle çözülmesi zor.
ne çok seveni, sevmek için bahane arayanı, fırsat kollayanı varmış...
bu adam katillerin çetesine hizmet eden, onları alkışlayan bir suç ortağı. herkes aklını başına devşirse iyi olur. televizyona çıkıp "türkü bar" jargonuyla atıp tutmakla o leke çıkmaz ...
yaşanan kaotik aktüel gelişmeleri''Kemalist elitler, siyasetçiler yargıdan tasfiye olurken dinci, siyasal islamcı elitler ve siyasiler yargıya egemen oluyor'' şeklinde akılcı ve ferasetli bir şekilde yorumlayan türkiye siyasetinin yükselen yıldızı.temennim bu ülkenin başbakanı olması.
demokrasi milliyetçi muhafazakar refleksler üzerinde gidedursun, has demokrasiyi hayata geçirebilecek potansiyeli olan lider.. kürt milliyetçiliği nedir o zaman diyenleri duyar gibiyim.. basınçlı bir milliyetçiliğin bulunduğu(türk milliyetçiliği) ülkemizde yok sayma,katliam, öldürme, işkenceden başka bir şey hatırlamayacak bir halkın(kürtlerin) sarılabileceği gayet makul bir milliyetçilik izlemektedirler).. kağıt polemiğine damgasını vurarak son noktayı koymuştur.. bir sosyalist olarak etno-sınıfın başarısıyla emekhareketi örgütlenmeli diye düşünüyorum.. umudum bdp'nin biraz sosyalize olmasıdır.. çünkü sosyalist partiler ancak bir yere kadar etnik temaları benimseyebiliyorlar.. yapısı gereği.. işçiler içinde bile türk işçi tarafından hor görülen kimlik 'işçilik' değil 'kürtlük'tür.. ama kurtuluşları beraberdir.. bunu bir türk olarak yazıyorum.. ben belirtmekten imtina etsem de.. apo'nun piçleri oluyoruz bazen neme lazım..
fikirlerimiz taban tabana zıttır hatta bir fikir tartışmasında kendisini gırtlaklama ihtimalim mevcuttur ama başbakanla ilgili doğru şeyler söylemiş kişi:
"Başbakan Erdoğan’ın tek bir talimatıyla 600 milyon lira stat yapımında kullanılmış. Demokrasilerde böyle bir şeyin olmaması gerekiyor. Çünkü stadın yapımından parlamentonun ve hükümetin haberi yok. O şehrin il genel meclisinin, belediyesinin haberi yok. Ama bir başbakan, bir şehre stat yapılması için tek bir talimatla bu işi çözebiliyor. Böyle bir demokrasi anlayışı olabilir mi? ’Ben yaptım ve Galatasaray’ın tek kuruşu yok’ diyor. Sanki oğlunun gemiciğini satmış
da Arena Stadı’nı yapmış. Sanki cebinden para harcamış da Galatasaray’a bağışlamış. Böyle bir hava yaratmaya çalışıyor. Hangi yetkiyle, hukukla tek bir talimatla sen 600 milyonluk bir stat yaptırabiliyorsun? Bir başbakan, ülkenin bir şehrindeki anıta ’yıkılsın’ diyemez, diyememelidir. Başbakanımızın böyle bir yetkisi olmamalıdır. O yetki orada yaşayan halkta, yerel meclislerde olmalıdır. Bu ülkede ıslıklamak, alkış çalmak, başbakanı protesto etmek artık büyük bir
günah, suç olarak tartışılmaya başlandı. Sayın Ahmet Türk’ün konvoyu izmir’de taşlandığında aynı AK Partili yetkililer, ’Ne işi var izmir’de’ dediler. Ama ’Başbakan bir statta yuhalandı, ıslıklandı’ diye neredeyse Galatasaray’ı yasa dışı örgüt ilan edecekler. Galatasaray taraftarları kriminalize edilmeye çalışılıyor. Bu kadar vahim bir durumdayız. Bakın yarın, öbür gün Sayın Başbakan,Arena Stadı’nın önüne sandalyesini koyup, ’Bu stadı ben yaptırdım, kimse giremez’ diyebilir. Sayın Başbakan’ın içinde bulunduğu ruh hali Türkiye’nin bir otoriter
rejime doğru hızla gittiğinin göstergesidir."