3-4 sene evvel inegöllü bir kız sevmiştim. kendisini görmek üzere sıklıkla bursa'ya seyahat ediyordum. vaktim kısıtlıydı. o yüzden gece otobüse biner, sabah kültürpark'ta sevdiğim kızı beklerdim. bazen uzun sürerdi bu bekleyişler. kahvaltımı kültürpark'taki çay bahçelerinden gelen klasik türk müziği eserleri eşliğinde yapardım. o seyahatlerden birinde beslediğim duyguları sorgularken selahaddin pınar'ın şu şarkısı çalmıştı;
Sorma bana, nafile, neler düşündüğümü
Söylemem tek söz bile, çözemem o düğümü
Söyleyemem
Seviyordum belki de seni bir zamanlar
Uçtu uçtu gönüldeki deyiversem kim anlar
Söyleyemem
Gönülde kaybolanı, ah, ızdırab duya duya
Ararım gözlerinde geçmişteki yalanı
Gerçekten duya duya söylemek isterdim de
Söyleyemem
o günden bu güne hayatımda birçok şey değişti. kendimi ondan uzaklaştırmaya çalıştım. hayallerimdeki gibi biri olmadığını düşünüyordum. sancılı bir dönemin ardından artık kendimi daha iyi hissediyorum. ve biraz bencilce de olsa ondan bana geriye kalan en güzel şeyin selahaddin pınar eşliğinde yaptığım sabah kahvaltıları olduğunu.
afife jale'ye duyduğu sevgi ile kendini yiyip bitirmiş, naif insandır. insan bir kadın için her şeyini feda eder mi? edermiş işte. biz de ondan gördük öyle büyüdük. büyümez olaydık öyle. "nereden sevdim o zalim kadını, bana zehreyledi hayatın tadını" der durur. rahmet olsun ruhu şaadolsun.