şerefini, haysiyetini, namusunu yitirmiş zavallı insandır! az önce haberlerde hayretler içerisinde izledim! bir insan en fazla ne kadar aciz ve basit olabilir, bunu gösterdiler!
altı üstü saçma atmaya yarayan tüfekleri yağmalarken, polisi görünce direk yardım moduna geçip tüfekleri polislere teslim etmeye çalışan gerizekalılardır. halbuki o tüfeklerle diğer yağmacılara ateş et di mi daha çok gözüne girersin tv kameralarının falan.
içlerinde kara çarşaflı -hani o dini pek bütün örnek müslumanlar var ya, hani giymeyenin bazı yerlerde "orospu" ilan edildiği- zatları* da bulunan şahane insan sürüsü. muhabir iğnelercesine soruyor hatuna "kaç paraya aldın onu?", hatun da "para vermedih ki, bıdı bıdı" diyerek yağmaladığı ufak çaptaki tabak çanak koleksiyonunu gösteriyor. mübarek aylarındalar bir de. siz müsluman olmayı bırakın, insan mı diyorsunuz kendinize? o sabun yapmak istediğin "yahudi" yapmaz lan şunu köpek.
meydana gelen olayı savunmadığımı öncelikle belirtmek isterim sevgili sözlük. fakat benim bildiğim yağma, iç savaş görüntülerinden ya da siyasi sürtüşmelerden hatırladığım, camların kırılarak, dükkanlara zorla girilerek vitrindeki, içerdeki maların alınmasıyla oluşan durumdur.
fakat bugün meydana gelenler sel sularına kapılan eşyaların, nesnelerin ya da ne boksa tüm bunların sel sularından başkaları tarafından alınması olayıdır. tamam eyvallah her ne olursa olsun başka birinin malını almak, hakkın olmadığı bir şeyi elde etmek hoş değil fakat sabahtan beri haberleri izliyorum; o eşyaları kimse almasa zaten sahibine ulaşma şansı yok, akıp gidiyor sel deli gibi. nerde bulacaksın o eşyaları ve nasıl kullanacaksın bir daha.
açıklama yapıldı tüm maddi zararlar karşılanacak diye beşir atalay tarafından. ben buna hiç mi hiç inanmıyorum. nasıl yapacaksın hasar tespitini? bütün evlere girip çıkacak mısın gerçekten kimin eşyası mahvolmuş, kimin evi kullanılmaz hale gelmiş diye? bırakın abi bu lafları.
millette kendine göre, işe yarar bir şeyler bulmaya ve onları almaya gayret etmiş izlediğim kadarıyla. kaos oluşmuş zaten deli gibi, ortada kalan başı boş eşyaları da bir fayda görme umuduyla almaya çalışıyor herkes.
o eşyaları alanları değil de, aldıracak hale getirip, bu insanları buna zorlayan zihniyeti eleştirmek lazım bence. Kim yakıştırır ki kendine bir başkasının malını, mülkünü almayı? ha illa ki vardır bu karakterde kansız insanlar. fakat ihtiyaç yüzünden yapılmış gibi geliyor bugün yaşananlar bana. ya da ben çok iyi niyetliyim, yakıştıramıyorum milletime bunları..
ülkemizde diriye saygı olmadığı gibi ölüye de yok . insan demek doğru değil ; hırstan gözleri kararmış hayvan onlar . 7 cesedin çıktığı yerde , cesetleri göre göre yağmaya devam etmelerine akıl sır ermiyor . hepsi bir yana ; suratlarında gördüğümüz sırıtma ifadesi pişkinliklerinin ne derecede olduğunu anlamaya yetiyor zaten . yurdumuzun acı kayıplarından bir tanesi yakınları olsaydı acaba o zaman nasıl bir tutum içerisine girerlerdi . ben söyleyeyim ; isyan bayrağını çekip ona buna haykıracaklardı . ulan orospu çocukları kapmaya çalıştığınız 3 kuruşluk mallardan bile değeriniz daha az .
'' Abi suya gideceğine biz alalım'' diyen şahsiyettir. Bu haberler avrupada kanallarda yayınlanıyor ve emin olun ki bizlerin bu hallerini bizi küçük düşüren başlıklar ile insanlara sunuyorlar.
haberlerde bi vatandaşımızın "biz böyle insanlar değildik! yapmayın biz böyle değildik!" diye bağırmasına yol açan ve bizleri biraz düşünmeye iten tiplerdir.
şahsen ben böyle bi şey yapmam ve umarım bunu yapmak zorunda kalacak bi durumu da düşmem.
ama yapana da çok kızamadım açıkçası. türkiye'de ticaret, alıcıyı sikmek üzerine kurulu. adam aldığı malı yüzde 200-300, hatta daha fazla bi kar ile satıyor. yani hep onlar sikecek diil ya, biraz da vatandaş siksin.
zaten malı yağmalanan o adamlar işlerini biliyolardır, öyle 2-3 mallarının eksilmesi canlarını çok çok acıtçak olsa da, sırtlarını yere getirmez.
gördükçe anlıyorum ve yıllardır bulamadığım sorumun cevabını buluyorum.
-yahu bu akp oyları nereden alıyor kardeşim? bu kadar bilinçsiz insan var mı?
varmış.
insan bilinçsiz olunca her şeyi yaparmış. insanın cahilinden korkmak lazım mış. onları bu hale getirip sonra bir torba kömürle oylarını almak aslında o kadar da zor değilmiş.
fakirlikle, krizle ilgisi olmayan yağmacıdır. bu insanların içine işlemiştir bu tür davranışlar. herkesin evinde mutlaka eksiği vardır. kimse o kutudaki yepyeni plazma tv'ye hayır demez ancak selin koca konteynırları, arabaları götürdüğü, insanları öldürdüğü yerde mal aşırma fırsatçılığını sadece içi çürümüş, insanlıktan çıkmış çakallar yapabilir. istediği kadar fakir olsun. ahlaklı adam, emeğinin geçmediği şeye el sürmez.
aklından hiç mahsur kalan insanlar ya da ölen insanlar geçmiş midir.. selde ortalığa saçılan o mallara hiç bir bedel ödemeden sahip olmak insanlığın önüne geçebiliyormuş demek ki.
ana haberde yağma yaptığı esnada "millet oruç tutmuyor o yüzden böyle felaket oluyor..." diyerek biz ekran başındakilere tarihin en has "yok ananın amı..." sitemini ettirebilen dindar yağmacıların da uç bir örnek temsil ederek dahil olduğu insan tipi...
Kanunlarımıza göre sele giden mallar ganimet satılıyor. insanlar alabiliyor. Yani, boşa giden bir milli servet değerlendirilmiş oluyor. Şimdi bir büyük tüp, ya da ne bileyim buzdolabı sele gitmiş. Kime ve nereye ait olduğu belli değil. Ya da bu mallar sağa sola çarpa çarpa heder olacak. Tahminim bu nedenlerden dolayı ganimet sayılıyor. Ama Bizim insanımız, dükkanın hemen önündeki malı alıyor. Ya da treylerin içindeki malları alıyor. işte bu yağmadır bence. Ha gelelim istanbul Valisine... Vali bey yağmayı kabul etmiyor. Yani "yağma yok" diyor. Ya ganimet olduğu için diyor; ya da asayiş berkemal babından diyor. Resmi ağız ve sorumlu olduğu için böyle konuşmak zorunda. Yani ortalık süt liman. O resmi ağızlar Marmara depreminde bir gecede binlerce ölü sayısını azaltmışlardı.
Bir sonraki aşaması ; ev ve işyerlerine girilmesi , talan etmek ve yağmalamak için cana kast edilmesi hatta yalnız yaşayan bayanlara tecavüz edilmesidir.
Burdan yağmacıya sesleniyorum;
Sevgili Yağmacı , benim evime yada herhangi bir mülküme girmeye çalışırsan , bana ait mallara göz dikersen , şunu bil ki senin için çok güzel bir sürpriz hazırladım ve seni bekliyorum...
ruhsuz şeref yoksunu bir halka dönüştürülen insanlardandır. gerektiğinde çıkarı uğruna oyunu bile satabilir. hele hele seçim dönemleri çeyrek altın, kömür, yiyecek paketi vs. verildimi allahını bile satabilir.
3. dünya ülkekerinde görülebilen, fakirleştirilmiş ve cahilleştirilmiş toplumların eseri olan insan türüdür. adam aç ulan aç. adam çalmak için çalmıyor. çaldıklarını satıp evine ekmek götürebilmek için veya temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalıyor. sen bu adamlara yağmacı demeden önce iğneyi kendine batır.
insan demeye bin şahit isteyen dallamalardır. ulan tamam paranız yok, peki insanlığınız da mı yok? ordaki bidonları götüne mi sokacaksın? yiyecek yemeğin yok, bre salak yemek takımlarını ne bok yemeye götürürsün? satsan kaç para eder ki mskiyim.
Sel felaketini takip eden gündüz saatlerinde ve kameraların önünde yağma yapan insanların , felaketin ardından gelen ilk gecede neler yapacağını sormadan edemiyor insan...
maddi olarak çalanları geçtik. ayrıca sözlükte, siyasette de bu felaketten oy yağması, siyaset kavgası güdenleri gördük. "bu yağmayı yapanlar bir çuval kömüre oy satan insandır" diye siyasete bulaşanlarımız var. deniz baykal çıkıyor önce siyaset diyerek yükleniyor. acıları benimseyip ruhunda hisetmiyor. tayyip erdoğan veya istanbul belediye başkanımız eskileri suçluyor. tamam bu eskiden gelen bir şeydir. diyelim ki hiç sizin zamanınızda dere içine bina yaptırmadınız ve olanları yıkmaya gayret ettiniz. ama yıkamamışsınız. eskilerin suçu olsa dahi bunu söylemek size düşmez. oy kaygısı gütmeyip yıkacaktınız.
sıradan insanların yağma yapmasını bir nebze anliyorum. geçim sıkıntısı insanlara neler yaptırmıyor. ancak bilinçli, eğitimli diye baktığımız yazarlarımız, siyasetçilerimiz bunu siyaset yağmasına dönüştürmesi daha aşağılık bir olaydır. olaylar taze iken siyaset güdülmez. önce yaralar sarılır. sonra yanlışlıklar göz önüne serilir. kimsenin bu ülke insanlarına umutsuzluk yüklemesine ihtiyacımız yok.
