şimdi geriye bakınca düşünüyorum da, harbiden çok garip olayların döndüğü zamanlardı.
misal düşünsenize, sevgilinizin sizden ayrıldığından haberiniz olmuyordu bazen. olamıyordu ki. bir abim vardı, bir kızla çıkıyorlardı. (bkz: çıkmak) farklı okullarda okuyorlardı. ev telefonundan kızı arayamıyordu. o zaman kız evden aranmazdı. anası babası falan çıkardı mazallah. mümkün mü hiç? e internet yok, cep telefonu yok. sadece, oğlanın okulundan kızın da arkadaşı olan ortak bir kız bulunurdu, o ulaklık yapardı, haber götürür getirirdi falan. o kız hastaysa sen hastaymışsın gibi ayrı kalırdın saçma sapan bişey değil mi?
neyse bi ara bu abi 5-6 gündür kız arkadaşıyla görüşememiş, haber alamıyor. ortada da bi kavga, tartışma yok. çay bahçesinde diğer akranlarıyla konuşurken duydum. şöyle:
+ noldu hacım bu ne hal?
- hatun meselesi abi. sıkıldı canım
+ ha noldu ya hakkaten? hande ile görüşebildin mi?
- yok ya ayrılmış benden.
+ nasıl ya? noldu ki ?
- hacım, bilemiyorum ki.
+ ne zaman ayrılmış lan?
- olmuş işte bi kaç gün. o kızı yakaladım sonunda o söyledi.
+ boşver kanka ya, gel bize gidelim commodore oynayalım kafan dağılır.
şimdi nasıl ütopik geliyor bize değil mi bu sahne? ben buna yakınını yaşadım. şu anki eşim, o zaman benim apartmanın hemen arkasındaki apartmanda oturuyordu ailesiyle. ama görüşmek ne mümkün o zaman uluorta? 2 tane zebellah gibi abi var, asker baba var falan. aramızdan bir yol geçiyor düşün. benim kankam eşimin okulundaydı ve biz mektuplaşıyorduk bu arkadaşımız aracılığıyla. ne sms çekebilirsin ne msn ne bişey.
ama dert etmiyorduk ya, her dakika "neden çaldırdım aramadın", "msj attım dönmedin", "offline yapmışsın statünü ama öğrendim ki açıkmış msn" falan rezilliği yoktu be. şanslıymışız yemin ediyorum şanslıymışız.
sıkıyönetimden çıkan halkın kendini dansa verdiği yıllardır. nasıl bir mutluluksa, dans tipleri oldukça ilginç yerlere gitmiştir. daha önemlisi pornografinin türkiye'ye girdiği yıllardır. televizyonun hala tek kanallı olduğu, video kaset oynatıcısı olanların hava attığı dönemlerdir. arabası olan, bırakın arabayı, çocuğunun kıçına şimdikinden çok daha ilkel çocuk bezi bağlayanlar bile harbiden zengindi lan o zamanlar. orospu çocuğu ev sahibimizin, annemin üzerine diktiği yeni elbiseyi her gördüğünde babamı yanına çağırıp kiraya zam yaptığı, asgari ücret ve tek maaşla evini geçindirmeye çalışan babama daha da yük olduğu yıllardır. küçük bir genelleme; zenginlerin, gerçekten de orospu çocuğu olduğu yıllardır 80'ler. söylemeye doyamaz insan; orospu çocukları!
güzel ve sempatik bir dizi. izlemeye değer bir özelliği var bence. gittikçe daha da güzelleşiyor. kadrosunda sevdiğim isimlerin olmasıda ayrı bir güzellik, bu güzellik devam etsin.
trt nin güzel dizilerindendir vesselam. fakat trakyalı olan karakter olmamış. biraz yapmacık. trakya şivesini bi düzgün konuşan oyuncu yok arkadaş ya. *
fikir olarak ve kadro olarak harika olan ancak senaryo açısından zayıf bulduğum dizi.. siyasi göndermeleri sıklaştırsalar tabi yaratıcı olarak daha da güzel olacakmış gibi.. ve dönemin koşulları şimdiki gençler tarafından çok merak edildiği için bu yönde bir atılım yapmaları gerekiyor.. öyle şeyler yapmalılarki yaşlardaki mantık hatalarını görmezden gelelim..
ayrıca müzikler gayet hoş kullanılıyor. şoray faktörü de var gerçekten özlemişiz..
ufak bir ayrıntıyla beni hayal kırıklığına uğratan dizidir. evdeki elektrik anahtarları molveno 2000 serisine ait. bu anahtarlar 90'lı yıllarda piyasaya sürülmüştür. bunun dışında bekçi rolündeki adam çok başarılı. şivesi erzurum taraflarına kaçsada, orhan kemal in murtaza'sını anımsattı.
güzel dizi. bişey eksik ama ne eksik tam çözemediğimiz dizidir. leyla ile mecnunda hayvan gibi gülmelerimizi burda bulamıyoruz. zaten tarz olarak da biraz farklılar ama yine de çok güldüren sahneleri yok. yada 2. bölüm çok siyasi olmuş. ilk bölüm gayet keyifliydi.
90ların çocukluğuna biz nasıl leyla ile mecnun daki detaylarla gidiyorsak bizden büyük olanlarında 80lere gidebildiği dizidir. Ayrıca kültigin abi Şoray Uzun'u ve Ayşe Tolga'yı tekrar görmek çok güzel.
komedi dizisi olarak izlenirse kötü; normal dizi olarak izlenirse güzel bir dizi.
seksenleri göremeyen bizlerin merakla, seksenleri görenlerin özlemle izlediği bir dizi.
güzel bir dizi.ancak evin annesi,babası,kızı,küçük oğlu(ilker ayrık),büyük gelini(ayşe tolga),küçük gelini (pelin akil) in yaşları hususunda içerisinde mantık hataları barındıran dizi.
evin babası 1980 de bir muhabbette 50 yaşında olduğunu söylüyor,aradan 32 yıl geçmiş yaşı 2012 de 82 olmalı.ama sanki 60 lı yaşlarında bir tonton ihtiyarı oynuyor.
evin annesi 1980 de tahmini 45 yaşında,aradan 32 yıl geçmiş,2012 de yaşı 77 olur.fakat o da 55-60 yaşlarında bir ihtiyar teyzeyi oynuyor.
evin kızı tahmini 17-18 yaşlarında,aradan 32 yıl geçmiş,2012 de yaşı 50 olur.fakat o da 35 yaşında dul bir anneyi oynuyor,ayrıca oğluda henüz ilkokulda.
evin küçük oğlu tahmini 15 yaşında,aradan 32 yıl geçmil,2012 de yaşı 47 olur.fakat o da 30 lu yaşlarında birini canlandırıyor.karısı da en az 45 olsa.(ama oda maşallah hala 20 lik taş gibi)
neyse..netice de mantık hataları barındıran dizi,bence tarih aralığını bira zdaha az tutmalıydılar diye düşünüyorum.
türklerin en değerli hazinesinin aile birliği olduğunu ve bunu kaybetmek üzere oluşumuzu geçmişimize ayna tutarak anımsatan trt 1 in sıcacık dizisi.
senaristini tebrik etmek istiyorum. tabii oyuncuları da. rasim öztekin babayı da.
