Köprü, ayı dayı meselesi. Duygular değişiyor, şiirler değişiyor. attila ilhanın ben sana mecburumu gidiyor, cemal süreya dan dörtnala sevişmek lazım şiiri alıyor onun yerini. öpülmelik dudaklardan değil de tam yalamalık memelerden bahsediyor aşıklar. çatır çutur, kütür kütür seslerinin sertliğini, inleme seslerinin huzur verici yapısıyla harmanlayan çiftlerimiz, sekse dayalı yaşıyorlar ilişkilerini içinde bulunduğumuz günler dahilinde. biz aşkın yenilmez savaşçıları yine yılgın, yine yenik, yine çaresiz...
Oysa bütün bu hayvani ilişkiler ne kadar da romantik başlıyor bilseniz. göle bakan yaşlı çınarın altı, gün batımında seksi anımsatmıyor başlarda. kayan yıldızlardan (kaymak fiili ilerde başka aksiyonlar için kullanılacak) geleceğe dair, hayata dair dileklerde bulunuyor aşıklar. gözbebeklerinin kendi içlerinde çiftleşme anları, dudakların velayetini aldığı his dolu dokunuşlar... Ahhh nasıl titredim bilseniz. anlayabilrdiniz. sonrası tebessüm, burundan gelen pff sesinin ağızdan gelen ohh sesini bastırdığı anlar. Oysa hayvani ilişkilerin temelleri atılıyordu o zamanlar... bilemedik, bilemedim, öğretmediler ... -ühü-
ilişkinin olmazsa olmazıdır. fakat o kadar romance'dan sonra ikinci aşamaya geçmek zorlaşır. çünkü duygular varken tenin anlamı kalmaz sadece ruhların sevişmesiyle olay sonlanır.