Şüphesizdir ki, bulunduğu sistemde dengeleri tamamı ile değiştirebilecek yeterliliğe sahip en gelişmiş "bilinen" varlık insan.
Evet, kelime yabancılaşmaya sebep oluyor, farkındayım, ama aslında o insan sizsiniz, benim, hatta o ve diğerleri.
Nedense dengesizliğimizin bir köşesine sıkışıp kalmış ilginç bir üstlenmeme güdüsü var, sanırım algıda yaşanılan güçlük bu nedenden kaynaklanmakta. Hatayı yapan hep "o", değil mi?
Seçimlerden bahsediyorduk.
ilginç bir ikilemi var "seçim" kelimesinin. Tıpkı full metal jacket'da sözünün geçtiği gibi, doğamızın tam kalbindeki büyük bir ikilem, ruhumuzdaki ayna aslında.
Yönlendiriyoruz kendimiz, her anımız bir seçim,
Yoldaki dilenciye para verebiliriz, bu bir seçimdir, etkisi bilinmese de bir şekilde yönlendirir hayatımızı.
Para isteyen dilenciyi tekmeleyebiliriz, bu da bir seçimdir, bu da hayatımıza yön verir.
işte sorun burada ortaya çıkar, dilenciye para verdiğimiz zaman "iyi" bir davranış sergilemiş oluruz, çünkü içinde yaşadığımız dünya değerlerine göre empoze edilen "doğru" budur.
Dilenciye tekme attığımız anda ise süreç daha farklı işlemeye başlar çünkü toplum değerlerine göre "yanlış" yapmışızdır, ziller çalmaya başlar.
Hemen listeye bakılır, şiddet = Yanlış = ceza,
Ve sonucunda yaptırım uygulanır.
Bir sorun da burada ortaya çıkar, tekmeyi attıktan sonra kaçabilir, ya da bizi görüp yanımıza gelen polis memurunu yumruklayabiliriz. Peki toplumsal normlara göre yaptığımız yanlışın cezalandırılması, pasif olarak bizim seçimimiz midir, yani şiddet uyguladığımız anda sadece hayatımızı yönlendirmekle kalmamış, pasif olarak cezalandırılmayı da mı seçmişizdir, yoksa o anda bir mekanizma rutin işleyişi bozarak seçim özgürlüğümüze, ve seçimimize mi müdahale etmiştir?
Ya da şöyle ifade edeyim,
Eş zamanlı paralel bir evrende, gösterdiğimiz etkiye oluşan tepkinin, seçimlerimizle bileşkesi "gerçeklik" olarak bellediğimiz zamanımız ve evrenimizle hangi farklılıkları gösterecekti?
Peki yaptığımız seçimlerin çevre ve diğer kişilere etkilerinden bahsedelim..
Herkes binsin, varsayım trenimiz kalkıyor!
Maddi durumu pek iyi olmayan bir ailenin çocuğusunuz. Bir sabah kalkıyor ve babanızın dolabında sakladığı tüm ve son maddi birikimini alarak terkediyorsunuz evinizi. 3 ay içinde aileniz ödeyemediği borçları yüzünden evden atılıyor, 2 göz, daha minik bir eve geçiyorlar. Artık babanız 2 işte birden çalışmak zorunda ve anneniz bir ev hanımı değil, bir temizlik görevlisi.
Hırsız!
Başka bir şehre gidiyorsunuz, babanızdan çaldığınız son parayla ufak bir iş koyuyorsunuz, 6 ay sonra elinizde çaldığınızın 2 katı miktarda para olduğunu görüyorsunuz, ikinci mağzayı açıyorsunuz, 5 sene sonra koca bir mağza zincirinin sahibisiniz ve elinizde çaldığınız paranın tam 100 katı var.
Bir ev alıyorsunuz, bir de araba. Tapu, ruhsat, gerekli belgeler, bir mektup, anahtarlar, ve çaldığınızın 10 katı bir nakitten oluşan bir paketi ailenize yolluyorsunuz.
işte paradoks burada başlıyor. Yaptığınız... Ne dersiniz buna?
Topluma göre iyi misiniz yoksa kötü mü? Yardım sever misiniz yoksa sadece basit bir hırsız olarak mı devam ediyorsunuz hayatınıza?
Derinlere inmeye devam ediyorsunuz.
Bir ailenin hayatını ödünç aldınız, 5 yıl sonra modifiye edip geri verdiniz.
Ancak sizin yaptığınız hırsızlık sayesinde mağzalarınızda çalışan 500 aile babası eve ekmek götürüyor şu an.
Siz o rezil hırsızlığı yapmasanız onlardan ikisinin maddi sorunlardan dolayı bunalıma girip intihar edeceğini, diğer ikisinin de ailesine bakamayacağı için evi terkedeceğini düşünelim. 300 insandan sadece dört tanesi evet, 4 x 3 = 12 insan şeklinde 4 aile. Gayet iyimser bir tahmin.
2 insanın hayatını 5 sene için cehenneme çevirdiniz, sonrasında ise batırdıklarınızın küllerinden inşa ederek en iyimser tahminle 14 insanın hayatlarını kurtardınız.
işte bir sorun daha.
Seçim sadece bizim için mi? Yoksa toplumsal değerlerin genişletilerek, risk ile yoğurularak, yeni hayatlar vermeye müsait hale getirilmesinin kabul edilebilirliği nedir?
Hayatımızda verdiğimiz kararların evren üzerindeki etkileri hala bir sır değil mi?
Komplo teorisi değil, bunun adı istatistik. Bir bilim dalı.
Peki ya kader?
Toplum tarafından kalıplar içinde bize sunulan paket kurallar ve kabul edilebilir normların kazandırdıkları ve kaybettirdikleri neler?
Bunları kabul ederek, yine toplum tarafından "iyi" olarak lanse edilen kaç fırsat, yaşam biçimi ve davranışı tepiyoruz?
seçeceği şeyin, birden fazla olması şansına sahip insanların tercih yapmasıdır. seçim yapmak kolay değildir, kararsızlıklar yaşatır ama ya tek şansınız olsaydı? seçmek ve seçilmek güzeldir.