Cinayet masasından iki dedektif bir seri katilin peşine düşer. Bu katil, cinayetleri dünyayı yedi ölümcül günahtan temizlemek için işlemektedir. Bu günahları işleyenlerden bir liste yapan katil, kendini tanrının görevlisi sayar ve kurbanlarını acımasızca öldürür. dedektifler farkeder ki: işlenen cinayetlerle , yedi ölümcül günah arasında benzerlikler vardır...film günah işlerseniz mutlaka karşılığını alırsınız temasıyla işlenmiştir... film yağmurlu, kasvetli bir şehirde geçmektedir. ama hangi şehir olduğuna dair bir ipucu yoktur.filmin sonu son derece şaşırtıcıdır.*
filmin başlangıcında bir adamı, jiletle parmak derisini kazırken görürsünüz.filmin sonunda bu kişini parmak izlerini yok eden john doe olduğunu anlarsınız.
john doe cinayetleri işlerken herkesi işlediği bir günahtan dolayı öldürmez. her günah için bir kişi ölür.
oburluk: şişman adamın ölümcül günahıdır, ölmüştür.
açgözlülük: savunma avukatının ölümcül günahıdır, ölmüştür.
tembellik: yatakta bağlı duran adamın ölümcül günahıdır, ölmüştür.
gurur: zengin kadının ölümcül günahıdır, ölmüştür.
kıskançlık: john doe nin ölümcül günahıdır, ölmüştür.
şehvet: fahişenin ölümcül günahıdır, fahişe ölmüştür, cezasını fahişeyi tutan adam çekecektir.
öfke: dedektif mills in ölümcül günahıdır, john doe ölmüştür, cezasını çekecek olan dedektif mills dir.
john doe : 'her sokak köşesinde, her evde, ölümcül bir günah görüyoruz ve hoş görüyoruz. hsş görüyoruz çünkü sıradan , çünkü olağan... sabah, öğle, ve akşam hoş görüyoruz. hayır, artık olamaz. ben örnek oluyorum ve yağtığım şey şaşırtacak, incelenecek ve izlenecek...sonsuza dek..'
john doe : 'insanların dikkatini çekmek için onların omuzlarına dokunmanız artık yeterli değil. onlaranbir balyozla vurmanız gerekiyor'
william somerset : 'ernest hamingway bir yazısında şöyle der: hayat güzeldir ve onun için savaşmaya değer, ben sadece ikinci kısmına katılıyorum.'
öfke yüzünden ölen john doe olmuştur ama bu günahla yaşamı boyunca yüzleşecek olan kişi millstir. bu da katilin eserinin mills yaşadığı sürece sürmesini sağlayacaktır. yani yedi günah en ustaca şekilde tamamlanmış oluyor.
bir filmin finalinin muhteşem olmasının filmi muhteşem yapmasına verilebilecek belki en güzel örnek. ayrıca, zeka üzerine kurulmuş senaryoların hakettiği başarıya ulaşmış harika bir film.
--spoiler--
filmin sonunda dedektif mills sarjoru katilin ustune bosaltiyor ve son gunah olan wrathin tanimina uyuyor. fakat alternatif sonda ise anlik bir duygu patlamasiyla sadece tek kursun sikiyor, wrath tanimina tam olarak uymuyor.
--spoiler--
--spoiler--
i'm trying to tell you how much i admire you, and your pretty wife... tracy? it's disturbing how easily a member of the press can purchase information.
this morning i visited your house, after you'd left.* i tried to taste a simple man's life, i tried to play husband. it didn't work out. * so i took a souvenir... * her pretty head... *
--spoiler--
orta 3 yılları yurttayız, dershane felan derken rahip hayatı yaşamaya başlamışız; edüt salonunda arkadaşlar toplanmış bilgisara bir film atmışlar, tesadüfen geçerken içeriden parlayan işikları sevip salona dalıverdim, herkesin yüzü asılmış ama gider şikayet ederim diye beni kovma cüreti gösteremediler. filmin ortaları felan, olum bu adamın karısı hapı yuttu cümlesi dökülüverdi dudaklarımın arasından. karanlıkta bana dönen yüzlerin iğrenç başılarını bugün dahi hatırlar, ürperirim.
önce filmin kitabını okumuştum ortaokulda. 7-8 sene sonra ise bugün ilk kez izledim seven'ı.
kitapta anlaşılsın diye bazı şeyler özellikle vurgulanmıştı. bazıları aklımdan hiç çıkmadı. örneğin john'un evindeki tüm duvarlar siyaha boyalıdır.
filmde ayrıca hangi şehirde oldukları açık değildir. böylece pisliğe bulanmış bu şehrin, aslında herhangi bir yer olabileceği izlenimi verilmek istenmiştir herhalde.
somerset'in düşünceleri ise olayı noktalar. bir doktor adayı ve somerset'in dünya ile ilgili düşündüklerini tamamen paylaşan biri olarak aynı sıkıntıları yaşadığımı bir kere daha farkettim. ne yaparsak yapalım, hayat neyse odur.
seven, bu açıdan da çok iyi bir filmdir.
Morgan freeman ve Brad Pitt'in başrollerini paylaştığı Hollywood filmi. Süpriz sonu izleyicileri etkiler genelde. 1995 de vizyona giren film şimdiden klasikler arasında gösterilmekte.
--spoiler-- Kevin Spaceynin yine manyak karakteri canlandırdığı ve yine finalde olayını yaptığı film. son sahnede Milles' * ın yüzündeki çaresizlik filme son noktayı etkiliyci bir biçimde koymaktadır.
--spoiler--
filmdeki seri katilin (kevin spacey) repliği. bu sözü, brad pitt'in medyayla ilgili bi göndermesinden sonra söylüyor;
brad- iki ceset daha toplama gitmiyoruz değil mi john? bu çok şaşırtıcı olmaz. gazeteleri de düşünmek gerek değil mi?
kevin- birinin seni dinlemesi için omzuna dokunuvermen yeterli değil artık. balyozla vurman gerek. o zaman seni pür dikkat dinlerler.
filmin anafikri de burdan geliyo diyebiliriz.
ve filmin son sahnesi. morgan freeman karanlıkta son sahneden ayrılırken yanındakine şöyle der;
-ernst hemingway şöyle demiş: dünya güzeldir, ve uğruna savaşmaya değer. ikinci bölümüne katılıyorum.
kaçmaması gereken süper kurgulu bir film. hiç yoksa son 20 dakikadaki dialogları için seyredilmeli. brad pitt ve sistemle ilgili filmlerine (bkz: fight club) kayıtsız kalmayanlar için güzel bir film. ancak fight club kadar felsefi altyapılı bir film beklemeyin.