''ne dedik bilmiyoruz ne olacak bilmiyoruz ne yaptık bilmiyoruz yaşıyoruz be abi neden mi onuda bilmiyoruz'' adam birasında patlayan kopukleri sayarken bunları geçirdi kafasından herşey aslında farklı olabilirdi.o gun o bara uğramamış her zaman söylediği birayı soylememiş barmen o saatlerde çalınan parçayı açmamış olabilirdi.
işte o zaman yine gecirdi kafasından aşkın olmadığını bir alıntı yaptı kendince sevdiği kitabın 35. sayfasından: '' aslında aşk yoktur'' aşk sadece o caddenin 24. metresinde cebinden telefonu düşürdüğü yolu geçmesi sonucu 10 saniye daha uzadığı ve o kişinin köşeyi dönmesinin sonucu çiçekçiye ugramasından dolayı kaybettiği 10 saniyede insanın karşısına çıkan bir durum değil midir.
yada şöyle aşk iki kişi arasında yaşanmaz. nedenmi ? çünkü bir kişi kendisi,olmak istediği kişi ve ikisi arasında kalan kişidir.yani bir kişi aslında 3 kişidir karşı cinste öyledir yani aşk iki kişi arasında yaşanmaz altı kişi arasında yaşanır işte bu durumdan mütevellit ilelebet bir aşktan bahsetmekte saçmalıktır. zaten, aşk sadece olasılıkların toplamından çıkan olasılıksızların farkı da değil midir.
bazen düzü görmek için tersi yaşamak gerekir; aklın başa gelmesi için de saçmalamak gerekir. tıpkı amuda kalkınca yahut bacakları duvara yapıştırıp havada tutunca beyne kan gitmesi gibi garip bir durumdur.
yok yere, öyle birden, hiç tanımadığın birine bir anda bağlanmak, her sözünün sana söylendiğini sanmak, tek amacının sen olduğunu düşünmek ve sonunda da anlamaktır saçmalamak. ve saçmaladığınızı anlıyorsanız umut var demektir.
güne ne iyi başlamaktan ne de kötü başlamaktan bahsedeceğim. başı sonu belli olmayan bir yazı .. yazmak. yazmak güzel şey . otobüse binmekten nefret ediyorum ama. takıntılı olmak da ne fena. insanlar takıntılı kişilerden cüzzamlı gibi kaçıyor. takıntılıyım , mutsuzum. insanlar. insan. canım geçen gün mfö'nün mecburen şarkısını dinlemek istedi. ama walkmanden. mp3 veya da ipodtan değil. walkman. o olsun. otobüsler çok pis insanlarla dolu. sevmiyorum otobüsleri. insanları da . ama otobüsteki insanlardan daha da nefret ediyorum. bence insanlar otobüsteki insanlar ve otobüste olmayan insanlar olarak ikiye ayrılsın. insanlar, ikiye ayrılan insanlar ve paramparça olan insanlar olarak da ayrıca bi kategoriye ayrılsın. ben paramparça olan insanlar kategorisine girerim kuvvetle muhtemel. olasılıktan nefret ederim. hiç jambon yemedim. hiç hem de. bir de kokoreç. yemek de istemiyorum. kokoreçi. kokar o bence.
havalar ısındı. ne ani oldu. alıştıra alıştıra yapsınlar şöyle doğa olaylarını ya.. ne sinir bozucusun mikail. hiç sevmiyorum seni. dengesizsin zira. dengesiz insanlardan da nefret ediyorum. çünkü ben de dengesizim. benden daha dengesizlerden acayip korkuyorum.
aptallık nasıl bi duygu bilir misiniz? biraz şizofreni ve paranoya katıklı bi aptallık delilik ve dahilik arasındaki ipince çizginin üzerinde dolaşmak gibidir. nasıl mı? anlatamam ki. anladığım şeyleri anlatamamak gibi bi sorunum var. ama anlatabildiklerimi de anlayamayan bir sürü insan.. var...
ne var ki şimdi? ne oldu? otobüste ayakta kitap okuyan kız benim. ne var yani? gaayet de başarılıyım bu konuda.
haftanın ilk günü. haftanın ilk günü pazartesi olmak zorunda mıydı? salı olsaydı ne olurdu? şey. pamuk helva. pamuk helva pamuk helva ve de pamuk helvacık. güzel değil mi? ama yapış yapış olmasından hoşlanmıyorum.
sütlaç. bi de sakızlı muhallebi. dün tarifine bakmıştım. yapıcaktım ama . yapmayacağım. öyle işte. ıhıh yapmıcam.
kelimelerin pompalı tüfekten patlaması gibi söylenmesi durumunda ortaya çıkan durumdur. Kelimeler saçma edası ile ordan oraya çeşitli bölüşmelerle dağılır gider can yakar ne olduğunu anlayamazsınız.
ben var ya, bir zamanlar tuhaftım. bazen hala bir zamanlardaki tuhaflıklara seyahat ederken servis parası vermiyorum. çünkü bazı eziklere kapak olmuş maçtır. fenerbahçe kolektif futbol oynarsa fok balıkları yalnızlıktan gebermeyebilir. ancak fenerbahçe ile fok balıkları ilintili değildir. birbirinden bağımsız değişkenleri tasvir eder yaz aşkları. yayakalmak kışın ortasında fevkalade sikik bir duygu olmakla beraber sabah kahvaltısını düzenli yapmak bir gün uyku düzeninizi oturmanızı meme.
tm arkadasınla birlikte nobetci olan kimya hocani gorunce saclarinla yuzunu saklamaktir. sen suratini saklarken kimyacinin basinda dikilmesi ve suratini actigin anda kimyaciyi gormektir. orda olan ogretmenlerin de sizinle gulme krizine girmesidir. kimyacinin gormeyen ogretmenler icin ogretmenler odasinda taklidini yapmasidir. ve tabi kimyacinin sizi gordugu her yerde kahkahalar atmasidir.
Tanımdan daha çok örnek vermek gerekirse sıra arkadaşımın canı sıkıldığında yaptığı şeylerden.
Ne zaman sonu -men le biten bir kelime duysa bir süper kahraman nidasıyla;
-Yönet-Men
-Çi-Men
Sonu -at la biten kelimelerin -at a kadar olan kısımını kağıdın içine yazıp sonra sağa sola atarak;
(Kağıdın içine "tok" yazılmıştır)
-"Tok at"tım ( tokat atmayı kastediyor.)
(Boş kağıt atılarak)
-Sadece "at" anladınız mı? Hani hayvan olan.(Tamam hadi saçmalıyosun neden açıklama ihtiyacı hissediyosun.)
Asıl sorulması gereken soru neden hala yanında oturduğumdur.