Bir cuntanın darbe hazırladığı, Genelkurmay Başkanlığında yazılan bir planınele geçirilmesiyle kanıtlandı.
Bu şartlarda yapılabilecek iki şey var ordu açısından.
Birincisi, ordu hukuka uyardiyerek içlerindeki cuntacıları temizleyip yargıya sevk ederler ve suçlu bir ordudurumundan çıkıp disiplinsiz ve dağınık bir orduolduklarını kabullenirler.
Ya da cuntacılarasahip çıkarlar ve bütün orduyu suçluhale getirirler.
Şu ana kadar yaşanan gelişmeler sanki Genelkurmay, ikinci yolu seçecekmiş izlemini uyandırıyor.
Kendi içlerindeki darbecileri temizlemek yerine bütün orduyu suçluilan edecek bir pozisyonu tercih eder gibiler.
Ve, darbecilerikoruyabilmek için yeni bir suç işlemeye hazırlanıyorlar.
Askerî savcılık, darbeplanı hakkında soruşturmaaçmak istiyor.
Askerî savcılığın soruşturmaları nasıl yürüttüğünü Albay Çiçek olayında çok net gördük.
Albayın imza sahtekârlığını görmezden geldiler.
Böyle bir belge olmadığını söylediler.
Dosyayı kapatmaya kalktılar.
Sivil savcılar ise dosyayı açık tutmak ve soruşturmayı sürdürmek için ısrar ettiler.
Bu dosyanın yeniden askerî savcılığa gitmesi herhalde yeniden kapatılmasıanlamına gelecek.
Ama askerî savcılık soruşturmaya el koyamaz.
Çünkü yeni çıkan yasaya göre askerî yargının darbe suçunu soruşturma yetkisi yok, bu yetki sivil yargıya ait.
Bunu zorlamak suç işlemek anlamına geliyor.
Sanırım generaller durumu hâlâ göremiyorlar.
Onların hukuksuz eylemlerinin ne halk arasında ne de medyada destekçisi kaldı.
Bugüne kadar orduyu körü körüne destekleyen, ordunun hukuksuzluğuna kılıflar bulmaya çalışan gazetelerle yazarlar bile bu son olay karşısında pes ettiler.
Daha fazla ısrar edebilecekleri bir durum değil çünkü bu.
Yalçın Doğan ın dün Hürriyet gazetesindeki harika yazısında saptadığı gibi yüz yıllık ittihat Terakki geleneğibu planın ortaya çıkmasıyla sona erdi.
Ordu daha fazla siyasetin içinde kalamayacak.
Politikacılığı bırakıp askerlik yapacak.
Ama işlenen suçların cezasız kalacağına dair bizim generallerde öyle köklü bir alışkanlık var ki bu apaçık gerçeği bile göremiyorlar.
Bir dönemin kapandığını anlayamıyorlar.
Bu yüzden hâlâ askerî savcılıkmanevrasıyla bu davayı sivil savcılardan askerî mahkemelere taşımaya uğraşıyorlar.
Bunun yapamazlar.
Ordu, bu darbe planının bedelini ödemeden, kendi içinde temizlenip arınmadan, yola devam edemez.
Cuntacıları ayıklayacaklar.
Disiplinli askerler olacaklar.
Sivillerin emrine girecekler.
Silahla siyaset yapamayacaklar.
Kıbrıs meselesinden Kürt açılımına, türban konusundan cumhurbaşkanlığı seçimine kadar kendilerini ilgilendirmeyen her konuda Türkiye nin politikasını belirlemeye kalkan, dış politikada yapılacak hamlelerin önünü kesen bir ordu olmayacak artık.
Bugüne dek Türkiye nin yaptığı her açılımı, ileriye doğru atılan her adımı engelleyen, demokratikleşmeye geçit vermeyen, kendi halkını fişleyen, korkutan, sürekli darbe planları yapan, siyasetçileri tehdit eden bir ordu ne dünyanın ne Türkiye nin bugünkü gerçeğine uyuyor.
Darbe planının orijinaliyle birlikte gelen ihbar mektubundakiayrıntılar, ordu içindeki demokratinsanların da bu gidişten hoşlanmadığını ve kendi kurumlarındaki bütün suçlarınfarkında olduklarını gösteriyor.
Üstelik halk, generallerin saygısız ve aldırmaz tavırlarından da bıktı, eşi türbanlıdiye bir cumhurbaşkanının seçilmesine müdahale etmeye kalkmaları, kendi cumhurbaşkanlarına saygısızlık etmeleri, kendi ülkelerinin parlamentosunu küçümsemeleri, başbakanın emrindeolmayı bir hakaret sanmaları, kendilerini devletgibi görmeleri, JiTEM türü kanunsuz yapılarla suç işlemeleri, insanlara andıçlarla iftira atmaları, darbe planları yapmaları, Ergenekon sanıklarına sahip çıkmaya kalkmaları, adalete müdahale etmeye çabalamaları herkese yeter artık dedirtti.
Benim samimi ve dostça tavsiyem, böyle askerî savcılıkmanevraları gibi yasalara aykırı manevralardan vazgeçip yasalara uygun davranmaları.
Yasasızlıkdönemi bitti.
Generallerin şimdi hukuka, yasaya, devlet ciddiyetine, disipline alışma zamanları.
Bunu halktan gelen sert bir komutla yapmak yerine kendiliklerinden yapsalar herhalde daha iyi olur.