arkadaşın tişörtünü yırtma. hay sıçayım hala hatırlıyor ve utanıyorum. bir ev partisinde çok içmekten değil ama inanılmaz hızlı içmekten çok fena çarpıldım. hatta balkondan aşağıya önce işeyip, sonra kustuğumuzu hatırlıyorum. kusmadan evvel bir arkadaşımın tişörtünde çok ama çok küçük bir sökük vardı, serçe parmağımla genişletip büyüttüm ve adamın tişörtümü kafam girecek şekilde bildiğin yırttım. şaka gibi amına koyayım ya, niye bana o an bir yumruk atmamış diye çok merak ediyorum. sorduğumda da olur öyle şeyler diyor. acaba bana ana avrat gitti de ondan mı yırttım, bu da o yüzden mi canın sağolsuna yatıyor lan. ah amına koyayım, o geceyi bi komple hatırlasam.
yıl 2013 ya da 2014 yer krakow polonya. macar arkadaşla 50lik vodka kolayla götürülür ardından puba gidilip pubdaki insanlarla beer conteste girilir ve de hep kazanılır tahminen 9 10 bira tek dikişte en uzunu 8 saniyede olacak şekilde içilir. ardından yurda dönmek için otobüse binilir otobüste macar arkadaşla almanca cümleler uydurulur bizi duyan ve almanca okuyan iki polak kızı aa siz almanca biliyo musunuz diye sorar biz de natürlichlerle danke schönlerle kızlara yazılırız kızlardan biri bizimle aynı yurtta yaşamaktadır kızların facebookları alınır yurda gelinir kıyafetler değiştirilirken pantolon kısmında fail olunur ve yere düşülür. pantolon ayak hizasında üst çıplak boxerla bir biçimde zeminde uyunur. o esnada bizle takılmak isteyen polak kızları tekrardan odaya gelmiştir ve beni o halde görünce çığlık atarak kaçarlar olay yerine yakın bi arkadaş hemen fotoğraf çekip anı ölümsüzleştirir. akabinde o kızlardan biriyle 1 2 ay takılınır ve o foto 1 aya yakın macar arkadaşın masaüstü fotosu olarak kalır.
ne kadar içtiğimi ne içtiğimi nerde içtiğimi hatırlamayacak kadar çok içtiğim bir gün manitamın gözleri önünde çıkarıp boş yatağın üstünde duran montlara gömleklere işemişim. manita beni bırakmadı ona rağmen. düşünüyorum da türk kızının önünde yapsam neler olurdu acaba.
ispanyol arkadaşlarla oynanan shot oyununda 50lik vodkayı sek götüren ben bi de o kafayla cluba gitmeye çalışırım. club önüne gelince şeklim şemalim aynen çekme o karıyın amk diyen adam gibidir. arkadaşlar cluba giremeyeciğimi anlayınca bir taksi tutarlar taksici bakar adam kötürüm 50 zloty ister arkadaş verir bana da sıkıca tembih eder sakın başka para verme diye. taksiye biner binmez böööghgh diye kusmaya başlarım poşet vardır önümde fakat nasıl becerdiysem taksinin içine kendi üstüme filan hep kusarım. bunun üzerine indiğim yerde taksici bi 50 daha ver yoksa polisi ararım der ve bi 50 daha sızdırır. yurttan arkadaşlar çoktan aranmıştır dikkat sarhoş is coming diye ve 2 arkadaş kollarıma girip beni yurda götürür.
7 yaşındayken bir köy düğününde gizlice rakı içip ve sarhoş olup gelinin babasının masasının başına gidip ''benimle evlendir, ben seviyorum x'i'' diye bağırıp ağlamak...
Radiohead'in all i need şarkısını barda sahneye çıkıp söylemiştim.
Ama nasıl bir özgüven patlamasi yaşamışim.
Sonra indim sahneden herkes alkışlarken bizimkiler dalga geçiyor.
Meğersem şarkıyı hiç söylememisim.
Arada türkçe cümle bile kurmuşum.
Sarhoşluk böyle birşey.
normalde sevişmeyeceğin orospularla sevişmek ve sabah bin pişman olarak ayrıca da feci bir baş ağrısıyla uyanmak.
(bkz: içki tüm kötülüklerin anasıdır)**