bir home party esnasında bangır bangır çalan müzik ve eğlenen insanlar arasında, yanan şöminenin yan tarafına bir minder koymak suretiyle uzanıp, yanına gelen erkekleri takmadan orada uyuyabilmektir. sabahleyin uyandığında herkesin çift olduğunu görüp "bu geceyi de yalnız geçirdik" olgusundan "ben ulaşılmazım" durumuna geçişe sebep olmuştur.
fenerbahçe' nin sampiyon olduğu gece sokakta
eyar: - ibne fener olamazsın şampiyon...
arkadaşlar: - oğlum fener şampiyon oldu sen neyin kafasını yaşıyon.
eyar: - olamaz olamaaaaazzz. ibne fener....... öggggghhh! ben fena oldum ne koydunuz len benim kadehe...
unıversıte de cafe sahıbı yılbası partısı duzenlemıstı. bızde ev de vodka ıcmeye basladık, hafıf demlenıp partıye gecıcez. ( bu arada ılk kez vodka ıcıyorum.) 4 bardak vodkadan sonra partıye gectık, ama hala bır sey yok bende. partıye geldık, ben 3 tane daha ıctım vodka, hatta uzerıne denızlı sarabı. sıgaraları saymıyorum bıle. vodkanın etkısını sonradan gosterdıgını bılmıyordum. hatta artıstlık yapıyorum cocuklara, neyse sıgara, alkol derken ben ıstemsızce guluyorum. partıye katılan astsubay'ın masasına gıdıp: naber lan y#rram demısım, o da bana: ıyıdır senden y#rram demıs. anlayacagınız o da ben de kafa gıdık. neyse mıkrafonlu lavugun bırı; partıyı duzenleyen ramazan bey ( ısmı attım ) ve esını sahneye dans etmek ıcın cagırıyor. pıst bosalmıs ve ramazan bey esı ıle romantık dansı etmekte, ben dururmuyum. masadan bır hısımla kalktım ve " dırn dırn dırn dırn" dıyerek guya ankara havası efektı verecem . kalktım onların dıbınde ankara havası oynuyorum. bızım arkadaslar geldı benı tutup masya oturtmaya felan calısıyorlar ama nafıle her fırsatta kalkıp ankara havası oynamısım. tabı ertesı gun agzıma sıctılar...
sevgiliye sinirlenip yanından koşarak uzaklaşmak arkandan geldiğini görünce ben eve gitmiyorum burda uyucam diyip kamyonun altında oturma eylemi yapmak.
bundan iki yıl önce üç kız birimizin evine gittik. evde viski, bira, şarap ne varsa sildik süpürdük. hatta beyaz şarapla birayı karıştımak gibi pislikler yaptığımızı da hatırlıyorum. biz baya içtik işte, sonra x dediki dışarı çıkalım. klasik muhabbeti yaptık tabiki; 'çıkalım kızaaam zaten ben şarhoş değilim ki yaa'. bunu söylerken ben dünya nın her hareketini hissedebiliyordum, dönüyorduk, yemin ederim bi ara ay bana doğu geldii gittii. sonra biz dışarı çıktık, 3 kızız başka kimse yok yanımızda. indik bostancı sahile. normalde 'ayy ayyasşlar var orda. gitmem ben bostancı sahilee' derdik. ama o an bizde ayyaş modundaydık, hiçbirimiz ses çıkartamadan gittik. dilenci bi adam bankta oturuyordu başladık onunla muhabbette: 'abiii sen niye dilenionyaa?' 'git başımdan manyakk mısın nesin.' gibi çok sıcak bir diyalog geçti aramızda, ama tam hatırlayamıyorum maalesef. adam bizi uğurlayınca biz de kalktık, migrosa girdik. orda çok yakışıklı bi adam var, çalışan. biz viskinin etkisiyle fısıldaştığımızı sanıp bağıra bağıra konuşuyormuşuz. adam yanımıza gelip 'öhöhö hanımefendi biraz sessiz olursanız sevinirim' dedi. yüzlerimiz kızarmış halde çıktık ordan. sonra eve geldik, bi kaç badak kırıp sızmışız.
gece saat 4 te hız gösteren radar levhasının yanından koşarak geçerek kaç km/s hız yaptığınızı görüp eğlemek ve bu olayın sarhoş arkadaşlar arasında bir yarışa dönüşmesi. evet bazen mal olabiliyoruz.
kaybolmak. evet bildiğin kaybolmak ve arkadaşlarının da seni gözden kaybetmesi, onların da bulamamaları.
en son kendini yolun ortasında ve durduğun yerde dönüyor olarak bulmak.
sabah saat 5, arabada cansu, ben, kıvanç, emre balgata doğru gidiyoruz. arabayı emre kullanıyor. günlerden artık pazar olmuş,sonra kıvancın kankasından telefon geldi eren diye bi mal var kaybolmuş, neyse bunun evinin önüne geldik kıvanç indi evine bakmak için * bizde arabada oturuyouz. evin tam karşısında ispanyol elçiliği var. emre arabadan indi, dedik nereye gidiyosun? ben bi bakıp gelicem dedi. neyse bizde arabanın içinde hala bunların dönmesini bekliyoruz. sonra biranda elçiliğin kulübesindeki adam arabaya koştu ;
cansu: abi noluyo
ben: ne biliyim noldu amca hayırdır?
görevli: arkadaşınız elçiliğe işiyor sizi güvenliğe almak zorundayız
tam o saniyede emre geldi, adamı itti, biz kıvancı orada bırakıp kaçtık. o anki korkuyu, heyecanı gerçekten daha önce yaşamamıştım. böyle mal arkadaşlara sahip olmak bazen güzel, eğlenceli olsada içeri atılabilirdik. kurunun yanında yaşta yanabilirdi. sarhoşluk kötü, haram bikere.