bir yaz gecesi önünden geçilen binaya tırmanmaya çalışırken ikinci kattan düşmek. Düştükten sonra o binanın askeri bina olmasını öğrenmek ve köşelerdeki kameraya küçük emrah bakışla karışık sevimli görünmeye yönelik bi gülümseme ardından topuk.
sarhoşluğun dozunu kaçırıp yapmak istemediğin eylemlerde bulunduğunda kötü olan durum.
hani o ilk bira ile "ben zarhoş değilim" arasındaki evre en olması gereken en güzel anıları yaratan evredir. işte o zaman yapılanlar eğlencelidir.
bir tık aşağısı muhabbet, bir tık yukarısı ise rezilliktir.
olmadık yerlere idrar ve dışkı yapılması, kusmak. insanlar sarhoş olduklarında içinde saklı olanları dışarı dökmek için cesaretlenirler ve böylece rahatlarlar fakat kendilerine geldiklerinde hiç bir şey hatırlamamaktadırlar. sarhoşken yapılanlar insanı genellikle rezil eden davranışlardır. sarhoş olunduğunda mümkün ise hemen evin yolu tutulmalı, ortalığa çok zarar vermeden uykuya dalınmalıdır.
yaklaşık bir ay önce hoşlandığım kıza yaptığım ve kendimi rezil etmemle sonuçlanan olay;
evde alkolün dibine vurmuştum, sevdiğim kıza faceden ilanı aşk etmiştim ve o reddetti. bense hemen sonrasında " arkadaşla iddiaya girmiştik, sana çıkmak teklif edip edemeyeceğim konusunda. kusura bakma seni alet ettik. " diye bir mesaj yollamıştım ve kız beni arkadaşlarından çıkardı. ben ise sabah uyandığımda yaptığım salaklığa yanıyordum. işin kötü yanı ise her hafta aynı kızı görmek zorunda olmam. yüzüne bile bakamıyorum utancımdan.
sarhoşken yapmaya bayıldığım şey arkadaşların içkisinin yerine su doldurmak.
Müthiş bir şey. illa ki yaparım her içtiğimizde. Diğer gün hatırlatıp gülmek ayrı bir zevk tabi.
Ikincisi sarhoş arkadaşları videoya çekmek. Benim gibi sarhoş olamayan arkadaşlara tavsiyemdir, içmenin başka türlü tadı çıkmıyor, illa ki muziplik yapmak lazım.
mc donald's dan atıştıracak birşeyler almakla meşgul olan arkadaşların yanında çıkıntılık yapıp, tezgahtaki çıtıra 'siz de devekuşu eti var mı?' diye sormuşluğum var. hayal meyal hatırlıyorum da, kız gerçekten çıtırdı. devekuşu nerden düştüyse akla.
