samimiyet

entry171 galeri11
    46.
  1. nesli tükenmekte olan insanlarda bulunabilecek son zamanlarda nadiren görülmüş his.
    1 ...
  2. 45.
  3. çikolatalı kek gibidir.. çikolatası iyi karıştırılmalıdır..
    1 ...
  4. 44.
  5. aynaya baktığında söylediklerini karşındakine de söyleyebiliyorsan,
    söyleyemiyorsan bile hissettirebiliyorsan,
    hissettiremiyorsan bile aksini söylemiyorsan bu samimiyettir.
    kendine karşı dürüst olabiliyorsan,
    ve
    aynaya bakarken söylediklerini inandırıcı olsun diye defalarca tekrarlamamış ve bir kerede dudaklarından dökebilmişsen,
    bu samimiyettir.
    2 ...
  6. 43.
  7. ''samimiyetin dili yoktur. o, gözlerden anlaşılır.''
    mustafa kemal atatürk.
    3 ...
  8. 42.
  9. bir insanın başka bir insana karşı duyduğu içtenlik, saflık duylarının karşımı ile oluşan ve giderek kaybolan değer.
    1 ...
  10. 41.
  11. samimiyet denizinde yüzen bir sandalım
    gövdem su almaz ahşaptan yapılmıştır
    samiyet denizinde yüzen ama suyu göremeyen
    bir ahmağım.
    0 ...
  12. 40.
  13. herkese yakışmayandır. samimiyet başka bir şey. tarif edilemez. samimisinizdir yahut değilsinizdir.

    doğuştan gelen bir şeydir.

    ya kadınsınızdır ya erkek. arası eh.

    bunun arası da öyle.

    yakışmaz pek kimseye. ya samimisindir, ya değilsindir.
    ben samimi olmayanlardanım maalesef
    ama olmaya çalışanlardanım yine maalesef.
    1 ...
  14. 39.
  15. 38.
  16. orospuların ve godoşların ağzına yakışmayan kelime...
    bazı ağızlarda iğreti durur, bazı ağızlara tam oturur !
    samimiyet, işte böyle bir şeydir...
    4 ...
  17. 37.
  18. 36.
  19. gazeli hariçten değil, taa içten okumak.
    2 ...
  20. 35.
  21. 34.
  22. deger verdigin insanla icilen bir fincan kahvedir... Ictenlikle edilen sohbettir mezesi...
    2 ...
  23. 33.
  24. Her iş için , her konuda aranan, az rastlanılan yegane değer. Yalansız olmak, olumsuzları da dürüstçe anlatabilmek, duygular saklansa bile bunu söyleyebilmek.
    1 ...
  25. 32.
  26. insanların bu konudaki algıları hiç de samimi değil. samimiyetsiz samimiyet tanımları sayesinde her şey bu kadar birbirine geçmiş, karmaşık, saçma sapan.. tıpkı sur içine sıkışmış olduğundan büyüyecek yeri kalmamış şehirlerin hali gibi. haliylen kendine has bir cazibeleri oluyor, ama en güzeli bile ağaçlarla süslenmiş geniş bulvarların yerini tutamıyor.

    samimiyet tanımlarımız çok samimiyetsiz konumuz buydu. genelin samimiyetten anladğı şu, karşımdakinin ifade ettikleri benim isteklerimle örtüşüyor ise, o insan samimidir. örtüşmediği sürece o adam kendini, hayatı, sevgiyi ne bileyim bir şeyleri yanlış anlamış demektir. örnekten gidelim,

    sabitimiz "seni seviyorum" olsun. sevgi karşılıklı ise iki taraf da samimyetten kuşku duymayacaktır. karşılıklılıkta bir problem varsa, sevmeeyen taraf karşısındakinin sevgisini önce samimyetsiz bulacaktır. o kendini aşık sanan zat aslında kendine karşı samimi değildir. özünde problem istediklerimim gerçekleşmemesine bağlı memnunyetsizlik krizidir.

    kişi, kendi istekeleri ile çelişen bekletilere sahip olduğunu, hatta hiçbir beklentiye sahip olmadığnı bile belirtebilir. bu size samimyetsiz gelir, yapmacık ve zorlamadır. bu durumda kendimizdeki empati noksanlığını tespitte hepimiz eksiğiz. kendi eksiklerimizi hakkıyla tespit edip önlemlerini alacak olgunluğa gelemeden ölüyoruz. yapacak bir şey yok demeyelim ama, var çünkü..

    kimseyi samimiyetsizlik ile suçlamayalım. "seni anlamıyorum" diyelim. suçlamadan daha başka, daha kibar kelimelerle, yumuşak ithamlarla yaklaşalım çözüm istediğmiiz sürece tabii. kimisinin, hayatının bir bölümünde, kendisine yalan söylemesi gerekir ihtiyacı olduğunu düşünür. küçük kedi yavrularından korkan insanlar gibi ardına sığındıkları korkularının onları koruduklarını sanarlar, kendi sahtelikleri tepedeki güneş kadar gerçek görünür onlara, yalanın soğuduklarının farkında olmadıkları gibi, o sahte güneşin yalancı sıcaklığından kavrulduklarını düşündükleri için, dostlarını teker teker çıkarırlar üstlerinden, onlara sadece iç çamaşırı gerekmektedir artık. çoğu zaman o iç çamaşırı bile sadece "kullan-at" demektir.

    herkes hayatı, aşkı, insanları, bu bütün döngüyü adam akıllı anlamak zorunda değil. anlıyor olsa dünya böyle bir yer olmazdı sanırım. bal gibi de anlamıyor. bu yüzden samimiyetsizliklerinde samimi olan insanların niyetlerini sorgulama gibi bir arayıştan vazgeçmeliyiz. onlar aslında samimiler. onları itham, suçlama, yargılama hevesimizde biz ne kadar samimiyiz ki? bazen sadece işler istediğimiz gibi gitmediği için onu bunu suçlamadan edemiyoruz.

    bu yüzden öncelikle "it won't be easy, you'll think its strange when i try to explain how i feel" demek isterdim. geç anlamak da adamı samimiyetsizlikle suçlamak kadar aptalca nihayetinde, ve ben geç anladım. "you won't believe me all you will see is a girl you once knew" diye devam etmek isterdim. ben bir şarkıyla anlatmak isterdim benim sayfalara sığdıramadığım hisleri birkaç nota öyle bir anlatıyor ki, ne kadar çok konuştuğuma şaşırıyorum. zamanı olanlar, dinleme şansı olaranlar benim söylemek istediklerimi bir de madonna'dan dinlesinler. o zaman niçin benim için ağlamamaları gerektiğini belki daha iyi anlarlar. "i had to let it happen" bunu da anlatabilirim belki. ama gerçekten "i had to"

    ve son olarak tüm samimiyetimle söylüyorum.

    "the truth is i never left you"

    http://fizy.com/s/100cor
    0 ...
  27. 31.
  28. bireylerin toplum baskılarına rağmen yine bireyliklerinden vazgeçmedikleri anda ortaya çıkardığı , insana en çok yakışan şey. insanı diğer canlılardan üstün kılan yetenek.
    1 ...
  29. 30.
  30. 21.yüzyılda ölmüştür. cenazesi çoktan öğlen ezanıyla gömülmüş olup ruhuna fatiha okumak isteyenlerin duaları kendisine ulaşacaktır.
    0 ...
  31. 29.
  32. bazen de arkadaşınızın ricasını kırmamaktır.
    samimi arkadaş "bu akşam camiye siz de gelin, hadi hadi hatırım için" diye ısrar etmiş ve arkadaş kırılmamıştır.

    cami çıkışı;

    arkadaş: gerçekten hiç bişi hissetmediniz mi lan?

    deist * : olum ben her zaman bişiler hissederim zaten. allah'a yakın olmak için bunlara ihtiyaç duymam.

    ateist *: ben bişiler hissettim valla. çorap kokusu!
    1 ...
  33. 28.
  34. insan ilişkilerinde ilişkinin derecesini belirtmek için kullandığımızdır "onunla pek samimiyiz" gibi.
    bi de laubalilik var bundan çıkıp epey bi gidince solda.
    0 ...
  35. 27.
  36. eğer samimiyetle yapıyorsak, yaptığımız hiç birşeyin bizim huzurumuzu kaçıracak hale gelmesi mümkün olmaz. *
    0 ...
  37. 26.
  38. bay bukowski'yi okuduğunuzda sıklıkla bulabileceğiniz bir şeydir.
    0 ...
  39. 25.
  40. değerlerin menfaatçilik tarafından ezilmesiyle yokolma tehlikesi altına girmiş meziyettir.
    2 ...
  41. 24.
  42. karşınızdaki kişiye gerçekten saf bir sevgi beslediğinizin kanıtıdır.
    3 ...
  43. 23.
  44. GÜN GEÇTiKÇE YiTiRiYOR OLDUĞUMUZ DEĞER.
    1 ...
  45. 22.
  46. ne yazık ki günümüzde bin kişiden birinde bile çok zor bulunan, insanlığın hasret kaldığı davranış biçimidir. sanal ortam sadece internette değil, günümüz hayatının her yerinde kendini göstermektedir. hayat başlı başına sanal olmuştur. sokaktaki insan bile yapmacık ve sahtedir. evde, sokakta ve arkadaş ortamında samimiyet denen şeyden eser bulunmamaktadır. herkes herkese bin türlü yalan söylemekte ve olmayan vasıflarını varmış gibi sıralamaktadır. bir de arkadaş ortamında herkese ayrı bir söylemi olanlar vardır. ali ye başka, veli ye başka tarzında. bunlardan da çok uzak durmak gerekmektedir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük