çocukların ara öğününü oluşturan hazır yiyim.
Küçükken maç sahamız mahalleden dışarıda ve evlere biraz uzak kalmaktaydı. bu alana en yakın ev seher teyzenin küçük bahçeli eviydi. susayınca hep oraya koşardık. bu kahraman teyzemiz bazen bize salçalı ekmek yapardı. evdekinden daha güzeldi.
90 lı yılların sonu, 2000 lerin başı. ananemin evi bodrum kattaydı. annem de babam da çalıştıkları için beni ananem büyütmüştü. sokakta top oynarken acıkınca evin camını çalardım; ''anane benim karnım acıktı''
ananemde haliyle gırla laf söylerdi, ''eve gelmezsen yok yemek falan sana'' diye. dudak bükerdim, eve girmek istemezdim. nasıl gireyim ki, bütün arkadaşlarım sokakta, maç yapıyoruz. giremezdim eve, ben öyle dudak bükünce ananemde kıyamazdı, ekmeğin üzerine kendi yaptığı domates salçasını sürer camdan bana uzatırdı. işte o an, dünyanın en güzel yemeği benim için o olurdu.
anısı vardır yani salçalı ekmeğin bende güzel kardeşlerim.
Küçükken top oynardık mahallede ara ara acıkırdık annemiz hemen ayaküstü sürerdi ekmeğe salçayı. O kadar güzel geliyordu ki anlatılmaz, en baba yemek bile yanında bir hiçti. Şimdi tadına bakıyorum da yenmez be abi. O zamanlar güzel geliyormuş meğer.
En güzeli ekmeklerin dilim halinde kesilip üzerine salça sürülüp ve mozarella konup fırına atıldıktan sonra yenenidir. Gece gece insanı acıktırır kendileri.
Bir jenerasyonun kan ter içinde oyuna ara verip annelerinden isteyerek mideye indirdileri nadide yiyecektir. Bazı midesizler vardı bizim mahallede üzerine şeker de ekiyordu.
çocukluğumun tüm ara öğünü, sırf oyundan geri kalmamak sokaktan eve gelmemek için oynarken yediğim eşsiz lezzet. hala ara sıra canım çektiğinde yapar yerim. eski alışkanlıklar kolay bırakılmıyor.
Çocukların doyasıya sokaklarda oynadığı dönemlerde, acıkma durumunda imdada koşan atıştırmalık.
Cips neyim bilinmez, ya salçalı ya da yağlı ekmek yenirdi.
Akşam ezanından önce de eve dönülürdü.