saksafon sesiyle sahura uyanan elit mahalle

entry18 galeri2
    1.
  1. selam.

    kelebeklere züyuf sahteliği beden tesir etmiş,
    avuçlarında prensesler ezilmiş nazlı düşleri,
    gölgemi yaralayan muhacir terk edişlerinin kanlı tevekkülü
    ve tekerrürü kürtaj edilmiş pembe ömrümün tembel şairi
    şimdi hoşça kal sevgili;
    hoşça kal mavi gözlerin zina tesiri,
    hoşça kal...

    bu anımı sizlere bu liriklerimle tasvir etmek istedim.
    merhaba,
    ben pembe tolga

    ne de güzel şey şu ramazan... bir kabare ciddiyetsizliğinde berdevam ömrümüze dokunan kutsal bir nur, kabinesi imha edilmiş bir bakanın umarsız lobları misali ahenkli, hissi kablel vukusu körelmiş müneccinlerin alın teri, kozmopolit düşlerin musahip dostu, ah militan gölgemizi ak kılan kutsal ramazan; hoş geldin bu pembe adamın yüreğine, hoş geldin...

    insan nasıl mutlu olmasın ki, tenasüp kelamlarım nasıl süslemesin ki günümü?..
    mutluydum elbette, o gün mübarek rambo ayının ilk günüydü. aslında doğrusunu söylemek gerekirse, öğleyin mahallemizin gay imamına rastlayana kadar pek de aklımda değildi. bu gece sahura kalkıp kalmayacağımı sormuş, eğer bu ramazanda da unutursam beni çok teessüf edeceğini dile getirmişti. ben de pembe bir martaval atarak, "elbette aklımda imamkettom" diye yanıtlamış, akabinde de alt dudağına fevri bir öpücük kondurmuştum.
    tanrım bu pembe kulunu affet ne olursun...
    imamişkoyla karşılaşmasam gerçekten de unutacaktım. tenevvürden uzak bu bedenimi derhal cezalandırmalıydım.
    nasıl olur da unuturum bu mübarek ayı?

    düşüncesizliğimi cezalandırmak adına, karşı mahalleden birtakım fakir gençleri zıpkınla yakaladım. ardından dört dakika boyunca beni keyifle darp etmelerini istedim. fakirliklerinin de vermiş olduğu karamsar ruhlarıyla beni gerçekten de şevkle dövdüler. bu yorucu geçen dört dakikanın ardından kahkahalar eşliğinde ayağa doğrulup gençlerin yüzüne 1.000'er tl çarptım. akabinde de beni darp ettikleri gerekçesiyle o'nları kilometrelerce kovalayıp taşladım.
    ne yorucu bir gündü ama... biraz soluklandıktan sonra evime geri döndüm. ama aklımda hala kovaladığım o genç loblu oğlanlar vardı. neyse artık o'nları ramazandan sonra becerirdim...

    eve varır varmaz, odamın girişindeki "uyut" butonuna basarak yatağıma uzandım. uyut butonu; mühendislerimce yorgun bir günün ardından yeterli istirahata erişmem için tasarlanmış, yatağın kenarından çıkan mekanik kollar yardımıyla loblarıma masaj yapan, "klasik müzik çalar" butonuyla paralel çalışarak chopin'in nocturne no 20'sini kulaklarıma yolcu ederek rahatlamamı amaç edinmiş, tüm bu vasıfları yetmezmiş gibi de kanıma melatonin hormonunu zerk ederek uykudan kaytarmamı imkansız kılan bu teknoloji harikası mekanizmayı çalıştırmama yarayan küçük bir botondu.
    uyut butonu'na basışımın ardından hemen uykuya dalmıştım bile...

    tanrım ne de güzel uyumuşum ama...
    geceye kadar deliksiz bir şekilde uyumuştum. saati kontrol ettiğimde sahura yaklaşık yirmi dakika kaldığını gördüm.
    oysaki daha sofrayı bile hazırlamamıştım. mutfağa yürümeye bile üşeniyordum. derhal robotum gri tlg'yi uyandırıp, sahur için hafif bir şeyler hazırlamasını buyurdum. bunu duyar duymaz o güzel krom parmaklarıyla gözümü kapatıp, iki dakika beklememi rica etti. kırmadım onu, bekledim...

    iki dakika sonra gözlerimi açtığımda şaşkına dönmüştüm. ben uyurken sofra çoktan hazırlanmıştı bile. gri tlg'ye sarılıp, devrelerine su döküp birtakım şakalaşmalar yaşadık. beni gerçekten de mutlu etmişti.
    elinde büyük bir tepsiyle karşımda dikiliyordu. gerçekten de hafif bir menü hazırlamıştı:

    kokain suyunda bekletilmiş amfetamin kızartması, bir kap metadon, ekmeğe sürülmüş metamfetamin, ketamin ve pcp.
    bunlar iftara kadar uyuşturucu ihtiyacımı karşılayabilirdi. robotum gri tlg'yi kutlayıp, ardından da teessüf ettim.
    zira içecek hiçbir şey hazırlamamıştı. uyuşturucu orucumu bu şekilde geçiremezdim. gidip biraz gonca esrar demlemesini isteyecektim ki, mahallemizi çınlatan o saksafon sesiyle irkildim. bu ramazan saksafoncusu olmalıydı... balkona çıkıp baktığımda, mahalledeki diğer tüm gaydaşların da uyandığını gördüm. her biri bu mübarek saksafoncuya bahşişler atıp üzerine viski döküyordu. ne elit mahalle ama...
    "el bimbo" melodisi ancak bu kadar güzel yorumlanabilirdi. arka cebimden çıkardığım 4.000 dolar bahşişi saksafonunun içine girecek şekilde fırlatıverdim. bahşişe sevinip bir süre balkonumun altında şahsıma özel çaldı. bu dünyanın en güzel sahuru olmalıydı. ne kadar da şanslıyız...

    bu sırada saksafoncunun yürekten performansı ve uyuşturucuların da etkisiyle ağlamaya başlamıştım.
    geçen seneki ramazan geliyordu gözlerimin önüne. "fakir icadı çalıyor" gerekçesiyle tüfekle infaz edilen davulcu kerim bey... her biri vicdanıma sirayet edip gülümsüyordu.
    ağlamadan edemiyordum.

    ağlıyordum yine. ağlıyordu işte içimdeki o kutsal minik zade.
    durduramıyordum da üstelik. zadegan mahallemizin gölgeleri yağıyordu üzerimize.
    ve ağlıyordum işte,
    uluhiyeti tükeniyordu gözlerimizin. biz ağlıyorduk yine...

    kelebeklere züyuf sahteliği beden tesir etmiş,
    avuçlarında prensesler ezilmiş nazlı düşleri,
    gölgemi yaralayan muhacir terk edişlerinin kanlı tevekkülü
    ve tekerrürü kürtaj edilmiş pembe ömrümün tembel şairi
    şimdi hoşça kal sevgili;
    hoşça kal mavi gözlerin zina tesiri,
    hoşça kal...
    13 ...
  2. 1.
  3. bu nedir ya biraz saygı olmak zorunda. biraz terbiye lütfen..
    1 ...
  4. 2.
  5. yalnızlığın mahurluğu ile uykudan kalkan güzel pembiş mahalle.
    0 ...
  6. 3.
  7. 4.
  8. saksafoncuya yazik edecek mahalledir. eli cebine gitmez bu mahallenin bahsisi unutsun. o yuzden kfc ve burger king coktur buralarda pideci nazim abi de iflasi cekti 3 kurusun hesabini yaparlar.
    0 ...
  9. 5.
  10. sahurda kanepe yiyen müslimlerdir.
    1 ...
  11. 6.
  12. gümbür gümbür davul sesi varken saksafonla uyanmak da neyin nesiymiş? Bu da yeni moda çıktı. Sonumuz hayrola!
    2 ...
  13. 7.
  14. 8.
  15. Ramazandan sonra bahşiş toplamaya pos makinası da getirir bu zındık.
    1 ...
  16. 9.
  17. Röpteşambırlı bir beyefendinin çıkıp yanlış tondan çalıyorsunuz demesi muhtemeldir.
    0 ...
  18. 10.
  19. bunu da mı görecektik dememe sebep olan mahalle.
    0 ...
  20. 11.
  21. sadece ramazanda aç kalan mahalledir. sahurda diyet kola içen kadınların ve entel erkeklerin bulunduğu, insanlar topluluğudur.
    0 ...
  22. 12.
  23. saksafoncu işi bitince arka sokağa parkettiği 8 atlı faytonuna biner ve gider.
    0 ...
  24. 13.
  25. 14.
  26. aslında güzel olurdu lan.. mahalle arasında hafif yüksek olan bir yere çıkacaksın, bu tepe olabilir, bir yokuşun başı olabilir, bir arabanın üzeri de olabilir.. ay ışığına doğrı bel ilerde göve geride müziği yayacaksın kasvetli şehrin loş sokaklarına.. buram buram mistik bir hava oluşur.. çizgi roman gibi.. negzel..
    0 ...
  27. 15.
  28. 16.
  29. davulcunun aksak ritmlerini duyamayan, yüksek dozda gavatlık içeren bir hikayeye konu olmuş mahalledir.
    0 ...
  30. 17.
  31. bir anlık şok yaşayacak mahalledir. tokmaklanmaya alışıktır onlar.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük